Asimilasyon; kelime anlamı ", bir halkın başka bir topluluğu, dil, kültü, gelenek ve alışkanlıklarını kendine benzetmek suretiyle değişimine sebep olmaktadır" der.
Burada amir konum, yerleşik ve homojen bir milletin ya da halkın, daha küçük kitle olan topluluğun özelliklerini kaybederek amir halkın özelliğini taşımasıdır.
Burada bahsedeceğimiz millet tabiî ki Türk Milleti'dir. Biz bu ülkede kurucu ve amir halkız. İçimizde bizim asimile ettiğimiz ne başka halk var, ne de Türk milletinin böyle geleneği var!
Yüzyıllarca üç kıtada hüküm sürmüş, devlet olmuş, ama hiçbir halk ya da millet üzerinde asimilasyona sebep olmamış ve ihtiyaç da duymamıştır.
Araplar Arap olarak, Yunanlılar Yunan olarak, Bulgarlar Bulgar vs.vs. kalmıştır. Tarihte görülen emperyalist devletlerin, milletlerin yaptığını yapmamıştır. Türkler emperyal oldukları halde!
Fakat gel gör ki; ikinci dünya savaşından sonra belirmeye başlayan değişim, özellikle 12 Eylül darbesinden sonra uygulanan politika, daha özellikle 2000 den sonra süratli, etkin ve kalıcı değişim, milletimizi halkımızı, geri dönüşü olmayan asimilasyon benzeri değişime soktu.
Elbette bunun literatürde adı vardır. Dezenformasyon kelimesi çok hafif kalır.
DİL' i ele alalım. Düşünün; bir ilçe sınırları içinde aksanlar vardır. Bir insanla konuşurken o kişinin hangi köyden olduğunu anlarsın. İl bölgesinde yine ağızlar vardır, hangi ilçelerden olduğunu tahmin edersin. Yine ulusal boyutta değerlendirdiğimizde şivesinden hangi bölgeden olduğunu anlayabilirsin. Bunlar bizim zenginliğimizdir. Türküler yakılmıştır, ninniler ağıtlar söylenmiştir, fıkralar anlatılmıştır o ağızdan, aksandan, şivesinden.
Bu değişim, ülke içindeki göç hareketleri, (buna ben tesadüf diyemem) politika olarak benimsenmiştir.
Sanki İstanbul Türkçesini konuşma zorunluluğu varmış gibi mahallî ve bölgesel aksanı konuşanlar yadırgandı, hor görüldü.
Gerçi, İstanbul'da yada başka metropol yada şehir merkezinde yaşıyorsak başka da yol yoktu. Aslolan insanımızın gönüllü mecburi Göçe zorlanmamasıydı.
Burada sadece dilimizi kaybetmedik. Mahallî olan kullandığımız eşyaların malzemenin isimlerini ve eserlerini de kaybettik. Bunları yaşatmak için mecburen, kurs ve okullarda özel bölümler açmak zorunda kaldık. O da ne kadar etkili olursa?
Alaylı diye tabir ettiğimiz bütün el sanatları ve ustalık becerilerimiz yirmi yılda yerle yeksan oldu. Yeni türküler yakılamaz, üretilemez, söylenemez oldu. Çünkü türküyü oluşturan şartlar ortadan kalktı.
Gelin ben bunun adına ven asimilasyon demeyeyim, adını siz koyun!