Turan Akkoyun toplumun inşasında aile realitesini değerlendirdi


İnsanhakları bağlamında aile ve ailenin muhafazası üzerinde evrensel anlamdaproblemler artarak devam etmektedir. Bu anlamda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) "vakit ailevakti: It's time for family" sloganıyla, Ankara'da  29-30 Nisan 2019 tarihlerinde  İnsanHakları Bağlamında Ailenin Korunması Hakkı Sempozyumu düzenledi. SempozyumaTürkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Süleyman Arslan;  Birleşmiş Milletler Türkiye MukimKoordinatörü Irena Vojáčková Sollorano, Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit birer açış konuşmasıylaiştirak ettiler. İslam İşbirliği Teşkilatı Bağımsız Daimi İnsan HaklarıKomisyonu İcra Direktörü Marghoob Salem Butt, Uluslararası Müslüman AlimlerBirliği Mütevelli Heyeti Üyesi Kamelia Helmy, İslam İşbirliği Teşkilatı GenelSekreteri ve Özbekistan Ulusal İnsan Hakları Merkezi Başkanı Akmal Saidov, Afrikaİnsan Hakları Teşkilatı Genel Sekreteri ve Cezayir Ulusal İnsan Hakları ArağAğı Başkanı Fafa Sidi Lakhadar Benzerrouki, Ürdün Hukukun Üstünlüğü ve İnsanHakları Genel Müdürü Saad Ali Al Bashır, Azerbaycan Ombudsmanı ElmiraSüleymanova da esaslı birer bildiri sundular.

Özbekistan,Cezayir, Filistin, Moritanya, Libya, Tunus, Lübnan, Filipinler, Azerbaycan,Mısır, İtalya, İngiltere, Belçika, Ürdün, Irak, Suriye, Pakistan gibiülkelerden ilgili birim, bilim ve fikir insanlarının da iştirak ettiğisempozyumda Başkanlığını TİHEK Kurul Üyesi Mehmet Emin Genç'in yaptığı "AileninKorunması: Farklı Ülkelerdeki Uygulamalar" oturumunda Afyon KocatepeÜniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. TuranAkkoyun "İnsan Haklarının Muhafazası İçin Toplumun İnşasında AileRealitesi: Tarihi Bir Değerlendirme" başlıklı bir tebliğ sundu. Tebliğegöre;

Sosyalbilimler arasında yer alan tarihegöre insan ve toplumların içinde bulunduğu "esaret, kölelik ve hürriyet nevilerinin beşer hayatına tesirşekilleri sabittir.“ Bahsi geçen unsurların tamamı insan haklarınınmuhafazası ile ilgilidir. Tarih, ele aldığı konular itibariyle geçmişe dairaraştırmalar gerçekleştirse de, gelecek kuşakların yetişmesi yönünde dikkatedeğer kazanım sağlar.

"Kendinigerçekleştirme ve yeteneklerini geliştirme özgürlüğü” anlamındainsan hakları daha doğrusu ihlali,çağdaş dünyanın bir türlü engelleyemediği evrensel bir problemidir.  Birülkenin en kıymetli sermayesi insanının; hakları hususunda, dünya kamuoyuhassas görünmesine rağmen, mesafe alınamaması da düşündürücüdür.

- Tarih, - İnsan haklarının muhafazası ve - Ailenin toplumu inşası hususiyetlerinde;her üçünün temeli durumundaki bireyin kendisinden başlanılması, düşünülmesi,akademik ve toplumsal projelerin üretilmesi gerekmektedir.  İnsan yoksa; onun hakkı, ailesi, müşterek yer-zaman- sebep/sonuç ilişkisinde değerlendirilebilecek bir tarihi debulunamayacaktır.  Bilimsel açıdandüşünüldüğünde öncelik her zaman insana aittir. Buradan hareketle insan; haklarını tespit edip muhafaza etmeli,geliştirmeli bunu yaparken de gelecek kuşaklara aktaracak ailesi ile toplumunuinşa etmelidir. Kültürümüzde ailenin temel unsuru, gizemli bir şekilde"ana" yani kadındır. Türk kadınının kahramanlığı Türk destanlarındave DedeKorkut Hikayeleri'ndeçeşitli vesilelerle zikredilir.

Medenîterakki ile birlikte beşeriyetin tamamında olduğu gibi Türklerde de "aile,hem etkileyen hem etkilenen konumuyla“ pek çok değişim ve dönüşüm yaşamıştır.Hareketlikle bağlantılı göç, ekonomiktemelli yoksulluk, sosyal unsurların tetiklediği toplumsal değerler, akıl-almazteknolojik ilerlemelerin sonucunda kadının çalışma hayatına dahil olmamecburiyeti değişimin de dönüşümün de göstergesi olmuştur. Gelişiminmerkezinden bakıldığından Avrupa'da endüstrileşme ve ailedeki değişim arasındatarihsel ilişki kurarak aynı çizgiden yürüyenler, "sanayi devrimiyle genişaileden çekirdek aileye geçildiğini varsayan bir bakış“ Türklüğün binlerceyılla ifade edilen birikimini geri planda bırakmaktadır.

Türk millî kültüründe aileyedayanan devlet fikri, siyasi otorite çökse dahi bireylerin ve aileningeleneklerine işleyen düşünce bağımsızlığıebedî kılmaktadır. Toplumun çekirdeği konusunda daima itinalı vesistemli hareket edilmiştir.

