Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, Türkiye’nin kısavadeli dış yükümlülükleri yüksek, rezervleri düşük ve risk primi (CDS primi) yüksek bir ülke olduğuiçin Türk Lirası’nın (TL) her geçen gün değer kaybettiğini söyledi. Son 5 ayda TL’nin yüzde 12’yeyakın değer kaybettiğine dikkat çeken Yardımcıoğlu, değer kaybının önüne geçmek için bir an öncepotansiyel bir risk listesinin hazırlanması ve bu riskleri tek tek ortadan kaldırmaya yönelik hamleleryapılması gerektiğini belirtti.BBP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, Türkiye ekonomisinin iç ve dışdinamiklerini göz önünde bulundurarak Türk parasının itibarsızlaşmasına yönelik olarak partisininitiraz, tespit ve önerilerini paylaştı.Doların, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin paralarına karşı değer kazandığını ifade edenYardımcıoğlu, en çok değer kaybeden paranın TL olduğunu belirterek; bugün itibarıyla CDS primi 400baz puanın üzerinde bulunan Türkiye’nin yatırım açısından dünyanın en riskli üç ülkesinden biriolduğunu kaydetti. TL’deki değer kaybının bir nedeninin de Türkiye’de yüzde 55 dolayında ölçülenDolarizasyonun büyük etkisi olduğunu aktaran Yardımcıoğlu, hükümete ivedi olarak Türkekonomisinin risk listesini belirleme ve bu riskleri ortadan kaldırma çağrısında bulundu.BBP’li Yardımcıoğlu, “Dolar, gelişmiş ülke paralarına karşı değer kaybederken gelişmekte olan ülkeparalarından çoğuna karşı değer kazanıyor. En çok değer kaybeden para ise Türk Lirasıdır” dedi.“TL, EN ÇOK DEĞER YİTİREN PARA KONUMUNDA”ABD’de enflasyonun beklenmedik bir artış sergilemeye başladığına işaret eden Yardımcıoğlu, şöylekonuştu: “Nisan ayında enflasyonun yüzde 0,8 olarak netleşmesiyle birlikte 12 aylık enflasyon(tüketici fiyatları bazında) yüzde 4,2’ye yükselmiş durumdadır. Bu oran küresel krizin çıktığı 2008yılından bu yana en yüksek enflasyon oranıdır. ABD Merkez Bankası FED’in uzun dönemli hedefininyüzde 2 oranında enflasyon olduğu dikkate alınırsa yüzde 4,2’lik oran ABD ekonomi için ciddi birtehdittir. İşte bu gelişmenin sonucu olarak dolar, diğer paralara karşı değer kaybedecektir. Ama bizimgibi gelişmekte olan ülkelerde neden tam tersi bir netice ortaya çıkmaktadır? Günümüzde FED’in faiztavanı yüzde 0,25’tir. Bu oran 2020 Mart ayından beri aynı seviyede beklemektedir. Gerekenflasyondaki yükseliş gerekse FED üzerindeki bu baskı doların diğer gelişmiş ülke paralarına karşıdeğer kaybetmesine yol açarken; bizim gibi kısa vadeli dış yükümlülükleri yüksek, rezervleri düşük,risk primi (CDS primi) yüksek olan gelişme yolundaki ülkeleri çok daha fazla etkilemektedir. Türkiye bukonumda olduğu için TL, en çok değer yitiren para konumunda bulunuyor.”“TÜRKİYE’NİN EKONOMİ İÇİ VE EKONOMİ DIŞI RİSKLERİ ÇOK YÜKSEK”TL / Dolar kurunun yılbaşında 7,44 iken bugün 8,44 düzeyinde seyrettiğini dile getiren Yardımcıoğlu,buna göre TL’nin son beş ayda yüzde 12’ye yakın değer kaybettiğini ifade etti. Yardımcıoğlu,açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu sonuç üzerinde Türkiye’nin yaşadığı (yüzde 55 dolayında ölçülen)Dolarizasyonun büyük etkisi vardır. Çünkü Dolarizasyon, dolarla işi olsun olmasın insanları dolarladüşünmeye, ölçmeye ve hesaplamaya itmektedir. Türk Lirası’nın dolardaki değişimlerden, FED’’inpara politikasından bu kadar fazla etkilenmesinin temel nedeni Türkiye’nin ekonomi içi ve ekonomidışı risklerinin çok yüksek olmasıdır.“TÜRKİYE, DÜNYANIN EN RİSKLİ ÜÇ ÜLKESİNDEN BİRİ”Açıklamasında Türkiye’nin risk primi itibariyle dünyanın en riskli üç ülkesinden biri olduğuna dikkatçeken Yardımcıoğlu, şunları kaydetti: “Bir ülkenin risk derecesini ölçen CDS primi 300 baz puanınüzerindeyse o ülke aşırı riskli kabul edilir. Bugün itibarıyla 400 baz puanın üzerinde bulunan CDS primi(risk primi), Türkiye’yi yatırım açısından dünyanın en riskli üç ülkesinden birisi konumunasokmaktadır. Bu görünümü tersine çevirmek için bugünden yarına kalmadan ülkemiz için potansiyelbir ‘risk listesi’ çıkarmalıyız ve en kolay çözülebilir olanlardan başlayıp riskleri tek tek ortadankaldırmaya yönelik hamleler yapmalıyız. Eğer bugün, bunları yapmaya başlamazsak önümüzdekisüreçte işlerimiz çok daha zorlaşacaktır.”“MUHALEFET, YIKICI ELEŞTİRİDEN ÖTEYE BİR DAVRANIŞ SERGİLEMİYOR!”Muhalefetin ekonomi söylemlerini de eleştiren Yardımcıoğlu, bu söylemleri samimi bulmadığınıbelirterek ülke ekonomisinin girdiği zorlu süreçte muhalefetin de etkisi olduğunu söyledi.Yardımcıoğlu, şu açıklamalarda bulundu: “Ülkede memleketin dâhilinde özellikle de iktidarı istediğinisöyleyenlere baktığımızda hiç böyle bir dertleri varmış gibi görünmemektedirler. Bu ise en üzücü olanşeydir. Ellerinde sanki sihirli bir değnek varmış gibi neredeyse dokunarak düzelteceklerinisöylemekten başka bir şey yapmamaktadırlar. Ortaya koydukları bir kantitatif ve kalitatif veri demevcut değildir. Sadece konuşmaktadırlar ve yıkıcı eleştiriden öteye bir davranışsergileyememektedirler. Bu muhalefetin bir kısmı dün mevcut iktidarla beraberdiler. Bugün işler kötügidiyorsa bunda o zevatların sorumluluğu nasıl olmaz. Sütten çıkmış ak kaşık gibi kendilerini ayrı biryere koymaları bu milletin aklıyla alay etmektir. FED politikalarının bir neticesi olarak gökten dolaryağarken; Kemal Derviş programını ve IMF dayatmalarını uygularken bunlar sorun değildi ama şimdibir bakıyorsun birileri çıkmış kendilerini ayrı bir yere koyup, kerameti kendinden menkul kurtarıcırolüne bürünmektedirler. Ayrıca takriben 50 yıldır iktidara gelemeyen ve bu kafayla geleceği demümkün görünmeyen müzmin muhalefet partisinin ise bunları anlayacak bir çapı zaten hiçolmamıştır. Ve günübirlik gündemlerin peşinden gitmenin bu ülkedeki hiçbir kişiye, kuruma vekuruluşa hiçbir faydası olmayacaktır.”