Turan Akkoyun iki darbe araştırması yayınladı


Kültürügereği ordusuyla iç içe yaşayan Türkler, İkinci Meşrutiyet ile birlikte askerîkarakterli, darbe esaslı, dayatmalara maruz kalmıştır. Afyon KocatepeÜniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. TuranAkkoyun tarafından, Türk Demokrasi Tarihi içinde "bin yıl" iddiasıylaTürk Milletinin geleceğini yok etmeyi amaçlayan 28 Şubat sürecine dair iki yeniaraştırma yayınlandı.

"Postmoderndarbe" olarak tanımlanan 28 Şubat sürecinde gerçekleştirilen baskı,fişleme, yıldırma metotlarıyla kamudaki personeller, öğrenciler, hattasokaktakiler sindirilmeye çalışılmıştır. Hukuksal ve bilimsel açıdan benimsenenbir tanımı yapılamayan "irtica" kavramına karşı istihbarat, emniyetbirimleri yanında ödeneklerle beslenen kesimler sosyal travmanın kaynağıolmuştur.

Orduve kamudaki hedef kitle hakkında işlem yapan Batı Çalışma Grubu; ErbakanHükümeti yerine, Yılmaz Hükümetinin kurulmasıyla Başkanlık Müsteşarınınbaşkanlık ettiği MİT Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Vakıflar GenelMüdürlüğü, Adalet, İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleriBaşkanlığı, Genelkurmay ve MGK'dan temsilcilerin katıldığı fiili bir kurula dönüştürülmüştür.

Darbeler,halkın çok sevdiği kahraman evlatlarının kıyafetleriyle ilk üçünde büyük birdestek sağlamış ancak 28 Şubat, meselenin anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. Türktoplumu, travma ile yaşama yerine siyasi manevralar geliştirmiş, 12 Eylül sonrasındadarbecilere en uzak seçeneği iktidara taşımış, postmodern şiddet ve baskıya iseçok daha köklü bir alternatifle bireysel ve toplumsal reaksiyonunu ortayakoymuştur.

Araştırmalardanilki 2018 yılında aramızdan ayrılan, Hasan Celal Güzel'in bizzat kurup çeyrekyüzyıl kadar başkanlığını sürdürdüğü Yeni Türkiye Stratejik AraştırmaMerkezi'nin iki aylık periyotla yayınını devam ettiren Yeni Türkiye Dergisinin kurucu başkanı hatırasına özel 3 sayıhalinde yayınlanan ve 102. sayısında yer alan "Darbeler Karşısında'Özgürlük Savaşçısı' " başlığını taşıyor. Araştırmaya göre onu "fütüristiktahminlerdeki" tecrübesi ile önceden beri devam tempolu bir mücadeleiçinde onu özgürlükler yanında darbeler karşısında görmekteyiz. Fikir, düşünce,baş örtüsü, demokratik gelişme, anayasa değişiklikleri, terörle mücadelehususlarında geçmiş tecrübelerinden çok daha fazlasının peşinden giderek 2023,2053 ve 2071 hedeflerinin de sınırları zorlamasına katkıda bulunmuştur.

15Yaşında 27 Mayıs darbesini, 26 yaşında 12 Mart muhtırasını görmüş, ülkeninkaosa sürüklendiği, siyasi istikrarsızlığının zirveye çıktığı bir dönemde 35yaşında 24 Ocak kararlarının yönetim mekanizmasında yer almış, 36 yaşında da 12Eylül harekatıyla karşı karşıya kalan toplumun belirlediği liderin yanındayürüme fırsatı yakalamıştır. 28 Şubat gibi memleketin en zor zamanlarındahedeflerine yürürken, piyasada pek görülmeyen bir şekilde söylemlerinidillendirmekten çekinmemiş, bedelini ödemiş, gündelik anlamda karşılık bulmasada devlet geleneğindeki tarihi yerini almış, her zaman içinde bulunmaktan gururduyduğu milletinin içinde, ebediyete göçmüştür. Araştırmada "ÖzgürlükSavaşçısı"nın Afyon durağındaki bilgiler 1998 yılı Türkeli, Kocatepe, Zafer gazetelerinden aktarılmış, bilimdünyasının ilgisine sunulmuştur.

Aynıözel sayıda Afyonkarahisarlı mahalli araştırmacı ve yazar Mehmet Gündoğan'ın"Zor Zamanda Konuşan Yiğit" başlıklı dikkate değer tespitleri de yeralmıştır.

Darbeleredair diğer araştırma da HEGEM Vakfı tarafından Ankara'da yayınlanan Şiddet ve Sosyal Travmalar başlıklı 8cilt halinde 4000 sayfayı aşan eserin 3. cildinde yer alan "PostmodernDarbe Sürecinde Sosyal Travmanın Toplumu Yeniden Şekillendirmesi"başlığını taşıyor.

Araştırmadabirinci elden kaynaklar, hatıralar, süreli yayınlardan yararlanılarak, henüz yayınlanmamışgünlüğünden dönemin olayları aktarılırken, Türk milletinin yaşadığı sosyaltravmayı aşmasının çizgileri ortaya konulmuştur. 28 Şubat sürecinin sosyaltravmasının atlatılması şiddetin az olmasıyla değil, toplumu ezip geçmesinemukabil Türk kültürünün binlerce yılla ifade edilen zenginliği ve birikimiyleyakından ilgilidir.

İstikrarsızlıkve darbelerin tetiklediği başka bir husus ekonomik krizlerdir. Bu dönemlerdegerçekleşen "dış ticaret açığı ve bütçe açıklarının yükselmesi ve birbiriardına gelen krizlerle sarsılan Türkiye, 1999 yılında % 6.1, 2001 yılında da %9.5 küçülmüştür." "Sürecin bin yıl daha sürmesi" halinde meydanagelecek küçülme oranındaki büyüme, darbecileri hiçbir şekilde endişeye sevketmemiştir. En azından böyle bir endişenin en ufak emaresi görülmemiştir. Buanlamda postmodern darbe Başbakanın şahsına karşı görülmekle beraber"aslında ekonomik ve siyasal iktidara ortak olmak isteyen milletin bizzatkendisine karşı" gerçekleştirilmiştir.

1960yılındaki 27 Mayıs darbesinden sonra gelen darbe, müdahaleler Türk Milletininçağdaş dünyadaki yerini geriye itmiş, demokratik gelişimini geciktirmiş,istenen ölçüde mesafe alınmasını engellemiştir. Türk milleti, hiçbir darbesonrası kahraman ordusuna karşı herhangi bir teşebbüste bulunmamıştır. Darbelerile Türk Ordusu kesinlikle özdeşleştirilmemiş, kurumsal suçlama, hesaplaşmayoluna girilmemiştir. Darbeciler de bu hususu sürekli olarak lehlerinekullanmaya çalışmıştır. "Güç zehirlenmesi" ile çevikleştiklerinizannedip, Türk milletinin hassasiyetini görememişlerdir.

Siyasetçianlamında ancak birkaç kişi, darbeye direnebildi. Süreç içindeki duruşundandolayı cezaevine giren; 24 Ocak Kararlarının uygulayıcısı, Özal Hükümetlerininbürokrat ve bakanı, Yeniden Doğuş Lideri, usta bir siyasetçi çıkışta kendisinikarşılayan ve halkın mağduriyetinin önlenmesi yolunda siyaset üretmeye,baskıları kırmaya çalışan, o andaki duruşlarıyla dikkatlerden kaçmayan RecepTayyip Erdoğan ve Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindekilere "... Kendihaklarını savunan kişileri savunmaktan korkan aciz milletime 'korkmuyorum, banabir şey yapamazlar dedim. Zorbalar 'sana bir şey yaparız' dediler. Hukukukullanarak hapse attılar. Yapabildiler mi? Aslan gibiyim Elhamdülillah."sözleri, Türk milletine güvensizliğin değil bilakis devletin bekasını dahitehdit altına alan sosyal travmanın boyutunu ortaya koymaktadır.

Beşbin yıldır varlığı bilinen, dört bin yıldan beri kaynaklardan takip edilebilen,iki bin yıldan fazla bir zamandır sürekli devletiyle bağımsızlığını muhafazaeden, bin yılı aşkın biz zamandan beri büyük kitleler halinde kabul ettiğimedeniyet ile bütünleşen ve bin yıla yakın bir zamandır yurt tuttuğu ikincianavatanında hür ve bağımsız yaşamakta olan Türk milleti, geleceğini yok etmeamaçlı bu darbenin ortaya çıkardığı sosyal travmanın farkına varmaktagecikmedi. Milli varlığın devamında bireylerin farkındalıklı bir hareketletoplumsal birlikteliğin muhafazası esastı. Yine tarihi tecrübelerinin bir çokdefa ortaya koyduğu gibi, ileriye doğru yolların kapanması demir dağlarıneritilmesini gerektirdiğinde Türklüğün sembolü belirir ve çıkışa yöneltir veaşılması imkansız olanlar geride bırakılıverirdi. Üç çeyrek yüz yılı geridebırakmış olan "Türkiye Cumhuriyeti bir saat sonrasını planlayamaz"hale getirilmişti. Tarihi bir ana daha gelindiğini herkes görmekte ancak sosyaltravma olumlu düşünmeyi, mesafe almayı engellemekteydi.

Darbelerkonusunda yapılacak akademik çalışmalar Türk demokrasisinin ulaştığı noktanınaltını çizeceği gibi, toplumsal birlikteliğin her türlü gücün üstesindengelinebileceğini ortaya koyacaktır. 2023, 2053 ve 1071 hedeflerinireelleştirerek, çok daha anlamlı hale getirecektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Afyon Haber Haberleri