Dede mesleği olarak saatçiliği sürdüren Feti Pamukoğlu, başta İzmir'in simgesi tarihi Konak Saat Kulesi olmak üzere başka şehirlerde bakım ve kurulumunu üstlendiği saat kuleleriyle adeta zamana bekçilik yapıyor."İzmir" denildiğinde akla gelen ilk mimari yapı olan Konak Saat Kulesi, Osmanlı İmparatorluğu padişahlarından 2. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde yaptırıldığı 1901 yılından bu yana, kentte zamanın akışını belirlemeye devam ediyor.Dört basamaklı haç biçiminde bir platform üzerinde, sekizgen kaideli olarak inşa edilen kuleye, dönemin Alman İmparatoru 2. Wilhelm'in hediyesi olarak yerleştirilen 4 saat, dede mesleği olarak saat ustalığını sürdüren Feti Pamukoğlu'nun özenli çalışmasıyla ilk günkü hassasiyetiyle İzmirlilere hizmet veriyor.-Saat dursa hayat duracakmışçasına alınan emanetKentin merkezi noktası olmasıyla hemen herkesin uğrak noktası Konak Meydanı'nda bulunan saat kulesi, sadece çanı ve içsel olarak duyulan "tik tak"larıyla değil, etrafındaki hareketlilikle de şehirde zamanın ritmini ortaya koyuyor."Saat dursa İzmir'de hayat duracakmışçasına" emanet aldığı zamanı duraksatmamak için büyük bir titizlikle çalışan Pamukoğlu, mesleğini ve kule saatçiliğinin insana hissettirdiklerini AA ekibiyle paylaştı.Saatçiliğin 80 yıllık aile mesleği olduğunu belirten Pamukoğlu, büyük bir sevgi ve bağlılıkla yaptığı mesleğinin, kentin simgesi olmuş saat kulelerinin sorumluluğunu üstlenmesi nedeniyle kendisine çok özel duygular hissettirdiğini ifade etti.Mesleğini sadece maddi kaygıyla geçimini idame ettirmek için değil, bu işin inceliklerine inerek sürdürdüğünü ve sadece bu anlayışla dükkanındaki saatlerle değil, aralarında tarihi Konak Saat Kulesi'nin de bulunduğu birçok kule saatin sorumluluğunu üstlendiğini anlatan Pamukoğlu, şunları söyledi:"Şehre simge olmuş bir yerin sana teslim edilmesi buna karşın insanların geçerken sadece saati görüp, detayında 'kim yapıyor, kim onarımıyla uğraşıyor' diye düşünmemeleri normal ama benim için çok farklı bir anlam. Bu işin manevi hazzının yanı sıra bir de mesuliyeti var. Şehirlere simge olmuş, onca sene yüzlerce sene önce yapılmış ve zamanı, günümüze kadar, doğru, şaşmadan getirmiş saatler.... Bunlarla ilgilenmek, bunlara hayat vermek, çalışmasını sağlamak ve devamını getirmek, hem farklı manevi bir haz hem de bana göre ciddi bir gurur."-İzmir'deki 4 saat de ona emanetPamukoğlu, İzmir'de çalışır durumdaki Konak ve Eşrefpaşa semtindeki Bayram saat kulelerinin düzenli kurulmaları ile bakımlarını kendisinin yaptığını, Alsancak Garı ve NATO saat kulelerinin ise bakımlarını yaparak çalışmalarını sağladığını kaydetti.İzmir'deki kule saatlerin yanı sıra Muğla, Çanakkale, Balıkesir Ayvalık, İzmir Bergama gibi yerlerde bakmakla yükümlü olduğu saat kuleleri olduğunu aktaran Pamukoğlu, "İnsanın tek bir evinin anahtarı olabilir ama benim için Türkiye'nin farlı yerlerinde 12-13 tane bakmakla yükümlü olduğum saat var ve gittiğim şehirlerde, benim burada bakacak, tamir edecek bir kule saatim var diyorum. Bu farklı bir gurur kaynağı benim için" dedi.-Öyle uzun süreli seyahate çıkamamFeti Pamukoğlu, bir kule saatinin kurulması ve bakımının üstlenilmesi işinin, kendi hayatınızın ritmini de belirleyen büyük bir sorumluluk olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:"Bu işin (Konak Saat Kulesi'nin kurulması) hayatımda getirdiği değişiklik, 6 günde bir yapmak zorunda olduğun ya da Eşrefpaşa için 8 günde bir yapmak zorunda olduğun bir iş diye düşünüyorsun. Çünkü duracak öbür türlü. Bu benim için farklı bir duygudur; 8 günlük, 9 günlük bir seyahate gidemezsin ya da giderken mutlaka birini bırakmak zorundasındır ki saat durmasın. Şimdi burada verilecek ceza filan önemli değil, (günlük) 100 lira cezai müeyyidesi var ama o bana göre bir şey değil, asıl insanlara mahcup olmamak önemli. 'Saat durmuş' dediler mi, o zaman o kötü neticeyi almış olacaksın."-"Dükkanımı değil, Konak Saat Kulesi'ni merak ederim"Konak Saat Kulesi'nin hayatında çok özel bir yeri ve önemi olduğuna değinen Pamukoğlu, şunları kaydetti:"Her geçtiğimde kafayı kaldırıp bakıyorum. İnsanın evladı gibi sanki. Bir yere gittiğimde, evde yetiştirdiğin bitkin, çiçeğin vardır, ona böyle kurumasın diye bakarsın... Aynı şey benim için de geçerli. Bir yere gittiğim zaman, inanın dükkandan önce arkadaşlarıma, 'saat nasıl, iyi mi, doğru mu' diye sorarım. Bu şehre simge olmuş biryerin bakımının sende olması hem manevi bir haz veriyor hem de belirli bir mesuliyeti gerektiriyor çünkü."