Türkiyeseçmen sayısında %51’lik oranla erkekler önde olabilir, ama nüfusun %51’inikadınlar oluşturur oldu. Demek ki, gelecekte kadınlar sandık başında da egemenolacak. Türk amazonlarına yakışır, değil mi?
Sayısalçokluk; eğitimden nasibini alamadığından, egemenlik yarışında henüz başatolamıyor. Her zaman demişimdir: şu kadınlar, cahillikleri yüzünden kendigeleceklerini yanlış kuruyorlar ve elan erkeklerin oyuncağı olmaktan ötegidemiyorlar.
İşesize Anadolu’dan çarpıcı bir örnek: 1991’den 2003’e kadar dağ kamplarındasürünmüş PKK militanı Kürt kızı Dilaram’ın “Özgürlüğe Kaçış” anı-romanını sizokudunuz mu? Korucu kızı Hevidan, çok küçüktü, 12 yaşındaydı. Apo’nun çıkardığı“korucu çocuklarını kaçırıp PKK’lı yapma” kanunuyla kaçırılıp getirilmişti.1997 Temmuz’unda 16 yaşına basmıştı. Kaçma planları yaptı, ama gerisinibeceremedi, tutuklandı. İnfaz kararı verildikten sonra Hevidan’ın eline kazmakürek verip mezarını kazdırdılar. Son isteği sorulduğunda af dilemedi.“Kahrolsun Apo!” dedi, o köylü kızı. “Ahtım sizin boynunuzda kalacak!”
Ortadadevlet olmadıktan kelli… İnfaz mangasında tek bacağı takma Siirtli Rengin,Hevidan’ı gözünü kırpmadan taradı. Ölmüyordu bir türlü. Kadınlar, O’nun başınıtaşlarla ezerek öldürdüler.”
Öcalan’ınŞam’daki evine “Yoğunlaştırma Evi” diyorlar. Yoğunlaştırma Evi’ne bakire, gençve güzel kadınlar alınır. Vahşi, “çöl güzeli” kızlardan hoşlanırdı, amasarışınlara daha çok ilgi duyardı. Mardinli Rojin; bir gün o da YoğunlaştırmaEvi’ne çağrıldı, birkaç gün sonrasında da masaja. Gitti ve ılık su doluleğendeki ayaklarını yıkadı.
Henüzacemiliğini bahane ederek azarlarcasına davranıyordu. Sırtüstü uzandı, bütünvücudunu masajlamasını istedi. Cinsel isteğinin uyandığını fark etti. ‘Soyun!’diyordu hoyratça. Ayağa kalkarak sarılıp sıkmağa başladı.
Kızkorktu. Apo’ya üç yumruk savurdu, ama yüzüne üç sumsuk yedi akabinde. Onun köpürenağzından küfürler işitir oldu:
“Düşkün,fahişe, rezil kadın! Seni özgürleştirmeye, tabulaştırdığın zincirleri kırmayaçalışıyorum” diyordu, kovdu.
Dışarıdabeklemekte olan kadınlar, kızın psikolojisini düzelterek, yeni hamlelerehazırlamaya başladılar. Osmanlı Sarayı’ndaki Valide Sultan gibiydiler.
“Başkanbizi özgürleştiriyor. Sen özgürleşmek istemiyor musun?
Başkanaerkek gözüyle bakıyorsun. O başkan. O, zincirlerimizi kıran bir peygamber!”diyordular.
Birbaşka akşam yemeğinden sonra yine çağrıldı. Bu kez çözümsüzdü. Bekâretioracıkta kaldı…
Ronahi’ninbir eli yoktu. Hamile bırakıldı, üst düzey bir komutan tarafından. Sonra daidam edildi. Oysa yedi aylık hamile Ronahi’nin Zele’de infaz edildiğini, OsmanÖcalan da Cemil Bayık da çok iyi biliyordu. Çünkü onlar karar vermişlerdi.Ronahi; Suriye-Kamışlılı’ydı. Son isteğini sordular. “Çocuğumun hayatını bağışlayın.O doğduktan sonra beni idam edin” diyebildi. Suçu, herhangi biriyle ilişkikurmasıydı. Babasına dokunmadılar. Ama o karnındaki bebeğiyle öldürüldü...
Öteyanda önce Emine Ayna, Ahmet Türk yumruklandığında konuştu: “Namertçekadınlığımıza ve cinselliğimize saldıranlar bir gün utançlarından yüzleriniyerden kaldıramayacaklar” dedi. Sonrasında da kürt kadınları; çocuk istismarı,cinsel taciz ile çocuk ölümlerini protesto etmek için yürüdüler. Ellerinde“Meclis’i basarız Başbakanı asarız” pankartı!
