Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. Küçükyılmaz, “Yavuz Sultan Selim’den 15 Temmuz’a Tarihin Kırılma Noktaları”nı Anlattı

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Afyonkarahisar Valiliği, Afyonkarahisar Belediyesi işbirliğinde “Gençlik Buluşmaları” kapsamında düzenlenen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. M. Mücahit Küçükyılmaz’ın konuşmacı olarak katıldığı “Yavuz Sultan Selim’den 15 Temmuz’a Tarihin Kırılma Noktaları” konulu konferans gerçekleştirildi.

Atatürk Kongre Merkezinde gerçekleştirilen konferansa Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Vali Yardımcısı Dr. Mehmet Boztepe, İscehisar Belediye Başkanı Ahmet Şahin, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker, İl Milli Eğitim Müdürü Metin Yalçın ile birlikte akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. M. Mücahit Küçükyılmaz, konferanstan önce AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş’ı makamında ziyaret etti. Ziyaretin ardından Atatürk Kongre Merkezinde (AKM) “Yavuz Sultan Selim’den 15 Temmuz’a Tarihin Kırılma Noktaları” konulu konferansa geçildi. Konferansın açış konuşmasını yapan AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, küresel salgın nedeniyle salonların uzun süre sessiz kaldığını söyledi. Karakaş, “Güz dönemi itibari ile yüz yüze eğitime geçtik. Etkinliklerimizi 2. dönem etkin bir şekilde başlattık. AKM, öğrencilerimizin sürekli etkinliklerle buluştuğu bir mekan haline dönüştü. Bundan dolayı bir üniversite rektörü ve akademisyen olarak oldukça mutluyuz. Öğrenciler yokken kampüslerimiz, dersliklerimiz, laboratuvarlarımız, ve konferans salonlarımız adeta suyu kesilmiş değirmen gibiydi. Bu mekanlar öğrencilerimiz ile birlikte bir anlam kazanıyor. Bu noktada belirli alanlarda birikimler elde etmiş ve kendisini yetiştirmiş; bu konuda elde ettiği birikimleri siz gençlerle ve bizlerle paylaşmak için hem şehrimizden, hem üniversitemizden hem de şehir dışından misafirleri sizlerle buluşturuyoruz” diye konuştu.

Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek ise AKÜ’de dolu dolu programların devam ettiğini ifade etti. Çiçek, “Ben de bir kısmına katılmaya çalışıyorum. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mücahit Beyin aramızda olmasından ve onu dinleyecek olmaktan çok mutluyum. Ben Mücahit Beyi idari görevlerinden, TRT’de yaptığı programlardan, televizyonda stratejik fikir üretmelerinden tanıyorum. Fakat kısa bir süre önce elime Yavuz kitabı geçti. Kitabı elimden bırakamadım iki günde bitirdim. Çok büyük keyif aldım. Hamasete kaçmadan, gerçekten güzel bir Yavuz profilini bizimle tanıştırdı” dedi.

“Bizim tarihimiz büyük liderlerin tarihidir”

Açış konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. M. Mücahit Küçükyılmaz’ın “Yavuz Sultan Selim’den 15 Temmuz’a Tarihin Kırılma Noktaları” konulu konferansı gerçekleştirildi. Tarihe şan insanlara ise ilham veren, asırları avuçlayan şahsiyetlerin öldükten sonra da konuşmaya devam ettiklerini belirten Küçükyılmaz, “Bu şahsiyetler, varlıkları ile bize hep bir uyarı, bir müjdede bulunurlar. Bizim sadece onu kavrayabilmemiz ve anlayabilmemiz gerekiyor. Bizim tarihimiz biraz da büyük liderlerin tarihidir. Eğer bu milletin başında gerçekten büyük bir lider varsa, bu milletin önü, istikbali ve talihi açık olmuştur. Ancak tarihin sayfaları beyaz yapraklardan ibaret değildir. Tarihin kara sayfaları da vardır. Tarihin kara sayfasına baktığınız zaman bizim kötü ve felaket günlerimizde her zaman başıbozuk olduğumuzu ve lidersiz kaldığımızı görürsünüz” ifadelerini kullandı.

Geleceği kavrayacak olanların Yavuz Sultan Selim’in misyonunu anlayabilenler olduğuna inandığını söyleyen Küçükyılmaz, “Kim Yavuz’un misyonunu ve yapmaya çalıştığı şeyi gerçek anlamda anlayabilmişse geleceği yakalayacaktır ve geleceği kuşanacaktır diye düşünüyorum. Yavuz Sultan Selim, bizim tarihimizdeki büyük liderlerden bir tanesi. Tarihimizde Fatih Sultan Mehmet, Yıldırım Beyazıt, Osman Gazi, Kanuni Sultan Süleyman, II. Beyazıt, Gazi Mustafa Kemal gibi liderler var. Bu liderlere baktığınız zaman bugün çevremizdeki krizlerde güçlü liderliğin önemini anlıyoruz ”diye konuştu.

