Halil Şahin

Halil Şahin

AH ŞU ZALİM ERKEKLER!

  İslamiyet Hz Muhammed tarafından insanlığa son kez tebliğ edilirken; O günlerin Arabistan’ının toplumsal kokuşmuşluğu her tür örnekte temel alınmıştır. Kadın’ı toprağa gömülmekten, erkeklerin oyuncağı olmakta, insanlık dışı davranış ve işlemlerle karşılaşmaktan kurtaran İslamiyet; kadına yeni konumunu kazandırırken tüm insanları tüm insanlarla eşit olma düzenini getiriyor. Kur’an yaşayan insan içindir. Tüm bildirimleri yaşamakta olan insana yön verir. “Oku” emrini ancak yaşayan insan yerine getirir. Okumak yaratılışı kavramak ve ilahi gücü tanımak anlamındadır. Örtünmek de böylesine bir anlamla, günahlardan sakınmak manasındadır ve kadınlar için olduğu kadar erkekler için de geçerlidir. Her nedense, tüm zamanların pek çok yakın deminde, erkekler kadınları örtmeye çabalamışlar. Onu salt günahlardan sakınma anlamında değil, gözlerden saklama, uygarlıktan yoksun etme, yaşama alanını daraltma anlamında kullanmağa kalkışarak ilahi emirlere karşı çıkmışlardır. İnsan, evrenin gelişiminden sonra yaratılmıştır. Evren, insanın kendisine verilen yaşamak, ibadet etmek yani kulluk görevini yerine getirmek için kullanabileceği bir nimet olarak sunulmuştur.  Doğal dengenin bir yanı kadınla sağlanacaktır. Erkek karşısında kadınlar eşit konumunu kaybettiği oranda bu denge her zaman bozulacaktır. Bunun vebali de günümüz erkeklerinin baskıcı terörist ve inkârcı davranışları ile yarattıkları zulümlerde olacaktır. Salt anneler gününde veya her kutlanan kadınlar gününde değil, bu durum her zaman zihinlere nakşedilmedikçe insanlık hiçbir zaman kurtulmayacaktır. Camilerde orta yaş üstü erkeklerden oluşan cemaat yapısının değişmesi gerektiğini belirten Eski Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu; “Camilerimiz kadınlarla, çocuklarla daha güzel” diyordu. Bırakınız şu laf salatalarını da icraata bakın. “Camileri, büyük çoğunluğunu orta yaş üstü erkeklerin oluşturduğu cemaat yapısından kurtarmalıyız. Kabul etmek gerekir ki erkekler dini bilgi de dâhil, bilgiyi alma ve aktarma konusunda iyi değil. Kadınlarımız bu konuda daha başarılı” şeklindeki sözlerinizi hayata geçiriniz. Doğru söze ne denir? “Kadınlarımızla birlikte düşünelim, beraber konuşalım, beraber düşleyelim. İleriye yürüyelim. Kadınlarımız, cumada, vakit namazlarında, bayram namazlarında ve her zaman camilerdeki yerlerini alsınlar. Camilerimiz kadınlarla, çocuklarla daha da güzel. Camilerde kadınlarımız, gençlerimiz ve çocuklar da olsun ki, doğru dini bilginin sağladığı birleştiren, bütünleştiren, barıştıran güzel şeyler herkese ulaşsın. Yoksa erkeklerimiz alınmasın, şu erkekler camide dinlediklerinin büyük çoğunluğunu, caminin dışına çıkınca unuturlar, aktaramazlar. Belki de bilinçli şekilde aktarmazlar. Camilerimiz de bir eğitim mekânıdır. Bu konuda kadınlarımız daha ilgili. Üstelik kadınlarımız, dinledikleri doğru bilgiyi, doğru yorumlar katarak da aktarıyorlar. Çocuklarımızı analar eğitiyorlar. Erkeklerin camide dinlediklerini, kadınlara aktarmasını beklersek olmaz. Üstelik dinlediklerini ne kadar doğru anladılar, bu konuda şüphelerimiz de var. Onun için diyoruz ki, bayanlar da camilere gelsinler. İnsanı, insan için sevme çağrısını dinlesinler. Bu, toplumdaki bencillik gibi kötü duyguları törpüleyecek. Çünkü annelerimiz çocuklarımızın eğitimcisidir. Ben sadece dini eğitimi değil, toplumsal ortak mutabakatlarımızla ilgili eğitimi kastediyorum. Önemli olan bizim camide paylaştıklarımızdır, sadece namaz suresini okumamız değil. Bunlara kadınlar, gençler, çocuklar da eşlik etsin. Camilerde bayanlara yönelik dini aydınlatma faaliyetini artırmak zorundayız. Erkeklerin algısı değişmedi. Bayanların, camilerde bulunması konusunda çok zor mesafe alıyoruz. Erkeklerin henüz bu konudaki algısı tam değişmiş değil. Hala erkeklerimizin, ‘Kadınların camide, cumada, vakit namazlarında, bayram namazlarında ne işi var’ dercesine düşünüyorlar gibi bir izlenimim var. Kadınlara yönelik düzenlemeler yapılmıyor camilerde. Oysa cami ve cami avluları kadınlara, gençlere, çocuklara açık olmalı, onların rahat olacakları mekânlar olmalı. Güneşsiz ay, aysız güneş olmaz.” Sayın Diyanet İşleri Başkanı’nın bu sözlerine aynen katılıyoruz. Sapıtma olmamalı; Allah’a inanıyorsanız, İslam dinindenseniz, Peygamber Hz. Muhammed Mustafa’nın tarikatındansanız, siz de bunu böyle bileceksiniz. O sözlere inanmıyorsanız, Kuran’ı okuyacaksınız. Okuduğunuz ve yaratmayı kavradığınızda zerre kadar sapıtma içinde olmayacaksınız. Kendisine tarikat süsü vermişlere kanmayacaksınız. Hele hele misyonerliğe soyunmuş, ‘Ilımlaştırılmış İslâmcı’ geçinen Hıristiyan rolü oynayarak, şirk koşmayacaksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi