Allah’ı ve O’nun tecellilerini ÖRNEKLERLE tanımlamak


HAKKISAYGI (BABA)
Örnek 1: Bir ağaç düşünelim; bu ağacın kökü, gövdesi, dalları, budakları, yaprakları, çiçekleri ve meyveleri vardır. Ancak biz, bu ağacın bu unsurlarını teker teker söylemek yerine; bu bir ağaç diyoruz. Gerçekte asıl olan “ağaç”tır, diğerleri ise bu ağaçtan meydana gelmiş olan unsurlardır. Öyle ise evrende görünen de sadece “Allah” tır.  Evrende görünen diğer tüm varlıklar ise ağaçta olduğu gibi Allah’ın görüntüsünden meydana gelen diğer unsurlardır, yani O’nun tecellileridir.
Örnek 2: Değişik kalıplarda dondurulmuş buzdan heykeller düşünelim. Bu heykeller, insan, hayvan, kuş, kurt, kuzu, çiçek, dağ, taş ve bunlara benzer şekiller olsun. Aslı su olan buzdan heykellere, bu isimleri ve sıfatları biz verdik. Buzdan heykellerin bir anda eriyip ortadan kalktığını düşünürsek, bu heykellerin yerinde geriye sadece su kalacaktır. Zaten onların aslı su idi. Görülüyor ki isimler ve suretler hangi varlıkları temsil ederse etsin, hangi isimlerle çağrılırsa çağrılsın, bu unsurları meydana getiren tek bir asıl var,  o da sudur.
Evrende de tek bir asıl var o da “Allah” tır. Örnekten de anlaşılacağı gibi, bu âlemde bulunan görünür görünmez tüm varlıklar da buzdan meydana gelen heykeller gibi, bir an meydana çıkıp görünürler ve tekrar kendi asıllarına dönerler. Geriye sadece gerçek olan Allah dediğimiz varlık kalır. Çünkü baki olan sadece O’nun zatıdır.
Örnek 3: Her hangi bir göl veya deniz düşünelim. Gölün içersindekine biz su diyoruz. Rüzgâr sonucu meydana gelen kabarmalara, dalga, sıcak yaz günlerinde suyun gökyüzüne yükselmesine buhar, buharın gökyüzünde kümeler meydana getirmesine bulut, bulutların tekrar yeryüzüne su halinde dökülmesine yağmur, yağmurun yeryüzünde akıp gitmesine sel, sellerin toplandığı yerlere dere veya nehir, dere veya nehirlerin döküldükleri yerlere göl veya deniz diyoruz. İster göl olsun ister deniz olsun; orada biriken yine su dediğimiz varlığın, halden hale geçerek tekrar su olarak aslına dönmüş halidir. Demek oluyor ki evrende tek bir asıl var o da “Allah” tır.. Bu örnekten şunu anlıyoruz ki bu âlemde sadece Allah var, diğer tüm varlıklar, O’nun halden hale geçmesiyle meydana gelen unsurları veya tecellileridir.
Örnek 4: Bir aynanın önüne her hangi bir cisim koyalım ve bu cismin adına “A” diyelim. Bu cismim aynada tek olarak gözükecektir. Biz bu aynanın tam ortasına sert bir cisimle vurursak, ayna binlerce değişik parça haline gelecektir. Ancak, bu parçaların hiçbirisi bir diğerine benzemez. Aynanın önünde bulunan “A” cismi, bu defa binlerce değişik parçada ayrı ayrı suretlermiş gibi görünecektir. Tüm bu görüntüler, aynaya değişik şekillerde aksetmiş olan “A” cismidir.Bizim Allah dediğimiz varlık ta aynı aynadaki “A” cisimi gibi, evrendeki tüm varlıklarda, değişik suretlerde görülmektedir. Gerçekte “A” cisminde olduğu gibi, evrende tek bir Allah vardır ve diğer görüntüler, Allah’ın evrende görülen değişik unsurlarından ibarettir.
Örnek 5: Bir insan düşünün ki bu insanın vücudunda, elleri, kolları, ayakları, kafası, gözleri, kulakları, ağzı, burnu, vücudunun içersinde iç organları, kemikler, damarlar, sinirler, alyuvarlar, akyuvarlar, milyarlarca mikro organizma ve hücre bulunuyor. Biz insanı tarif ederken bunlardan hiçbirinin ismini söylemeden, sadece “insan” diyoruz. İnsan, dediğimiz zaman, yukarıda saydıklarımızın tümünü söylemiş oluyoruz. Bu son örnekten de anlaşıldığı gibi, biz Allah, dediğimiz zaman, insan örneğinde olduğu gibi tüm âlemleri, yani evrenin içersinde bulunan tüm varlıkların adlarını teker teker söylemek yerine, hepsine birden sadece “Allah”  diyoruz.
Örnek 6: Dolunay olduğu zaman biz Ay’ı, çıplak gözle tepsi gibi yuvarlak olarak görüyoruz. Ay’dan bakıldığında da Dünya, aynı ay gibi yuvarlak olarak görülüyor. Çıplak gözle, ne Ay’ın ne de Dünya’nın içersinde bulunan unsurları görmemiz mümkün değildir. Her ikisi de yuvarlak tek bir varlık gibi görünüyorlar. Halbuki biz biliyoruz ki Dünya’nın içersinde alabildiğince canlı ve cansız varlıklar mevcuttur. Astronotlar Dünya’ya dışından baktıkları zaman, içersinde pek çok unsurun bulunmasına rağmen, Dünya’yı yuvarlak tek bir cisim gibi görüyorlar. Eğer evrenin dışına çıkma imkânı olsa, evren de aynı ay ve dünya gibi tek bir varlık, tek bir cisim olarak görülecektir. Yüce Allah Kuran’da: “Ben bütün âlemleri, yani tüm evreni çepeçevre kuşattım” diyor. İşte bunun için, O’, Allah tektir, “Ahad’tır diyoruz.
Örnek 7: Bir incir düşünün, dıştan bakıldığı zaman tek bir varlıktır. Biz bu inciri açtığımız zaman, içerisinde sayılamayacak kadar çok çekirdek görürüz. Bu çekirdekler, incir dediğimiz varlığın unsurlarıdır, onlarla birlikte incir olmuştur o. Bu kadar çok unsurdan meydana gelmiş olmasına rağmen, incir tek bir varlıktır.On sekiz bin âlem dediğimiz Evren’de tek bir varlıktır. Kuran’da: “Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. deniyor.  Kuran ayetinden anlaşıldığına göre, Yüce Allah, kendisine ait olan on sekiz bin âlem dediğimiz “Evren’i, çepeçevre kuşatmıştır. Buradan da şunu anlıyoruz ki,  bizim Allah dediğimiz varlıkta aynı incirde olduğu gibi içerisinde görünür görünmez pek çok nesne bulunmasına rağmen tek bir varlıktır. Evreni meydana getiren görünür görünmez tüm nesneler, Allah adını verdiğimiz, varlığın kendisinden asıl olan unsurlarıdır veya tecellileridir. Onlarla birlikte Allah olmuştur O.
Örnek 8: Çocukların oyun oynadığı camdan yapılmış yuvarlak bir bilyeyi elimize alalım. Görüldüğü gibi bu bilye yuvarlak, şeffaf ve kesici özelliği olan camdan yapılmıştır. Bu özelliği ile bilye, tek, yuvarlak ve şeffaftır. Tek olan bu cismi, bir kap içersinde ezip, bölünebilecek en küçük zerrelere böldüğümüzü düşünürsek. O ufacık zerrelerde dahi şeffaflık, kesicilik ve cam özelliğini görürüz. Buna rağmen, biz artık bu zerrelerin her birine tek tek bilye deyemeyiz.
Bu örnekte görüldüğü gibi tek bir bütün vardır ki o da bugün bizim Allah dediğimiz varlıktır. Evrendeki diğer vanrlıkların tamamı, bilyede olduğu gibi, Allah dediğimiz varlığın, kendisinden meydana gelmiş olan zerrelerdir veya O’nun tecellileridir.. Ancak tüm bu zerreler veya görüntüler, kendi nisbetlerinde asıl olan bütünün, yani Allah’ın tüm özelliklerini taşımalarına rağmen, biz bunların her birine teker teker Allah, diyemeyiz. Çünkü gerçekte tek bir asıl vardır ki o da Allah’tır. Bu hususu Kuran’nın şu ayetinde de görüyoruz. Kur’an’da: “Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaç tarafından, kendisine şöyle seslenildi: “Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”
Burada yüce Allah’ın Musa Peygamber’e, ağaçtan seslendiğini görüyoruz. Yani yüce Allah, örneklerde gördüğümüz gibi, ağaçta tecelli etmiştir.Bu yazımın ilk başında İslam olmanın ilk şartı sayılan “Eşhedü en lâ ilahe illallah” dediğimiz zaman, “Ben Allah’ı görüyorum”  demiş oluruz. Veya “Ben Allah’ın tecellilerini müşahede ediyorum” deriz, demiştim. İşte buraya kadar değişik örneklerle bu hususu anlatmaya çalıştım. Aşağıda bir şiirimin ilk dörtlüğü ile bu bölüme son veriyorum. Zahirde de batında da sen varsınÂlem aynasından zatın görünürHakk’ın yüzü âleme ayna olmuşHakk aynasından tüm âlem görünür Hakkı SAYGI  (BABA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Manşet Haberleri