Muhabirlerin gazetenin kılcal damarlarını oluşturduğunu ifade eden BİK Samsun Şube Müdürü Mustafa Bayraktar, “Çalışmadıkları halde çalışıyor gibi gösterilen çok sayıda sözde gazeteci var. Bu isimler nedeniyle muhabirlik yoğun bakımda" dedi.
18 Ağustos 2014 Pazartesi, 13:09 Basın İlan Kurumu Samsun Şube Müdürü Mustafa Bayraktar, "Normal şartlar altında muhabir bir gazetenin her şeyidir, aktif olarak çalışmaması durumunda gazetenin haber bakımından zenginleşmesi veya çıkması çok zordur. Ajans haberciği ya da kes kopyala anlayışı ile gazete değil bülten çıkartılır. Biz bülten değil gazete çıkmasından yanayız. Bunun için ciddi çalışmalar yapıyoruz” diye konuştu.67 sayılı genel kurul kararının 20. maddesinde durumun çok açık şekilde ifade edildiğini söyleyen Bayraktar, “Bu maddede fiilen gazetecilik yapanlar için gösterge verildiği aşikar. Bakın maddeye, ‘Gazeteler, gazete yayınından beklenen amacı gerçekleştirebilecek sayıda kadro ve bu kadrolarda, fikir işçilerine ilişkin çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatına uygun olarak kendileri ile yazılı sözleşmeler yapılıp tam gün ve tam ay üzerinden ücretleri ödenen, sigorta primleri ile vergilerinin tahakkukları yaptırılmış fiilen çalışan fikir işçileri bulundurmak zorundadır.’ Bu kadar açık olan bir maddeye rağmen muhabir aylarca bir haberin altına imza atmıyor veya atamıyorsa burada ciddi anlamda sıkıntı var demektir” şeklinde konuştu.Muhabirliğin son yıllarda önemsizleştirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Bayraktar şunları kaydetti:“Muhabiri yaşat ki gazete yaşasın anlayışının kesinlikle oturtulması gerekir. Muhabir hayatı bir gün önce yaşayandır. Her yerde olan emekçi de muhabir, evinde oturup SSK’sını ödeten ek gösterge alınmasına vesile olan da sözde muhabir. Bu nasıl adalet? Maalesef gazetecilik ‘ucuz olsun, sayfa dolsun’ anlayışında yapılıyor. Öyle gazeteler var ki kadrosunda fazla sözde fikir işçisi gösterip ek gösterge almanın peşinde. Buna kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Gazete haberlerini tek tek kontrol ediyoruz. Ajans haberlerine özel haber yaptım diyenlere ‘hayır’ diyeceğiz. Çalışanın hakkını çalışmayana verme gibi bir anlayış da olmaz olamaz. Gazeteler oto kontrol sistemiyle birbirlerini kontrol etmeli. Kimin çalışıp kimin çalışmadığını en iyi bilen kendileri. Bir diğerinin kendi hakkını almaması için mücadele etmesi gerekir ve bunun yolu bellidir. Taşlar yerine oturuncaya kadar mücadele hep birlikte yapmalıyız.”"Gazeteciliği sadece resmi ilan anlayışında yapmak için çaba gösteren gazeteler etkin ve üretken mi?" diye soran Bayraktar, açıklamasını şöyle bitirdi:"Tabi ki hayır. Gidilmeyen haberlere atılan sahte imzalar ve ajans haberleriyle sayfa dolduran bu anlayışı okur da görüyor ve tirajlara yansıtıyor. Sadece okur değil reklam verenlerin de tehdit, şantaj, yalan, haber yapanlara prim vermemesi gerekir. Gazeteciliği adam gibi yapanların hakkına göz dikip resmi ilan peşinde koşanlar az da olsa habercilik peşinde koşsa sorun kendiliğinden ortadan kalkacak. Çok açık ve net ifade ediyorum bu işin sonu yok. Aklınızı başınıza alın. Sözde gazeteci olan ve sahte sigorta ile kadrolarda yer alanların sigortalı oldukları süreler iptal edilirken bu süre içinde yapılan sağlık harcamaları da faiziyle kendilerinden alınacak. SGK, V.U.K ve T.C.K’nun ilgili maddelere bu konuları açıkça ortaya koyuyor."