Yeni adli yılın, adalete erişimin sağlandığı, adil yargılamanın mümkün olduğu, savunma hakkının eksiksiz kullanılabildiği hızlı ve isabetli verilen kararlarla hak sahibinin hakkına ulaştığı bir yıl olmasını diliyoruz. Neredeyse 6 aydır hizmet üretemeyen veya çok kısıtlı olarak hizmet veren adliyelerimizin, gerekli sağlık tedbirleri de alınarak eksiksiz hizmet verdiği, vatandaşın oyalanmadığı, avukatların hukuki taleplerinin ötelenmediği bir yıl olsun. UYAP gibi muhteşem bir alt yapıya rağmen, pandemi koşullarında adliyeleri kapatarak tedbir almanın isabetli olmadığı, kesintisiz sürmesi gereken adli hizmetleri aksattığı net bir biçimde ortaya çıkmıştır. 6 aydır, dava ve takipler durmuş, talepler yerine getirilmemiştir. Ne yazık ki pandemi koşullarının, bazı yargı çalışanlarınca bir bahaneye dönüştürüldüğünü, pekâlâ online olarak yapılabilecek işlemlerin bile yapılmadığı görülmektedir. İcra Dairesinin model alındığı İsveç’te icra teşkilatı Maliye Bakanlığına bağlı ve yıllık performans hedefi ile çalışan bir müessesedir. Konulan hedefe ulaşmayan personelin akitleri yenilenmemektedir. Yine Polonya’da bu sene hakim ve savcılar için sözleşmeli modele geçilmiş ve performans kriterleri uygulanmaya başlanmıştır. Anayasada yer alan hakimlik teminatı, bazılarınca keyfilik, lâ-yüsellik olarak algılanmaktadır. Neyse ki bu camianın ekseriyeti dürüst, namuslu ve çalışkan yargı mensuplarından oluşmaktadır. Ama bağımsızlık ilkesinin arkasına saklanan ve işini yapmayan küçük bir azınlık çalışanların şevkini kırmakta, özveri ile gayret edenlerin motivasyonunu bozmaktadır. İki ay pandemi tatili boyunca, müstakil, tek başlarına çalıştıkları odalarına gelerek işlerini tamamlamayan kimileri ardından adli tatil iptal edilsin taleplerimize de muhalefet etmişler bu kez de uzun bir adli tatil keyfi yaşamışlardır. Oysa adalet gecikmemeli, tez verilmeli ve keyfi gerekçelerle ötelenmemelidir. Takdir ve minnetle belirtmemiz gerekmektedir ki bu süreçte başta ilimiz olmak üzere tüm ağır ceza merkezlerimizin başsavcıları ve komisyon başkanları ve il icra müdürümüz ellerinden geldiği kadarıyla ve hatta bundan fazlasıyla aksaklıklara çözüm üretmişler, talep ve şikayetlerimizi anında değerlendirmişler ve son derece gayretli ve samimi çabaları ile sürecin daha fazla yara açmasına engel olmuşlardır. Kendilerine teşekkürü borç bilirim. Bu gayret ve samimiyeti tüm yargı mensuplarından da beklediğimizin altını çizmek isterim Bu süreçte avukatlar çok zor günler yaşamış, ekonomik problemlerle uğraşmış birikimi olanlar bu birikimleri ile idare etmeye çalışmış, olmayanlar ise yardıma muhtaç hale gelmişlerdir. İkinci bir dalganın getireceği yıkım bundan fazla olacaktır. Zira birikimler tükenmiştir, ilk dalgada yardım yapma imkanı olanlar bu kez kendileri yardıma muhtaç hale gelme riski altındadırlar! Bu süreçte Afyon Barosunun önerisi ve hazırlığı ile gündeme getirilen Avukat Kredi Kefalet Kooperatifi çözümünde mesafe alınmış, TBB nin desteği ve Adalet Bakanlığının olumlu görüşü ile bir umut yaratılmıştır. Ancak çoklu baro tartışmaları ile bu çalışma gündemden düşmüştür. Pandeminin daha aylar boyunca devam edeceği anlaşıldığından Avukat Kredi Kefalet Kooperatifi çalışmasının yeniden ele alınması zorunludur. Kısır tartışmalar ve gereksiz çekişmelerle vakit kaybetmeden, maktu vekalet ücretinin belli bir yüzdesinin mahkemeye depo edilmesi dava şartı haline getirilmeli ve devlete herhangi bir yük getirilmeden kendi katkılarımız ile bu kaynak oluşturulmalıdır. Çoklu baro tartışmaları ne yazık ki olumsuz biçimde sonuçlanarak büyük illerde ikinci baroların kurulmasının yolu açılmıştır. Maalesef bu süreç, baroların ve meslektaşlarımızın önemli bir kısmının baroların kamu kurumu niteliğinden haberdar olmadığı, çoklu baro tartışmalarında felsefi bir esasa dayanmadan karşı çıkıldığı veya savunulduğu görülmüş, bazı figürlerin ise bu süreçte kötü niyetli bir tavır aldıkları, kamuoyu önünde söyledikleri ile perde arkasında yaptıklarının taban tabana zıt olduğu ortaya çıkmıştır. Maalesef, yasa değişikliği gerçekleştiğinde bir anda mücadele sona ermiş, anayasa mahkemesine yapılan iptal başvurusu barolarımızca takipsiz bırakılmıştır. Görünüşte karşı çıkılsa da tek sesli baro isteyenlerin çoklu baroyu içten içe destekleyip alkışladıkları malumumuzdur. Nitekim, yasa çıktıktan sonra bazı barolar adeta yeni kurulacak baroya üye olunmasını teşvik edecek, mevcut baroda kalmanın anlamını sorgulatacak tutum ve eylemlere girişmişlerdir. Bizim tavrımız ilk günden bu yana, hatta bu tartışmaların satır aralarında başladığı 2013 yılından beni değişmediği bilinmektedir. 2013 yılı adli yıl açılış konuşmamızda bu meseleye işaret ederek, tehlikenin yaklaştığını ilk gündeme getiren ve çözüm öneren baroyuz. Yasa çıktıktan sonra bile ümidimizi ve mücadele azmimizi kaybetmeden çizgimizde devam ettik. Anayasa mahkemesine müdahil olduk, büyük şehirlerde faaliyet gösteren meslektaşlarımızdan ulaşabildiklerimize, bu yanlışa ortak ve alet olmamalarını telkin ettik. Yargı Reformu Strateji Belgesindeki hedefleri takip etmek yerine gereksiz polemik ve kısır tartışmalara saplananlara inat ilkeli ve kararlı mücadelemize devam ediyoruz. Biz ne yandaş ne de yeminli düşman olan bir baroyuz. Doğru gördüklerimizi desteklemeye devam ederken yanlışlara da cesaretle karşı çıkıyoruz. Nitekim yıllardır çoklu baro aleyhine bizim kadar etkili, rasyonel, işin mantık ve felsefesine işaret ederek karşı çıkan bir baro ve baro yönetimi olmadı. Eleştirilere, tavır almalara aldırmadan doğru bildiğimiz bu yolda mücadele ettik ama ne yazık ki başka hesaplarla mücadelenin safiyeti bozanlar yüzünden daha önceleri başarılı olduğumuz bu savaşı (şimdilik) kaybettik., Kendi dar siyaset anlayışlarına hizmet etmeyi önceleyen bir bağnazlık yüzünden pek ala makul bir çözümle savuşturulabilecek bu savaş aleyhimize sonuçlandı. Elbet bu işin yanlışlığı bir gün herkes tarafından görülecek ve yasa yeniden değişerek tarihi ve geleneksel yapıya dönüş sağlanacaktır. Anayasa Mahkememizden adaleti yeniden tesis edecek bir karar bekliyoruz. Suni gündemlerle uğraşmak ve vakit kaybetmek yerine yapısal problemlerin çözümüne odaklansaydık bugün belki de kronik bir çok problemi çözmüş, yargıyı rahatlatmış ve vatandaşın adalet beklentisini karşılamış olabilirdik. Yine de çok geç değil. Geniş bir katılım ile hazırlanan Yargı Reformu Strateji Belgesini adım adım hayata geçirebilirsek, belki de AB sürecindeki yapısal reformları kat kat aşan bir reformun gerçekleştiğini göreceğiz. Üstelik AB sopası ile değil kendi iç dinamiklerimiz, paydaşların beklentileri ile oluşturulan bu belge yüce Türk Milletinin yüksek adalet duygusunu ve idealini ortaya koyması bakımından çok önemlidir, Şu veya bu ülkenin başkentleri ile anılan kriterlere alternatif olan ve Ankara Kriterlerini hayata geçiren bu belge son derece önemli ve tarihi bir vesikadır. Afyonkarahisar Barosu olarak bu belgenin başta avukatları ilgilendiren ve önemli avantajlar vadeden 5 bölümü olmak üzere Hukuk Devleti ve Hukukun Üstünlüğü prensibini güçlendirecek tüm hedeflerini takip edeceğimizi şimdiden deklare ediyoruz. Yeni Adli Yılınızı kutlar, yargının kurucu unsuru ve hukuk devletinin olmazsa olmazı siz değerli meslektaşlarımıza adaletli, aydınlık ve mutlu günler dileriz.