Raporlar,anketler, röportajlar gösteriyor ki; Güneydoğu’daki kadınlar en fazla cinseltaciz-tecavüzden, şiddete maruz kalmaktan (yani ‘töre’den), çocuk istismarındanşikâyetçidir. Sonrasında da işsizlikten, fukaralıktan ve devletten yeterinceyardım görmemekten. Geleneksel millet ve devlet dayanışması bozulduğunda, doğalolarak, halk dayanabilecekleri bir ‘baba’ya ihtiyaç duyduklarında, babakoltuğunda Abdullah Öcalan’ı buldu.
Baba;dağda kadınlardan güzellerini seçip, döve döve tecavüz ederek özgürleştirirkenbir yandan da hamile kalanları öldürtmedi mi?
Babanınçetesi, bu ülkede barışın, özgürlüğün, umudun yollarına mayın döşerken,kadınlar dağda doğurdukları çocukların adını Barış, Özgür, Umut koydular...
Baba’nınçetesi, köy basıp militan toplarken, ev yıkar köy yakarken, Güneydoğu’lularşehir varoşlarına kaçıştılar. Kadınları ‘temizlikçi’ oldu, erkekler ise hamal!
Mahkeme’ningerekçeli kararında “Göçlerin, köy boşaltmalarına kaynağı ve sebebi PKK terörörgütüdür” ifadesine Öcalan’ın bir itirazı olmadı.
Avukatlarındanbiri de Aysel Tuğluk’tu, itiraz etti mi?
Tecavüzünbir güç gösterisi olduğunu, önce Türk amazonu bilir. İktidar/güç gösterisibeden üzerinden işler.
Seninsanın en değerli varlık olduğunu çocuğuna öğretmezsen, kimse öğretmez. Gelin,kadın olarak uğradığınız bütün saldırıları kendiniz anlatın bu topluma. Maşakullanmağa kalkışmayın. Çocuklarınızı kimden, neden koruyamadığınızı anlatın.Çıkın anlatın; ağabeyinizin, amcanızın, babanızın tecavüzünü.
Yorumlanmışhaberlerden değil, sizden duyalım gerçekleri. Çözümü birlikte arayalım.Başbakan asmaya kalkacağınıza, cinsel soruna da ekonomik soruna da ‘dinsel’çözüm önermesinin hesabını sorun!
Sizlerikorumayı, neden imamlara havale ettiğinin hesabını sorun!
KadınBakanı’nın ne hakla ‘bekâret’i savunabildiğini sorgulayın!
Öncekendi bedeniniz üzerindeki egemenliğinizi erkeğin elinden kurtarın!
Öncekendi çocuklarınızı uyuşturucu tüccarlarının elinden kurtarın!
Önceakraba evlilikleriyle bataklığa dönmüş genetik havuzunuzu bir temizleyin hele!
Meclis’esoktuğunuz vekillerinizden, akraba evliliğini yasaklayan yasalar talep edin.Bedava dağıtılan çamaşır makinesini alıp kümese folluk yapacağınıza, iktidardano buzdolabının parasını onurunuzla, emeğinizle kendiniz kazanmak için işisteyin!
Tehlikeliişte çocuk çalıştırmanın cezası 904 YTL iken, o cezayı neden 100 TL’na indirildiğininhesabını sorun!
Tecavüzcünüzleevlenmeye razı olduğunuzda, adamın ceza almasını engelleyen yasa maddesiniMeclis’tekilerin kafasına geçirin örneğn!
Erkekten,politikacıdan ‘ahlaki’ davranmasını beklerken, kendi ahlak düzeyinizi deyükseltin. Örneğin; Kaçak elektrik, su kullanmaya itirazınız olsun.Başkalarının hakkını, vergisini gasp etmeye isyanınız olsun. “Kullandığı suyunparasını dahi ödemeyen Diyarbakırlının; hangi parayla, bir günde 3 milyon 3Gtelefonu aldığı?” sorusu, sizi rahatsız etsin!
Peşinetakıldığın adamlar; evini, köyünü yakıp seni göç mağduru eden tecavüzcülerindeğil mi?
Savunduğunadamlar, kan davasında öldürülmekten kurtulmak için bile kadını ‘berdel’ verenaşiret düzeninin savunucuları değil mi?
Kurtulmakmı istiyorsun?
Ohalde: Amerika’nın kucağında kalkıştığınız, ‘bağımsızlık mücadelesi’ sandığınızbu terör; aslında seni kullanarak sömüren Batı’nın; su, petrol, maden yataklarıve uyuşturucu trafiğini paylaşım savaşı olduğunu asla unutmayacaksınız!