Malûm 31mart 2019’da ülkemizde yerel seçim var. Bütün partiler ve vatandaşlarımız hazırlanıyor. Resmî görevliler istifasını veriyor. Serbest olanlar kayıtlarını yaptırıyor bir yandan. Parti seçicilerine beğeni sunup, kendilerinin ne kadar önemli ve vatandaşa faydalı olacaklarını anlatmaya çalışıyorlar.Bu yaklaşık yüz yıldır – benzeyen, ayrışan durumlar olmakla birlikte- bu böyle..Bir de madalyonun diğer tarafı var. Yerel yönetimlerin mevzuatından başlamak üzere yapılan uygulamalardaki şikâyet had safhada. Üstelik bu şikâyet hiç bitmemiş... Hangi parti, hangi başkan gelirse gelsin devam etmiş. Konjonktürel olarak şikâyet ve memnuniyet konusu değişse de dozu ve konuları değişmemiş.O halde bir terslik var. Acaba bu tezat seçilende mi, seçende mi, yoksa belediyecilik kanununda mı? Onu da sanmıyorum. Her iktidar kendine göre değişiklik yaptığına göre onda da kusur yok.. Eeee, nerede aksaklık.Problemler, dönem dönem değişse de temel problemimiz yerinde duruyor.Bir dostum bir seçim öncesinde bir söz söylemişti. Kulağıma küpe oldu. “Belediye teşkilatına girdikten sonra, iktidar muhalefet fark etmez. Hepsi ortak olarak oranın sahibidir Nimetleri bölüşümde hiç bir fark görülmez.” Bunu bir sefer de kendim müşahede ettim.. İstanbul büyükşehir toplantısında CHP'Lİ üye söz aldı.. Maltepe'deki imar yolsuzluğunu gündeme getirdi.. CHP grup başkanı, adamı kürsüden küfrederek indirdi. Toplantı bittiğinde grup başkanının, AKP'li grup başkanının koluna girdiğini, partilisi meclis üyesinin aleyhine konuşarak; nasıl özür dilediğine şahit oldum. İkisi de dostumdu. Misafirdim zaten, hemen orayı terk ettim..O zaman hata nerede?.. Seçenlerde. Takip yok, sorgulama yok, sorunları öncelerken önem sırası; orta ve uzun vadeli değil, günlük düşünülerek yapılıyor.. Öyleyse, kazanan her zaman seçilenler, kaybedenler de hep seçenler oluyor..Bizim atalarımız bugünleri değil de içinde yaşadıkları zamanı düşünmüş olsalar biz bu şartlarda mı olurduk? Bir düşünelim lütfen. Hep kaybeden biz, yani seçenler olmak istiyorsak sorgulayıcı olmalıyız.. O da muhalefet etmeyi gerektirir. Burhan gider buhran gelir. Bize de kovuculuk kalır sadece..İbrahim Akbulut