Hiç şüphe yok ki; hemen herkesin fikir birliğinde olduğu diğer mesele,şehirlerimizin adeta istilâ derecesinde, yoğun nüfus ve yapılaşma ya maruz kalmasıdır.
İkibinlerden sonra insanımızın doğup büyüdüğü,hayatını kimliğini oluşturduğu köy kasaba ve şehirlerden başka metropollere göç etti(rildigi)ne şahit olduk.
Bunun görünen gerekçeleri malûm. yaşam standartlarını yükseltmek,çocuklarına iyi gelecek hazırlamak falan. Halbuki devlet, bu taleplere kulak vererek halkımızın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilirdi. Daha az maliyetle,daha doğal ortamı saglayabilirdi.
Bunun yerine, şehirlere göçü teşvik ederek plansız nüfus hareketine,bunun sonucunda plansız şehirleşme ye yapılaşmaya ve yasanamayacak kadar zorlama kent hayatına insanlarımız maruz kaldı. Hatta bu göç hareketi öyle bir duruma geldiki şehir içinde,doğup büyüdüğü semti mahalleyi terkederek başka ilçe ve mahallere gittiler.istanbul'un merkezine baktığınızda hemen farkedeceksiniz.
Şehirlerin bir dili ve kimliği vardır ve olmalı. Cengiz Çandar in bu konuda güzel bir kitabı bile var. Hatta şehirlerin semtlerinin bile dili kimliği vardır. Bunu Peyami Safa Fatih Harbiye romanında çok güzel anlatmış. Her insanın yaşadığı semte özlemi ve rahatlığı huzuru başka bir şehir ve semtte bulması mümkün değildir.
O mahalleye o semte ruh orada yaşayan kültür sanat değerleri vardır. Tarihi şahsiyetleri başta olmak üzere,olaylar,eserler, menkıbeler mahallî değerli ve yaşanabilir aranır hale getirir. Yazlık sinemasından tutun da sergi, müze gezi alanları ve tiyatroya kadar şehrin estetiğini oluşturan bütün güzellikler insana kimlik altyapı oluşturur.
İşte bu heyulada, bu kadar hesapsız kitapsız göç hareketinde ne bunları korumak mümkün ne de böyle dert etmek olası. Şurası muhakkak ki, aslında müsebbiblerinin böyle derdi olmadığı gibi ( belki) amaçlanan da budur. Herşeyi dünyevi rant görmek ve içindeki bütün unsurları insan dahil kazanca vasıta görmek ancak vahşi kapitalizmin değirmenine su taşımaktan başka bişey olamaz.
Maalesef şehirlerimizi de kültürü sanatı, doğası ve bütün organizmasiyla birlikte kuresellige feda ettik. Yaşanamaz,mutsuz herdaim şikâyet edilen ortam haline soktuk.