Afyonkarahisar Belediyesi, altın çağını yaşadığı kültürel yayınlar serisine yeni bir kitap daha kazandırdı.Torunu Mehmet Behiç Görktan tarafından yeniden düzenlenen Koca Behçet’in günlükleri, Büyük Taarruz’un 94. Yıldönümünde okuyucularla buluştu. Günlüklerde Koca Behçet’in 23 Haziran 1921’den 2 Eylül 1922’ye kadar geçen sürede yaşadığı ilginç olaylar bulunuyor. Koca Behçet’in askerlik yaptığı o dönemde gördüğü Kütahya, Eskişehir, Ankara, Çankırı, Akşehir, Çay, Sultandağı, Bolvadin gibi yerleşim yerlerinin sosyal yaşamı günlüklerde konu ediliyor. Bunun yanı sıra Yunan İşgaline dair dikkate değer bilgiler yer alıyor.Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın ev sahipliğinde Taş Medrese’de düzenlenen tanıtım törenine Vali Aziz Yıldırım, Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgenaral Şahin Kılıçaslan ve kuvvet komutanları, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Mustafa Solak ile çok sayıda davetli katıldı.“SIRT ÇANTASINDAN HİÇ EKSİK ETMEDİ”Tanıtım töreninde kitap hakkında kısa bir bilgi veren Mehmet Behiç Görktan, 1914 senesinde askere alınan dedesi Koca Behçet, 1923 senesinde terhis edildiğini ve dokuz yıl askerlik yaptığını hatırlattı. Tanıtımını yapılan milli mücadele günlüğünün 23 Haziran 1921’den 2 Eylül 1922 tarihinde son bulmuştur. 14 aylık bir zaman dilimini kapsayan ve Milli Mücadele yıllarımıza ışık tutan belge niteliği taşıyan eserin yayınlanmasında emeği geçenlere teşekkür eden Mehmet Behiç Görktan, “Dedem Koca Behçetin koltuk değnekleriyle, yaya olarak, katır üstünde ve yük vagonlarında çoğu zaman aç ve susuz olarak yüzlerce kilometre yol aldığını bilmekteyiz. Sırt çantasından hiç eksik etmediği bu günlüğünde sadece o günlere ait askeri hadiseleri değil, aynı zamanda bulunduğu yerdeki, siyasi, sosyo kültürel ve mimari yapı ile halkın yaşam ve giyim tarzını en ince ayrıntısıyla kaleme almıştır” dedi.BAŞKANIMIZA SONSUZ TEŞEKKÜRLERGünlüğün ilk defa Emekli Tank Albay Şair Yazar Enver Tuncer tarafından Osmanlı Türkçesinden, dilimiz Türkçesine 1981 yılında çevrildiğini hatırlatan Mehmet Behiç Görktan “Daha sonra Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünün Değerli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Altıntaş bu günlüğü 2005 yılında günümüz Türkçesine çevirmiş ve yaptığı sunumla eserin tarihi önemini belirtmiştir. Bu eserin redaktörlüğünü Türk Dili ve Edebiyatı emekli Öğretmeni Ercan Gazioğlu yapmıştır.Bu vesileyle Belediye Başkanımız Burhanettin Çoban’a, Kültür ve Sosyal İşler Müdürümüz Emel Sarlık’a ve değerli personeline desteklerinden dolayı bir kez daha şükranlarımı sunuyorum” dedi. BU ESER TÜRKİYE’DE BİR İLKBelediye Başkanı Burhanettin Çoban ise basımı yapılan Koca Behçet’in Milli Mücadele Günlüğü kitabının Kurtuluş Savaşı anılarının bir araya toplanması açısından Türkiye’de bir ilk olduğunu söyledi. Başkan Çoban; “Koca Behçet Afyonkarahisarlı bir hemşehrimiz, bir yiğidimiz, bir gazimiz kendisi Kurtuluş Savaşında yedek Subaydır. Genelkurmay Başkanlığımızdaki arşivle ilgilenen arkadaşlarımız “Kurtuluş Savaşı günlüğü tutan, Subay, Astsubay yada er yok. Eğer böyle bir günlük basıldıysa Türkiye’de bir ilk olacak” diye söylemişlerdi. Sağ olsun Koca Behçet’in Torunu Mehmet Behiç Görktan ağabeyimiz bize Osmanlıca yazılmış belgeleri getirdi. Biz çok heyecanlandık. 1981 yılında Emekli Tank Albay Şair Yazar Enver Tuncer Osmanlı’dan Türkçeye çevirmiş. Yaklaşık 35 yıl sonra bu günlüğü basmak Torunu Mehmet Behiç Bey’le işbirliği halinde bize nasip oldu. Bizim için onur verici bir gelişme” dedi.“ZAFER HAFTASINA YETİŞTİRİLDİ”Afyonkarahisar Belediyesi olarak 25’e yakın kitap bastıklarını hatırlatan Başkan Burhanettin Çoban; “içlerinde gerçekten bizi heyecanlandıran Koca Behçet’in Günlüğüdür. Bu senenin Temmuz ayında bize ulaşan kitabımız, sağ olsun Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğümüz emrindeki personelin üstün gayretleri neticesinde Zafer Haftasına yetiştirildi. Bu kitap Afyonumuza ve ülkemize Kurtuluş Savaşının anlatılması bakımından büyük önem ifade ediyor.” diye konuştu.Tanıtım töreni sonrası Koca Behçet'in Torunu Mehmet Behiç Görktan, dedesi adına imzaladığı kitapları, protokole hediye etti. Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Koca Behçet Milli Mücadele Günlüğü Eserinin tarihsel seyiri hakkında şu ifadelere yer verdi; 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle Türk Demokrasi’si bir kez daha kesintiye uğratılmak istendi. Darbe girişimi bir kez daha gösteriyor ki iç ve dış tehditlere karşı Milli Mücadelemiz hiç ara vermeden devam edecek. Yüzyıllar boyu hür ve bağımsız yaşamış Milletimizin “Hâkimiyet Milletindir” kükreyişiyle bir grup alçağın tank, uçak ve helikopterle giriştiği darbe girişimine karşı demokrasi sınavı tüm dünyaya ders verir nitelikte oldu.Bununla birlikte biz “Çılgın Türkler”in Kurtuluş Savaşı ile verdiği var olma mücadelesi “Türkler Çıldırmış Olmalı” ifadesiyle milli iradeye sahip olma savaşına dönüştü. Ülkemizin darbeler tarihinde 15 Temmuz darbe girişimine karşı demokrasi ve millet hâkimiyeti ilk kez kazandı.Demokrasiye inanmış halkın gücü ve milli iradenin her şeyin üzerinde olduğu tüm dünyaya haykırıldı.Adına; kalkışma, darbe girişimi ve üst akla hizmet edenlerin alçaklığı denebilecek bu hainliği planlayanların, ülkemize yaşattıkları kara günde millet olarak büyük bir musibet yaşadık.Bu ihanet günlerinde okuyup incelediğimde beni heyecanlandıran ve 95 yıl öncesinden bizlere seslenen Koca Behçet, anılarında bugün yaşadıklarımızı o günlerden haber veriyor. Yaşanmışlıkların, tecrübelerin ışığında adeta bize haykırıyor. Koca Behçet kitabının başlığı altında kitabı özetleyen tek cümle ile bizleri ikaz ediyor.“İşte düşman bizi böyle vurdu, yine vurabilir”Kitabın arka yüzüne taşınmış bir tahlil paragrafında asırlardır var olma savaşı veren Türk Milleti, ne güzel anlatılmış. Koca Behçet; koca bir şahıs olmayı, Koca lakabı ile anılmayı çoktan hak etmiş, değer bilen halkımız için abide bir şahsiyet olmuştur. Aç-susuz, yokluk-yoksunluk ve hainliklerle sarmalanmış Türk Milleti’nin bütün dünyaya örnek olmuş Kurtuluş Savaşı sırasında yaşadığı anıları ve tahlillerini bir asır sonrasında bizlere ulaştıran Koca Behçet, bugün yaşadıklarımızı sessizce izleyen Batı’yı bakın nasıl özetlemiş; “Avrupa beş dakikalığına bile olsa Türk’ün düşünüp kendisine gelmesine müsaade etmemiştir ki Türk kendini yenilesin, ilerlesin, her şeyi ihtira (keşif) etsin. Türk doğalıdan beri cidal (harb) ile uğraşıyor. Herhangi bir fen dalında bile düşünmeğe vakit bulamamıştır. Biz Türkler selamet fikrinin ne demek olduğunu lügat kitaplarından başka hiçbir yerde görememişizdir” Koca Behçet’in Türk Milleti için yaptığı bu tahlile şapka çıkarmaktan başka ne yapılabilir.Yüzyıllarca ekonomik hayattan uzak tutularak fakirliğe ve muhtaçlığa mahkûm edilen Türk Milleti için; “Zavallı dindaşlarım bunu ne vakit görüp takdir edecekler. Ve ne vakit uykudan uyanacağız. Bu geçirdiğimiz tarihi günler bize pek çok şey öğretti. İnşallah bütün Türk dindaşlarım on iki senedir geçirmiş olduğumuz ve halen geçirmekte bulunduğumuz felaketlerden benim gibi ders almışlardır. “Bin nasihatten bir felaket yeğdir” diye pek doğru bir atasözü vardır. Bizim başımızdan geçen felaketler bir değil, yüz bini aşmıştır.” belirlemesinde ekonomik olarak güçlü olmayan milletimizin uyanık ve güçlü olmasını istemiştir. Koca Behçet, anılarında yine bize şapka çıkarttırmaya devam ediyor. Kurtuluş Savaşımızda; Büyük Taarruz’un birkaç ay öncesi, Akşehir’in Bermende karyesinde “İlerlememize Neler Engel Olmuştur?” başlıklı yazısında dile getirdiği görüşlere ne demeli sizce. “Kendi nokta-i nazarımdan ben terakkimize mani olan bu cihetleri şuralarda görüyorum: Birincisi hocalar, Türklerin terakkisine suret-i katiyyede sed çekmiştir. İkincisi askerlik, üçüncüsü hayatın bize uzaklığı, yaşamanın ne demek olduğunu bilmiyoruz. Tabii bu miras bize babalarımızdan, dedelerimizden kalmıştır. Çünkü kendileri hayata hazırlanmadıkları gibi bizi de hayata hazırlamamışlar, kendimizin hazırlanmasına da mani olmuşlardır. İctihad kapıları kapandıktan bu tarafa dinimize pek çok hurafet, efsaneler, acem düzmeleri gibi şeyler karıştırılmış. Herkes kendi fikrine göre bir tefsir geçmiş. Mesela tevekküle verdikleri manalar gibi dünyasından bihaber olan hocalarımız da bu gördükleri saçmaları muhakeme etmeden ahaliye telkin ediyorlar. Zavallı millet de hocanın başındaki sarığa itimat ederekten dinimiz ile hiçbir alakası olmayan saçma efsanelerini can kulağı ile dinliyor. Cahil hoca karşısındakileri, zavallı ahaliyi zehirlediğinden belki de farkında bile değildir. Hoca efendi bunu niye söylüyor. Dünya mümin için haramdır. Dünya müminler için zindan, gâvurlar için cennettir. Dünya gâvurlarındır. Bizi vatansız ediyor ve bizim dünyamızın neresi olduğu ve nereye gideceğimizi hoca efendiden soran bile yok. Sual eden bulunsa bile hoca efendi buna çabuk cevap verir. Öldükten sonra bizim dünyamız cennettir, der. Zavallı ahali bununla müteselli olur. Bakalım hoca efendi bizi cennete koyacak mı? Buraya da kolay kolay sokmaz ha! Buraya girmek için birçok şartlar sayar. Mesela bütün varınızı yoğunuzu hoca efendiye verirseniz sizin cennete gitmenize müsaade eder. Sonra arada bir tevekkül savurur. Bu cihetten cemaati memnun edersiniz. Siz tevekkül olunuz, Cenab-ı Hak sizin rızkınızı gönderir, der.” Bu düşüncelere katılmak mümkün mü sizce? Bizde 15 Temmuz ihanetine kalkışanların arkasında bütün sahtekârlığıyla kendisine din adamı diyen bir hain ve terör şebekesi bulunuyor. Kurtuluş Savaşımızda yaşanan bu anıların Koca Behçet’e hissettirdikleri arasında altı çizilesi bir cümle de “Bu ibretler bize o kadar ders gösterdi ki bu kadar felaketlerin bu derecesi hiçbir milletin başından geçmemiştir.” olmuştur. Tarih boyunca Türk Milleti’nin yaşadıklarını özetlemiştir. Türk Milleti’nin milli bütünlüğe ihtiyacı olduğunu da savunan Koca Behçet “Gerek hariç ve gerek dâhildeki gayri Türklere karşı ittifak edemiyoruz. Gayri Türkler hep ittifak sayesinde bize üstünlük sağladılar. Bizi bu hale getirdiler, hatta hocalarımız da bile bu hal devam ediyor. Bu hallere teessüf, binlerce teessüfler olunur.” diyerek asgari müştereklerde bile bir araya gelemeyen Milletimizi eleştiriyor.15 Temmuz Kalkışması sırasında yaşadıklarımıza sessiz kalarak art niyet sergileyen Batı için de düşünen ve eleştiren Koca Behçet’in “Batı, hiçbir milletin uykudan uyandığını hiçbir vakit arzu etmez. Onlar, bu halin daimi surette devamını temenni ederler. Biz zavallı masum milletleri kendi hallerine bırakmazlar. Azıcık kımıldadıklarını hissettiler mi hemen kafalarına yumruklarını indirip yine eskisi gibi baygın hale getirirler. Çünkü bunların dehşetli surette casus teşkilatı vardır. Bu casuslar nerede ne olduğunu hükümetlerine günü gününe bildirirler, raporlar verirler.” Düşüncesi, bugünü anlamamıza 95 yıl önceden yardımcı oluyor.Hayatımızı değerli kılan anılar, yaşanmışlıklar ve tecrübelerdir. Koca Behçet’in 95 Yıl öncesi anı ve düşüncelerini kitap taslağından okuduğumda etkilendim. Hemen arkadaşlarımı çağırdım. Anılar kitaplaşarak okuyucusuna ulaşmalıydı. Bizi “Çılgın Türkler” yapan Kurtuluş Savaşımız sırasında Koca Behçet’in yaşadıkları, olaylar karşısında yapılan değerli tahliller insanların düşünce dünyasına girmeliydi. Orijinal metinde sayfaların matbaa baskısı gibi özenle yazılmış el yazması olduğunu gördüğüm bu eser Genelkurmay araştırmalarına göre de oldukça değerliydi.. Dedesi Koca Behçet, Hüseyin Behçet Görktan’ın Kurtuluş Savaşımız sırasında geçen anılarının toplandığı “Milli Mücadele Günlüğü”nü bizlere getirerek yayımlanmasına aracılık eden Mehmet Behiç Görktan büyük vefa gösterdi. Kendisine Afyonkarahisarlılar ve ülkemiz adına şükranlarımı sunuyorum. Gelecek nesil Koca Behçet’in anılarını okuyup, dünyayı tanımaya çalışırken geleceği şekillendirecek.Kurtuluş Savaşı sırasında yüzlerce kilometre yol kat ederek yaşanan olaylar, fedakârlık ve kahramanlıklar ile o günkü yaşama ilişkin ayrıntı ve düşünceleri bu günlükten öğreniyoruz.Koca Behçet, Hüseyin Behçet Görktan savaş günlerinde peşini bırakmayan hastalığına rağmen vatan sevgisi ile bütün zorluklara katlanarak cephede, cephe gerisinde ve hatta ekonomik yaşamda yerini almayı bilmiştir. Allah kendisinden razı olsun inşallah.35 yıl öncesi eseri Osmanlı Türkçesi’ne aktaran Emekli Tank Albay Enver Tuncalp, 2005 yılında eseri günümüz Türkçesi’ne çeviren Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, eserin redaktörlüğünde görev alan Türk Dili ve Edebiyatı emekli Öğretmeni Ercan Gazioğlu ile kapak tasarımı ve belgelerin hazırlanmasında emeği olan Gücügür Görkay’a Afyonkarahisarlılar adına teşekkür ediyorum.Böylesine önemli eserlerin yayımlanması sırasında görev alan çalışma arkadaşlarımız başta Kültür ve Sosyal İşler Müdürümüz Emine Emel Sarlık, Grafiker Ramazan Gölcük ile Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü personelinin başarılı çalışmaları her türlü takdiri hak ediyor.Kurtuluş Savaşımızın dönüm noktası olan Büyük Taarruz’un 94. Yıldönümünde Afyonkarahisarlılara Koca Behçet’in kaleminden Kurtuluş Savaşımızı anlatan “Milli Mücadele Günlüğü”nü sizlere hediye ediyorum. Mehmet Behiç Görktan ise kitabın sunuş yazısında şu ifadelere yer verdi; Hüseyin Behçet GÖRKTAN; eski lakap ve soyadına göre “Behçet zade Behçet” veya “Behçetler” olarak bilinirler. Halk arasında, namıdiğer “Koca Behçet” olarak tanınır. “Koca Behçet” benim dedemdir. Onun bize bıraktığı en büyük eseri “Milli Mücadele Günlüğü”dür. Bu eser 23 Haziran 1921 tarihinde başlayıp, 01 Eylül 1922 tarihinde son bulmaktadır. Bugünlüğe göre Koca Behçet’in koltuk değnekleriyle yaya olarak, katır üstünde veya vagonlarda, çoğu zaman aç ve susuz yüzlerce kilometre yol aldığını öğrenmekteyiz. Sırt çantasından eksik etmediği not defterine, sadece o gün cereyan eden askeri hadiseleri değil aynı zamanda; bulunduğu yerdeki siyasi, sosyo-kültürel, ekonomik yapıları, gelir kaynaklarını, yaşayış tarzları da en ince ayrıntılarıyla kaleme almıştır. Kurtuluş Savaş’ında geçen olaylar, yapılan fedakârlıklar, kahramanlıklar, çekilen çileler olayın bizzat tanığı bir kişi tarafından anlatılmaktadır. Bu olayları yaşamış kişilerin anılarının çok az olması bu eserin değerini artırmaktadır.Bu eser 19 Haziran 1981 tarihinde Em. Tank. Alb. Enver TUNCALP tarafından Osmanlı Türkçesi’nden bize aktarılmıştır. 1981 yılında hazırlanan Bugünlük, Bugüne kadar maalesef baskıya alınamamış olup, 35 yıl bekletilmiştir. Enver TUNCALP, yayınlanmasını çok arzu ettiği bu eserin basımını göremeden 1992 yılında aramızdan ayrılmıştır.Daha sonra Afyon Kocatepe Üni. Fen. Ed. Fak. Tarih Bölümünden çok değerli hocamız Doç. Dr. Ahmet ALTINTAŞ; 2005 yılında Bugünlüğü günümüz Türkçesine çevirmiştir.Bu eserin redaktörlüğünü yapan arkadaşım Türk Dili ve Edebiyatı emekli öğretmeni Ercan GAZİOĞLU da imla, noktalama, paragraf düzenlemesi, cümle kuruluşları üzerinde önemle durmuş, mümkün olduğunca gerekli düzenlemeleri yapmıştır.Özellikle cümle kuruluşları üzerinde dururken; eğer cümle okunduğunda anlaşılıyorsa böyle cümlelere merhum Koca Behçet’in anlatım tarzını bozmamak adına dokunmamış; gene anlaşılan klişeleşmiş Arapça, Farsça kelime ve terkipleri de olduğu gibi bırakmaya özen göstermiştir.Ayrıca eserin akışına uygun ara başlıklar koyarak ve Afyon ağzı ile ifadesini bulan kelime ve deyimlere de dokunmayarak eseri daha akıcı hale getirmeye çalışmıştır.Gerekli görülen yerlerde dip notlar ile okuyucuya ek bilgiler de verilmiştir.Gerek çevirilerde, gerek redakte ve basıma hazırlama çalışmalarında elbette gözden kaçan hatalar ve eksikler olmuştur. Bunlardan dolayı okurlarımızın hoşgörüsüne sığınırız.Bugünlükte, küçük-büyük pek çok yerleşim yerinin adı geçmektedir. Bunlardan bazılarının isimleri değişmiştir. Çoğu yerleşim yerlerinin isimleri Milli Mücadele yıllarına aittir. Kapak tasarımı, fotoğraf ve belgeler; kardeşim Gücügür GÖRKAY tarafından yapılmıştır.Koca Behçet; Türk Milletinin vatanseverliğini, Türk Ordusunun yokluk ve sefalet içerisinde dahi yiğitlik destanı yazdığını anlatmakta olup; milletçe uğradığımız hezimet ve felaketlerin sebeplerine de açık yüreklilikle değinmiştir. Bu felaketlerin yaşanmasında çeşitli suçlamalarda ve eleştirilerde bulunmuştur. Bunlar “Koca Behçet”in kendi görüş ve düşünceleridir. Babası Hasan Tahsin Bey’in ve kendisinin yıllarca cephelerde savaştıktan sonra psikolojilerinin ne hale geldiğini tahmin edersiniz kanaatindeyim. Ayrıca komşumuz ve müttefikimiz olan Yunanistan’ın mazideki hatasını tekrar hatırlatmak, düşmanlık duygularını körüklemek gibi bir gayemiz de yoktur. O yüzden “Koca Behçet”in bu görüşlerine katılırsınız veya katılmazsınız. Bu eserin orijinalliğini bozmak istemediğimizden; bazı ithamları kaldırarak yayınlamak istedik. Eser incelenirken bu noktaların gözden uzak tutulmaması gerekmektedir.Asırlar boyu harplere insan yetiştiren, gözü tok, misafirperver Allah’a tevekkül sahibi sabırlı ve saf Anadolu insanları...Dedemin şu sözü kulağımda çınlıyor, sizin de çınlasın: “Düşman bizi böyle vurdu, yine vurabilir!”Bugünlüğü yayınlayarak “Türk Harp Tarihi”ne kazandıran, Afyonkarahisar Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Çoban’a ve emeği geçen herkese hizmetlerinden dolayı teşekkür ederim.