(Sadece yukarıdaki başlık benden. Ama okunmaya değer bir yazı... Tavsiye ederim.)
ZAVİYELER
“Nitekim Abbasî halifelerinin maddî ve mânevi nüfuzlarının sarsıldığı XI-XIII. yüzyıllarda, çeşitli böl gelerde bağımsızlık kazanmak maksadıyla bir kısım mahallî emirlerin harekete geçtikleri bilinmektedir. Bunlar çoğu defa kendilerine dînî bir dayanak aramak zorunda bulunduklarından, halk üzerinde büyük bir nüfûza sahip olan şeyhlere zâviyeler, hâni- kahlar açıyorlardı. Haçlı Seferleri sırasında devamlı maddî ve manevî felâketlere uğrayan ahali de muhtaç olduğu sükûnu ve huzuru bu müesseselerde arıyor ve buluyordu.”
Bundan başka büyük servetler kazanan zenginler hükümdarların hışmından korunmak için bir takım zâviyeler açarak buralara zengin vakıflar tahsis ediyorlar ve bunların idaresini evlâtlarına bırakmak suretiyle servetlerinin aileleri içinde kalmasını temin ediyorlardı.
Bütün bunlara ilâve olarak dînî duyguların oynadığı rolü de belirtmek gerekir.
MAĞRİP ÜLKELERİNDE
Daha sonraki yüzyıllarda, önceleri sırf tarikat erbabı için yapılan zaviyelerin, merkezî iktidarın etki ve nüfuzundan uzak yerlerdeki ahali üzerinde doğrudan doğruya siyasî bir nüfuz kazandıkları müşahede edilmiş bulunmaktadır.
Suriye zâviyelerine gelince, XII. yüzyılın sonlarıyla XIII. yüzyılın başlarında burasını dolaşan İbn Cübeyr ilgi çekici bilgiler veriyor. Suriye'de zaviyelere "Hânikah" dendiğini bildirdikten sonra, her birinin süslü saraylara benzediğini, adeta yeryüzü cennetini andıracak kadar konfor ve rahatlığı sağlanmış binalar olduğunu anlatıyor. Ona göre buralarda yaşayan "sûfî tâifesi" sanki o diyarların emirleri gibidir; çünkü zengin vakıflar sayesinde dünya endişelerinden uzak, sırf Allah'ı anmak için yaşamaktadırlar.
AHMET YAŞAR OCAK/
ZAVİYELER/[Dinî, Sosyal ve Kültürel tarih açısından bir deneme]