İşte milletimizin en mağdur ve sahipsiz, planlı olarak üzerinde oynanan kesimi; hem köyümüz hem köylümüz.
Yine şehirleşme adına, şehre göçü teşvik sistematik hale getirdik. Bir yanda köydeki doğal ortamın zorluğu diğer tarafta şehir hayatının efsunlu ve cazibe dar yüzü genç ve dinamik insanımızı şehre göçe mecbur bıraktı. İktidarimizin plansız programsız insan kaynağı politikası (belki bilerek yapılan) şehirleri insan yığınına döndürürken köylerimizi de boşalttı maalesef.
İnsanımızın doğup büyüdüğü evler,tarlalar,hayvanlar terkedilerek; şehirde oluşan varoşolumsu ucube sitelerde bekçilik, temizlikçilik gibi,gerçekte üretime ve kimseye faydası olmayan şekilde iş gücü kaybının müsebbibi oldular. Üç kuruş maaşa, şehrin cazibedar ama gerçekte istiskal ve istismar eden tarafını gören köydeki büyükler de, köy de yaşayan gençlere kız vermeyerek de rezalete alet oldular maalesef. İddia ediyorum,köyündeki kendi işinin patronu ve serbest yaşaması bir insanın eşref i mahlukat olan insanın şehirde kapıkulu olmasından binlerce defa daha iyidir. İktidar da hem köyü cazip hale getirecek tedbirleri almadığı gibi; kaçmaya vesile olacak ne varsa hepsini yaptı. Bugün köy nüfusu yüzde onbeşler seviyesine düşmüştür ve yarısından fazlası işgücü olmayan yaşlı ve emekli nüfustur. verimliligi sıfırdır.
İlber Ortaylı hocamın güzel bir sözü var. " küstürmeyeceksiniz. köylü küstügu zaman geri donduremezsiniz. Bakın Rusya köylüyü küstürdü bu hale geldi." Korkarım ki biz bu duruma gelmek üzereyiz.