“15 Temmuz’da darbeciler başarılı olsaydı ülkenin geleceği olmayacaktı”

15 Temmuz 2016 tarihinde darbecilerin sadece devleti hedef almadığını ifade eden Küçükyılmaz, şunları söyledi:

“Olağanüstü günleri yaşayarak son 15 yılda buralara geldik. 15 Temmuz bunlardan bir tanesi. 15 Temmuz’un yaşanacağını, 15 Temmuz sabahı bu ülkede bir anket yapıp insanlara sorsanız belki insanların yüzde 80-90’ı böyle şey olmaz derlerdi. Geçmişte bu ülkede darbeler olmadı mı? Oldu elbette. Türkiye’de 15 Temmuz tarihine kadar 10 tane darbe ve darbe girişimi yaşandı. Fakat bu darbelerde darbeyi yapanlar devleti yönetenleri, siyasetçileri esir aldılar ve hapse attılar, ondan sonra yönetimi ele geçirdiler. Bir süre sonra da mecburen demokrasiye geçmek zorunda kaldılar. Ancak 15 Temmuz gecesi darbeciler sadece devleti hedef almadı. Aynı zamanda milleti de hedef aldılar. Geçmişte hiçbir darbecinin yapmadığını yaptılar. Bu millete ateş açtılar. İnsanları Boğaz Köprüsünde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, Marmaris’te, Kızılay Meydanında, Genelkurmay’ın önünde insanları doğradılar. Biz o gece kötü bir kabus izlemiş gibiydik. Ben bizzat Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeydim hem yaşadıklarıma anlam veremiyordum hem de kanımın son damlasına kadar mücadele etmem gerektiğini biliyordum. Çünkü o gece darbeciler başarılı olsaydı bu ülkenin bir geleceği olmayacaktı. 15 Temmuz bir iç savaş ve işgal girişimiydi. Bunlar darbecilerin kendi ifadelerinde de var. Ertesi gün PKK güneyden, İŞİD Suriye sınırından girecekti ve Türkiye’yi Fethullah Gülen’i Pennsylvania’dan getirip bir dini lider adı altında batının ileri karakolu gibi yöneteceklerdi. Türkiye 15 Temmuz’da buna direndi. Bu ülkenin gençleri, aslında bu ülkenin geleceğini kurtardı. 15 Temmuz’u bu millet kazandı. 15 Temmuz bizim zaferimizdir.”

