Parantez içinde (Umarım sansüre çarpmayız.) notuyla başlamışım önceki yazıma. Nedir bu “sansür” korkusu? Sinemada sansür, TV’lerde sansür, kitaba, kitabevine, dergiye, gazeteye sansür... Elbette “özgür ülkenin sansürü” böyle olur. Tiyatrodaki sansürün daha eser seçiminden başladığını unutmayalım. Neredesiniz “Olacak o kadar’cılar?”
Biz yine de Parantez içinde (Umarım sansüre çarpmayız.) notuyla başlayalım.
MEYHANE
“Yıkılası meyhane” demişler türküde
Lakin
Yıkılmadı, beni de aldı içine
İyi ki almış zaman zaman
Nasıl dayanırdım yoksa bu zulme
Cehennem zebanilerine
Bir kadeh rakı iyi geldi
İkincide kurtardık memleketi
Hatta dayandık ta Cennet’in kapısına
Açmadılar elbet
Sarhoş dediler
Ayyaş dediler
Sarhoştum, doğru
Nasıl dayanırdım yoksa bu zulme!
<><><>
Rakı içmek zordur, zor
Hele bir de “ne olacak faslı” başladıysa
Ya bir de meyhanedeysen, tutamazlar
Ben de” tutunamayanlar” ailesindenim zaten
Adamın aklına kor bu meret
Takılırsın cümbüşün ardına
Edirne’den Van’a kadar gider gider gelirsin
Mücadele gerektirir
Devrimcilik gibi
Her şeyi savunurken
Her şeye karşısındır
Kavun, peynir, tarator hariç
Yeni yollar gerektirir
Yeni yöntemler
Yeni meyhaneler aratır.
<><><>
“Rakı-balık-Ayvalık” üçgeninden aşağı inersin yavaştan
Sallana sallana
“Her canlı ölümü tadacak” nasılsa
Tadarız, ne var ki bunda?
Tabut kalır mı bu hengâmede bana
Ya, dört başından tutacak bulunur mu, bilmem
Olmaz ya
Diyelim oldu
Ne malum
“Yarıdan fazlası abdestsiz cemaatim olacak”
Orhan Veli gibi
Hani belki
“Kim takar kaymakamı misali” gelen
Kaymakam makamından
Dört başı mamur bir namaz
İkindiye kalmaz.
<><><>
Adres gerekmez,
Adres belli
Yine Cehennem, yine Cehennem
Yine ateş altındayız, bilesin
Ha buradaki zebani
Ha oradaki
Cehennem zebanilerine kaldık yine
Hasılı
Her köşede aynı tabela asılı
“Burası Cehennem”
“İçerde Zebani var!”
Eyvah ki eyvah!
Nasıl dayanılır bu zulme
“Burası Cehennem”
“İçerde Zebani var!”
“Garson, bira getir!”
MEHMET ÜNAL TAŞPINAR
22 Temmuz 2018, Burgazada
Korkuyu korkutmaya çalışıyorum aklımca.
ŞİİR SANATI
I
Sözcükler, sözcükler
Karışırlar yapılana
Katafalklar gibi.
Ve yabancıdır
Her dil.
II
Jean Follain'e
Kuşkusuz bir lütuf dilekçesi değildi
Utancın sırlarını
Kendinden geçerek söyleyen ses.
Alışmalıydı ses
Deneyerek sözcükleri,
Yardımıyla edinecek
Ses perdesinin.
III
Korkunun istediği
Gece kuşunun çığlığı,
Güç bir çığlıktır
Gırtlakta biçimlendirilecek.
Oysa akan kan renginde
Düşer bu çığlık,
Ve çınlar acımaklı
Korku saldığı ormanların içinde.
IV
Söktüğümüz sözcükler
Söylememiz gereken,
Azalıyor günler gibi.
V
Eğer açarsa fırtınalar ağzını
Ve güpegündüz gözükürse gece,
Eğer zenci bir kralsa nehir
Katledilmiş, düşmüş sineklerin arasına,
Eğer güzelse bağlar
Ve okşuyorsa ölüleri,
-Postu sermektir çoktan
Söz konusu olan,
Ve kurtarmak paçasını
Kıl çeker gibi tereyağından
Zor işlerin arasından.
(Eugene Guillevic)
(Devam edecek)