BAŞEFENDİNİN HİKAYESİ

>> Tren yolu gibi uzadıkça uzadı laflar>> Hepi topu incir çekirdeği oysa>> Geleni yok, gideni yok kör istasyon garip,>> Omuzları çökük, kimsesiz, yaşlı>> Başefendi gibi yalnızlıktan muzdarip>> Biyografisi çıkacak sanki yolcuların>> Alt tarafı iskambil kağıdı kadar bir istasyon gördüğün>> Ve üç kişilik personel üst tarafı>> Ne yük treni durur ne ekspres>> Bir makası açılır, bir makası kapanır>> Hepsi bu Başefendinin>> Dedim ya iskambil kağıdı kadar>> Yılda on onbeş yolcu ya olur ya olmaz>> Ne var ki>> Tren yolu uzar da uzar>> Ucu Cennet’e çıkacak sanki.>> ***>> Bugün yarın emekli başefendi>> Afili şapkalı>> Top sakallı>> Kırmızı yanaklı>> Beyaz gömlek, siyah kravatlı>> Koca göbekli>> Kel kafalı, şarapçı>> Ama içli köfte kadar içli>> Duygu yüklü>> Bu yükten kamburu çıkmış gibi yürür raylar arasında>> Tek tek sayar can sıkıntısı başladığında yerdeki kömürü>> Sanırsın Haydarpaşa Gar Müdürü>> Onun bildiğini kimse bilmez>> Tek derdi var yıllardır kimseye söylemez>> Tren gelir, yolcu gelmez>> Yolcu gelse, tren gelmez>> Bir aşkı acı>> Bir aşkı Fatma>> Derdini açma>> Fatma yüz vermez>> Ne hikmetse Başefendi>> Ekin iti gibi kabarık yürür yine de.>> ***>> Kaş göz oynar sağda solda>> Sanırsın>> Hovarda mı hovarda>> Gündüz tavla, akşam meyhanede,>> Tren yoksa gece sazda, barda>> Başefendi mutlu, keyifler trak>> İstasyon mirasçısı olacak sanki>> Tek derdi bu sanırsın>> Arayanı soranı yoktur>> Acılı merakı çoktur>> Acılı lahmacun, acılı kebap>> Sorana “hayat acılı” der ikide bir>> Fener sallar karanlığa acıyla arada bir>> Kitabı yok, defteri yok>> Elinde var bir ayna, bir tarak>> Başefendinin kanunu tek madde>> Nerde trak>> Orda bırak.>> ***>> Ev kirası Yok>> Yol parası yok>> Elektrik, su, odun kömür bedava>> Elbise bedava>> Şapka bedava, ooh>> Çoluk yok, çocuk yok>> Dedik ya bir ayna, bir tarak>> Nerde trak>> Orda bırak>> Emeklilikte ne ev ne bark>> Eldeki maaşla>> Kesede beş kuruş birikim yok>> Ne olacak Başefendinin hâli>> Afrası, tafrası, afisi>> Pür melali?>> Kim alacak selamını>> Tren yolu gibi uzadıkça uzayan laflar>> Kim dinler emeklilik kelamını>> Kime söyler meramını?>> ***>> İki dünya arasında kalınca şimdi>> Nasıl kaş göz edecek>> Bara nasıl girecek>> Şarabı kim verecek>> Göbek eriyecek>> Maaşı kira yiyecek>> Meğer iskambil kağıdı kadar yer>> Ve yaşlı, kör istasyon>> Salladığı fener>> Ağzındaki düdük>> Afili kırmızı şapka>> Cennet’e çıkacak tren yoluymuş her şey>> Koskoca dünya>> O küçük dünyadaymış>> Yeni anladı ki Başefendi>> Şapkasıyla, düdüğüyle, feneriyle>> Üç kişilik personeli, aç-kapa makasıyla>> İskambil kağıtlık istasyonuyla>> Avcıydı kendi dünyasında>> Av olmak üzereydi yeni dünyada.>> Geldi çalıştı>> Gitti çalıştı...>> Hayatın garabetine çok alıştı>> ***>> Bir sabah postacı geldi son trenden>> Kapıyı çaldı erkenden>> Vurdu, vurdu tokmağını kapının>> Radyonun sesi duyuldu kapıdan>> Ama>> Kapının tokmağı duyulmadı odadan>> Hep aynı şarkıyı çalardı evdeyse akşamları>> Yine süzülüyor dinle bak camdan aşağı>> “Kapat kapıları, kapat, kapat, yabancı girmesin>> İspanyol meyhanesinde öldüğümüzü kimse bilmesin>> Ölelim, ölelim artık, bitsin bu delicesine koşu, bitsin bu koşu”(*)>> ***>> Postacı gitti mektubu bırakıp>> Başefendi okuyamadı bu mektubunu>> Makasçı söktü parça parça kelimeleri>> Çağırdı şunu bunu>> Personele okudu:>> “Artık emeklisin. Hayırlı olsun.”>> ***>> Ucu Cennet’e giden tren yolunun tam karşısına gömdüler>> Kör istasyonu yatarken görsün dediler>> Mezar taşına>> “Artık emeklisin. Hayırlı olsun Başefendi” yazdılar.>> ***>> Başefendinin kanunu işlemişti yine>> “Her şey ayna, tarak>> Nerde trak>> Orda bırak!”>>>> MEHMET ÜNAL TAŞPINAR>> 8 Ekim 2017, Fenerbahçe>>>> (*) İspanyol Meyhanesi/ Söz:Ümit Yaşar / Müzik: Timur Selçuk)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri