"Güzel Türkistan'da Buharî, Arslan Bâb, Yesevî ve Timur Gizemi"

Doç. Dr. Turan Akkoyun Güzel Türkistan'da Buharî, Arslan Bâb, Yesevî ile Timur Gizemini Kaleme Aldı

Yeryüzündesadece Türk milletinin iki anavatanı bulunmaktadır: Türkistan ve Türkiye. Bilimseletkinliklerle uzaklık ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bunlardan birisinekatılan Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ÖğretimÜyesi Doç. Dr. Turan Akkoyun Ankara'da beş yıldır yayın hayatını sürdüren Yerli Düşünce Dergisi'nin Kasım sayısında"Güzel Türkistan'da Buharî, Arslan Bâb, Yesevî ve Timur Gizemi"başlıklı bir makale kaleme aldı. Buna göre;

Çarlıkrejiminin yayılma alanına girdiğinden beri hem Türkistan, hem de Türkiye aynıtehditle defalarca mücadele etmiştir. Türkistan düşmüş, ezilmiş, üstüne kızılrejim eklenmiş, siyasi, kültürel, sosyal, hukukî, manevi değerleri yerle biredilmiş ancak başkalarını tarihten silip-giden, kabristana gönderen bu durumarağmen Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında "taş gibi Türk'ünmevcudiyeti" bir realite olarak gündemdeki yerini almıştır.

İkincianavatan; kuzeydeki saldırı karşısında, Kırım'dan sonra hem Kafkasya, hemBalkanlar'da büyük insan ve toprak kaybı yaşamış, üstüne Avrupa emperyalizmikarşısında Anadolu'da büyük bir ölüm-kalım savaşı vererek bağımsızlığınıdünyaya kabul ettirmiş, Türk Dünyasındaki "kardaşları" ile ne yazıkki, sadece gönül bağlantısı kurabilmiştir. "Yeryüzü cenneti" vaadiyletesis edilen ütopyanın tesis ettiği demir perdenin arkasına hapsedilenleri,Türkçüler kalemleriyle hatırda tutmuşlardı.

Bireyve toplumu askerî, iktisadî, siyasi, hukukî, fizikî ve beşerî açıdanşekillendiren uçsuz bucaksız bozkıra; serpiştirilen yerleşim birimleri, kendihalinde yaşamını sürdüren atlar, sakin bir halde akıp giden nehirler, her türlüzorlamaya engellemeye rağmen mevcudiyetini sürdüren Türk kültürünün genelyapısının anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Bozkırın maruz kaldığı rüzgarlara,fırtınalara, boralara, gündelik meşgalelere bin yıla yakındır inançla direnen, Hakk'ınsesi "Türkistan'lı Ahmet Yesevi'nin 'Alperenleri' için Kızıl Elma,Anadolu'nun fethi idi." Türkistan'ın Horasan mıntıkasından Anadolu'yayönelen ruh, oradan da Balkanlara geçmekte hiç zorlanmamıştır. Ordulardan önceharekete geçen alperenler, yolundan sapmadan hedeflerine ulaşmışlardır.

ArslanAta'nın rahle-yi tedrisinden geçerek yetişen, XII. Yüzyılda Türkistan'dayaşayan Hoca Ahmed Yesevi, Türk Dünyası'nda İslamiyet'in yayılmasında, ahlâk vemaneviyatın kökleşmesinde tarihî bir katkı sağlamış, Türklüğün ve İslâmDünyasının siyasî, kültürel ve içtimaî akışını değiştirmiştir. Dünyaya yepyenibir renk kazandırmıştır.

Türk'ünsıradan ancak mücadeleci, umursamaz ancak kalıcı, öylesine ancak farkındalıklıyaşam tarzının İslâmiyet ile şereflenme sonrası "fetih" göreviylezırhlanması kudretli olduğu kadar merhametli devlet anlayışını daha dageliştirdi.

"Tanrınasıl bir tane ise Sultan da bir tane olmalıdır" ilkesiyle hareket edenEmir Timur, XIV. Yüzyılın sonunda Yesevî'nin kabrini ziyaret edip, kabrin üstünebir türbe yaptırılmasını emretmiş, çok kısa zamanda türbe, cami ve külliye inşaettirilmiş önemli bir ziyaretgah olmasına vesile olmuştur.

Türktarihinin belki de en hazin hadiselerinin başında gelen Aksak Timur'un AnadoluSeferi ve 1402 yılında Çubuk Ovasında gerçekleşen Ankara Savaşı, Türkiye ileTürkistan münasebetlerinin yanlış yorumlanmasına sebep olsa da sıkı birilişkinin mevcudiyetini ortaya koymaktadır. Emir Sultan, Kayınpederi YıldırımBeyazıt'a "Sultan'ım Timur'la savaşmaktan kaçın. O Seyyid Bereke'yiyanında taşıyor" demişse de muvaffak olamamıştı. "Biz bilemesek dehikmeti olan garip işler; Bir tarafta Timur'un yanında Seyit Bereke, öbürtarafta Yıldırım Beyazıt Han'ın yanında Emir Sultan." Türkiye ileTürkistan rabıtasındaki bu hazin durağa rağmen gönül bağı hiçbir zaman kopmadı.

Bilimselkongreler bilim insanlarını bir araya getirdiği gibi yeni dostluklara sebepolmakta bilhassa o coğrafyaya ilk defa gelenler üzerinde kalıcı tesirlerbırakmaktadır. Sözlü ve yazılı eserleriyle dikkat çeken Dede Korkud, YüknekliEdip Ahmed, Hoca Ahmed Yesevi, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip'i yetiştirencoğrafyanın bugünkü halini görmek, dar vakitte algılamaya çalışmak çok kolaydeğildir.

Ocoğrafyanın yetiştirdiği cihangir Aksak ya da oranın ifadesiyle "EmirTimur" yakın geçmişine kayıtsız kalmayarak unutulması mümkün olmayankalıcı eserler tesis etmiştir. Bilimsel etkinlik vesilesi ile Yesi şehrininyanı sıra Çimkent, Kızılorda, siyasi hududun aşılmasıyla Özbekistan'da Taşkent,"Maveraünnehir bölgesinin kalbi" denilebilecek 2700 yıllık bir maziyesahip Semerkand şehirlerinin ziyareti de mümkün olabilmiştir. Sirderyakıyısında nehrin akışını görebilmek büyük bir mutluluktur. Buralardaki"kardaşlarımız" ile rahatça anlaşabilmek çok daha büyük sevinçkaynağıdır.

Medeniyetlerkitaplarla inşa edilir ve onların üzerinde yürür buna bilim de diyebiliriz.Bilimin şerefini koruyan ve onu bir dünya nimeti haline getirmeyen İmamBuhari'nin mekanının ziyaret edilmesi, medeniyetimizin ufkunun bir kere dahafarkına varılması anlamına geldiği gibi, birbirinden kopuk yaşayantopluluklarının aslında ne kadar da yakın olduklarının altını çizmektedir.

Oteldeya da misafirhanede kalınmamış ise kahvaltıda Samsa, yemeklerde Özbek Pilavı,Şaşlık, çorbalarda etin bolluğu, insanlardaki samimiyet ifade edilmesi gerekenhususlar olarak aklımızda kalmıştır. Bozkırın tuzlu suyuyla abdest almak,şişelerin üzerinde "Sayhun, Tien-şang" yazan Seyhun ve Tanrıdağsularını, Danyal Nebi külliyesinin "zemzem" diye ifade edilen hususikaynağını, İmam Buhari külliyesinin pınarını tatmak, Cuma Namazını eda etmeknasip olmuştur.

Yesidaha sade bir görüntü verirken Taşkent kalabalık olduğu kadar düzenli, ticarî,kültürel ve toplumsal hayatı canlılığı ile dikkat çekmektedir. Yesi, Çimkentbozkırın boşluğunu özgürlüğünü yansıtırken, Semerkant saraylılığı ile şaşkınlıkuyandırmakta hayran bırakmaktadır. Çimkent'teki Akmescit, Semerkand'dakicamiler ihtişamını farklı stilde de olda bugüne kadar ulaştırmaktadır.

Türkiyeve Kazakistan'ın yanı sıra Kırgızistan, Özbekistan, Romanya, Azerbaycan,Makedonya, Ukrayna ve Somali olmak üzere dokuz farklı ülkeden yaklaşık doksanbilim adamının altmış sekiz bildiri ile iştirak ettiği, seviyesi oldukça yüksekKongre büyük bir kültürel kazanım sağlamıştır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Afyon Haber Haberleri