15 Temmuz 2016 gecesinin neden seçildiğini tarihi anekdotlarla anlatan Küçükyılmaz, şunları belirtti:

“1096 yılında I. Haçlı Seferi başladı. İlk haçlı seferi 3 yıl sürdü. 1099 yılında Kudüs’ün düşmesi ile bitti. Bu esnada bu coğrafyada bizim devletimiz ya da güçlü hükümdar yok muydu? Bu coğrafyada Anadolu Selçuklu Devleti vardı. Başında Kılıçaslan vardı. Çin’e, Umman Denizi’ne, Hint Okyanusu’na ve Batıda Ege’ye ve Akdeniz’e sınırları yayılmış olan, adı gibi kendi de Büyük Selçuklu Devleti vardı. Haçlılar Anadolu’yu çiğnerken İznik’i, Konya’yı, Kudüs’ü alırken neredeydi bu devletler? İşte ben onu size söyleyeyim. Büyük Selçuklu Devletinde 1092 yılında Melikşah 37 yaşında ölmüştü. Sultan Melikşah öldükten sonra küçük oğulları 12 ve 10 yaşındaki Berkyaruk ve Muhammed Tapar taht kavgasına giriştiler. Ordular toplayıp birbiri üzerine yürüdüler. Bu taht kavgası 10 yıl kadar sürdü. Sırasıyla tahta geçtiler. O esnada Haçlılar ve Bizanslılar bütün Anadolu coğrafyasını çiğneyip geçti. Çaka Bey diye bir adam vardı ki Türk donanmasının kurucusudur. 1080 yılında ilk Türk donanmasını yapmıştı. Bizans Sarayında esirken orada en soylu kişi ünvanlını almıştı. Homeros’u orijinalinden okuyacak kadar Grekçe biliyordu. Bu adam İzmir’e geçti ve bir Rum ustanın yardımı ile 40 parçalık ilk Türk donanmasını oluşturdu. Çaka Bey, Sisam’ı Midilli’yi, Ege’deki irili ufaklı tüm adaları aldı daha sonra Rodos’u fethetti. Bizans’ı fethetmek için Peçeneklerle iş birliği yaptı. Peçenekler Trakya tarafından gelecekti. Anadolu Selçuklu Devleti ile de iş birliği yaptı. Sultan Kılıçaslan’a kızını verdi. Kılıçaslan onun damadı oldu. Çaka Bey Çanakkale’yi aldı. İmparator I. Aleksios iki şey yaptı. Önce Kuman Türkleri ile anlaştı ve Peçenek Türklerinin üzerine Kuman Türklerini saldırttı. Kumanlar bir gecede 7-10 bin arasında Peçenek Türkünü ortadan kaldırdı. Çaka Bey’in Batıdaki müttefiki ortadan kalkmıştı. Sonra Sultan Kılıçaslan’a mektup yazdı. Dedi ki  ‘Senin soyun hükümdar soyu, baban hükümdardı, deden de hükümdardı. Bu Çaka kim ola ki önce beni ortadan kaldırıp, sonra da seni ortadan kaldırıp hem Bizans’ın hem de Selçuklunun tek sultanı olmak istiyor. Buna karşı tedbirli olasın’ diye mektup yazdı. Genç hükümdar Kılıçaslan’ın aklına bir bit yeniği düştü. Kayınpederini bir ziyafete devam etti. Çaka Bey kılıcını ve silahlarını nöbetçi askere bırakarak içeri girdi. Bir daha o çadırdan çıkmadı. İmparator I. Aleksios’un mektubundan harekete geçen Kılıçaslan, kayınpederi Çaka Bey’i kılıcı ile delik deşik etmişti. Bu dakikadan itibaren 1094 yılında Papa bütün Hristiyan dünyasına haberler gönderdi ve tarihteki ilk Haçlı Seferlerini başlattılar. Haçlılar denizden çok hızlı bir şekilde geldiler. Çünkü karşılarında Çaka Bey diye bir adam yoktu. Haçlılar hızla İznik’i kuşattılar. Kılıçaslan, İznik’i kurtarmaya yetişemedi. Kılıçaslan, Malatya’da Türkmen boyu olan Danişmentlerin elindeki Malatya’ya kalesini kuşatmakla meşguldü. Kaleyi alamadı. Kendi başkentinin düşmekte olduğu haberini alınca hızla Batı’ya yöneldi ama yetişemedi. Sonra Eskişehir ile Afyonkarahisar arasında olduğu tahmin edilen bir ovada birleşik Bizans-Haçlı ordusunu karşılamaya çalıştı. Orada büyük bir savaş yapıldı ve bu muhabereyi Kılıçaslan kaybetti. Büyük Selçuklu taht kavgası yapmakla meşguldü. Kılıçaslan hatasını anladı. Çaka Bey’i ortadan kaldırmakla nelere sebep olduğunu anladı ama iş işten geçmişti. Konya’ya kadar çekilmek zorunda kaldı. Birleşik Bizans-Haçlı ordusunun başında General Tadık vardı. Bu adam öz Peçenek Türküydü. Bunlar tarihin kara sayfalarıdır. Haçlılar Kudüs’e geldiler. Kudüs’te de çok büyük katliama imza attılar. Bu olayın olduğu gün 15 Temmuz 1099’dur. Siz zannediyor musunuz ki Haçlı Seferleri bitti bir daha gelmeyecek. Başkomutanlık Meydan Muharebesi neden 26 Ağustos’ta başladı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 26 Ağustos’u seçti. Çünkü 26 Ağustos Anadolu’yu yurt edindiğimiz tarihtir. Büyük devletler sembollerle çalışır. Sembolleri kullanmaktan çekinmezler diğer devletler de bunu bilir buna göre pozisyon alır. 1000 yıl sonra bizim üzerimize 10. Haçlı Seferi ile geldiler. 1000 yıldır bu coğrafyada kaldıysak işte bu büyük liderlerin sayesindedir. Büyük liderlerin bize çizdiği ufuk sayesindedir. İşte Yavuz Sultan Selim bunların başında gelir. 15 Temmuz 1099 yılında Kudüs’ü düşürdüklerini bilenler 15 Temmuz 2016 yılında karşımıza çıktılar. Ankara’yı düşürmeye çalıştılar. Türkiye’yi düşürmeye çalıştılar. Ama Allah’ın izniyle devletin, milletin gayretiyle liderin işareti ile muvaffak olamadılar.”