Enküçük unsur olmasına rağmen aile kurumu, toplumun yansımasıdır. Sağlık ve huzurtoplumu olumlu anlamda etkiler. Negatiflik toplumda"şiddet" başta olmak üzereolumsuzlukları tetikler, adeta olumsuz ve çirkin bir yaşam tarzına dönüşür.

1982 Anayasası'nın 41.maddesinde; "ailenin korunması“görevi devlete bırakılmıştır. Adı, içeriği ve uygulamasına dair tartışmaeksilmeyen 14 Ocak 1998 tarihli 4320 sayılıAilenin Korunması Kanunu Türk ailesininen temel unsuru kadının şiddet mağduriyetiyle değerlendirilme noktasındakalmıştır.

Sanayileşen, sanayileştikçe zenginleşen ve deşehirleşen insan, ilk önce ailesinde küçülmeye maruz kalmış, binalar birbirineyaklaşırken, bireyler yakın akrabalarından dahi uzaklaşan bir durumadüşmüşlerdir. Uygulamalarda bir fikir birliği bulunmasa da"köklü bir toplumsal ve kültürel çağrışım olan hususlar“ arasında insan hakları da yer almaktadır.

Atatürk'ün inkılâp hamlesifikrî açıdan "batıya rağmen batılılaşma“ hareketi tarihî realiteyedönüşerek "Türkiye'de halkın büyük çoğunluğu, farklı yönleriyle de olsa,kendilerini Avrupalı addetmekte ve insanhaklarını göz“ önünde bulundurmaktadır. İktidarların siyasifarklılıkları bu hususu değiştirememektedir.

Özü"hukuksal anlaşma esasına" dayanan evlilik "Kadın özgürlüğünügüven altına alan ve aileyi sağlamlaştıran Medenî Kanun ..." Türkiye Cumhuriyeti'nin seçkin eserlerinden birisiolarak tarihteki yerini almıştır. "Kişi, aile, eşya, miras ilişkilerinidüzenleyen Kanun" ilebirlikte Türkiye "Roma-Cermen hukuk sistemine dahil" olmuştur.

Ailehayatını "gelişmenin temeli ve güç kaynağı" kabul eden Atatürk 1924 yılında "Kusurlubir aile yaşamı, sosyal, ekonomik ve siyasal zayıflıklara yol açar. Aileyioluşturan erkek ve kadın unsurların doğal haklarından yararlanmaları ve ailedeki ödevlerini yerine getirecek şartlar içinde bulunmaları çok gereklidir”diyerek doğal haklardan yararlanmanın önemine vurgu yapmıştır.

Güneşindoğduğu yerden battığı yere kadar "güneşi bayrak" kabul edenTürklerin, tarihi kaynaklardan da takip edilebilen cihan hakimiyeti ideallerinigerçekleştirme yolundaki güçlü toplumun inşası yolu aileden başlayan birsüreçtir.

"Kendinehas zengin birikime sahip” kültürü içinde en üst mekanizma olan devletin,bireyin beşeriyet içinde seçkin yerini muhafazasında görevler üstlenmesimantıklı gelse de siyasi organizasyonun çekirdeği kabul edilen ailenin toplumuinşa etmesi, insan haklarını geliştiren bir müessese halinde varlığınısürdürür. Bu bir teori değildir. Oğuz Kağan Destanı'nda, Dede KorkutHikayeleri'nde, arşiv vesikalarında ailenin toplumu inşa eden,tehlikelerden koruyan önemli bir"zırh" olduğunu görmek mümkündür.

 Türklüğün bin yıldan daha fazla bir zaman öncedahil olduğu İslam medeniyeti de aileyi ehemmiyetli bir hale getirmiştir.Farklı hatta zıt gibi görünen bir dergah veya küçük bir müfreze kabul edilerek;"iyi günde, kötü günde", "iniş ve çıkışlarla dolu"yolculuk, bir kaç kişinin değil, bütün Türk milletinin, netice itibariylebeşeriyetin istikameti sayılmıştır.

Üretilmesi gereken projelerdemaddi ve manevi yönden güçlendirilmesi gereken aile içinde aile birliğininmuhafazası, dağılmasına yol açabilecek şartların ortadan kaldırılması içinpolitikaların geliştirilmesi, milli kültür esaslı siyaset ve devlet adamlarının"vazgeçilemez görevleri arasındadır.“ "Devlet,her şeyden öncekimsesizlerin kimsesi, ailesizlerin ailesi, güçsüzler ile güçsüzbırakılmışların gücü ve kudreti olmakla görevlidir.”

Merkezi ve yerel yönetimler,tesisi düşüncesinden başlayarak bu en küçük ancak temel unsurun muhafazası,ağırlığınca değer görmesi, hangi sebepten kaynaklanırsa kaynaklansın maddî vemanevî açıdan desteklenmesi hususlarında var güçleriyle projeler üretmeli,küçük ya da büyük tasarıları otomatik bir usulle hayata geçirmelidir. Aynı şekilde eğitimin her kademesinde insanhakları bilinci yüksek ailenin tesisi ve korunmasının üzerine titizliklevurgulanması, milletine geleceğinin ailenin korunmasına bağlı olduğunun altıçizilmelidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Afyon Haber Haberleri