Bende kimselerin bilmediği, bilemeyeceği fıkralardan yok. Aşağıdaki fıkrayı biliyorsunuzdur ama…Olsun.Vergi deyince hep padişah, padişah deyince vergi hatırıma geliyor, nedense… Bunu, verginin “erbabından” aşırdım. Fıkralar Cengiz Gürbüz’ün “Edebiyatlaşan Vergiler” kitabından alınmıştır.Kopyala yapıştır yaptığım sitenin adını kopyalamayı unutmuşum. (Gülmeyiniz. Vergilerden başımız döndü, ne yaptığımızı biliyor muyuz sanki.) Sitenin affetsin beni.PADİŞAHIN VERGİSİ Vezirler huzura çıkmışlar:-Padişahîm, hazinede para kalmadı. Yeni vergilere ihtiyacımız var, diyerekten. Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış,-Eeee! Ne vergisi koyalım? Demiş… Vezirler:-Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar! Padişah,-Tamam, demiş. Aradan bir sure geçtikten sonra sormuş vezirlerine:-Nasıl, halk hayatından memnun mudur? Her hangi bir şikâyet var mı?-Hiç bir tepki yok, Sultanım!-İyi o zaman, köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın! Aradan bir süre geçmiş, Padişah tekrar sormuş vezirlerine:-Var mı halinden şikâyet eden?-Yok! Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:-Köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geçeni köprünün ortasında becersin! Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini,-Halkı dinleyelim hele bir, demiş. Gitmişler köye, Padişah sormuş:-Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikâyetiniz? Ses yok. Padişah tekrar :-Ulan demiş, tas üstünde tas, omuz üstünde baş komam! Var mı şikâyeti olan, hemen söylesin! Diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:-Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!-Eeee! Demiş Padişah bir umutla… -Ne olmuş o köprünün ortasındaki adama?-Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz, mümkünse bir adam daha koysanız…