“Fırat Kalkanı, Mercidabık’tır”

15 Temmuz’dan 40 gün sonra ordunun devlete ve millete darbe yapmak için değil, vatanı savunmak için var olduğunu vurgulayan Küçükyılmaz, şunları söyledi:

“15 Temmuz gecesi şerefli Türk ordusunun üniformasını giyenler, içimizdeki devşirmeler o üniforma ile bizi vurmaya çalıştılar. 15 Temmuz’dan 40 gün sonra 24 Ağustos 2016 yılında biz onlara bu ordu, milletine, devletine darbe yapmak için değil, bu ordu bu vatanı, bu toprakları savunmak için vardır mesajını verdik. 24 Ağustos 2016 yılında Türk ordusu Fırat Kalkanı harekatını yaptı. Fırat Kalkanı Harekatı ile biz PKK’yı ve IŞİD’i dövdük görünüşte ama onların ağa babalarına mesaj verdik. Eğer bunların tasmalarını tutmazsanız ve bunları üzerimize salmaya kalkarsanız biz bunları gider inlerinde bulur ve yerlerinde imha ederiz. Bu mesajı verdik. Peki neden 24 Ağustos’u seçtik? 24 Ağustos 1516 Yavuz Sultan Selim Han’ın Mercidabık Savaşını yaptığı zaferinin günüdür. Ondan tam 500 yıl sonra günü gününe saati saatine biz de dedik ki işte bide Mercidabık’tayız. Fırat Kalkanı, Mercidabık’dır. Bizim o harekatı başlattığımız yerde tam Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık Savaşını yaptığı yerdir.”

“Tarih en büyük öğretmendir”

Tarih en büyük öğretmen olduğunu, Yavuz Sultan Selim’in sürekli tarih okuduğunu vurgulayan Küçükyılmaz, “Yavuz Sultan Selim, Oğuz Kağan’ın, İskender’in hayatını okuyor. Bıkmadan usanmadan okuyor. Hatta Sina Çölü’nü geçerken İskender’in hayatını okuyordu. Çünkü daha önce İskender de o çölü geçmişti. Orada büyük savaş yapmıştı. İskender ordusunun yarısını kaybederek güç bela kazanmıştı. Büyük mareşaller böyledir. Tarihteki olan bitenin bize en büyük öğretmen olduğunun farkındadırlar. O yüzden çok tarih okurlar. Ahmedi’nin İskendername’sini okuyarak İskender’in çölü nasıl geçtiğini, çölü geçtikten sonra savaşı hangi taktiklerle yürüttüğünü öğrendikten sonra dünya harp tarihine geçen, bugün batıdaki askeri okullarda ders olarak okutulan Ridaniye Meydan Muharebesini neredeyse hiç kayıp vermeden savaşı kazanıyor. Biz de tarihe bakacağız, tarihten ibret alacağız, ders alacağız” şeklinde konuştu.

3 şehir 3 adam

Şam, Kahire ve Kudüs şehirlerini fetheden tarihte 3 kişinin olduğunu belirten Küçükyılmaz, “Bu 3 şehri İslam tarihinde ilk fetheden Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer önce Şam’ı, sonra Kudüs’ü sonra da Kahire’yi fethetmiştir. Hz. Ömer’in adaletli olması, ihlas sahibi ve tevazu sahibi olması 3 özelliği vardır. Hz. Ömer Allah’tan korkardı. Hz. Ömer kula zulmetmekten de korkardı. Bu 3 şehri fetih eden tarihteki ikinci kişi Selahattin Eyyubi’dir. Selahattin Eyyubi, Şam’ı, Kudüs’ü, Kahire’yi birleştirmek için 20 yıl uğraşmıştır. Ondan sonra Kudüs’ü fetih etmiş. İstikrarı, barışı, huzuru o bölgeye getirmiştir. Bu 3 özellik tam anlamıyla Selahattin Eyyubi’de de vardır. Adildir, ihlas sahibidir ve tevazu sahibidir. Yavuz Sultan Selim de adaletin kılıcıdır. Mütevazidir, tevazu sahibidir. Asla altın, gümüş kullanmaz. Toprak kaplardan ve tahta kaşıklardan yemek yiyen adamdır Yavuz Sultan Selim. Yavuz Sultan Selim Kudüs’ü fetih ettikten sonra Kahire ve Şam ile birlikte Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasında 400 yıl boyunca kan akmadı” dedi.

Konferans, İscehisar Belediye Başkanı Ahmet Şahin’in Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. M. Mücahit Küçükyılmaz’a mermere işlenmiş portresini hediye etmesi ve “Yavuz Adaletin Kılıcı” kitabını AKÜ öğrencileri için imzalamasının ardından sona erdi.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Eğitim Haberleri