İSLAM BİLİM TARİHİNDE MÜSLÜMAN ÖNCÜ BİLİM İNSANLARI KONFERANSI VERİLDİ
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü tarafından Dünya Felsefe Günü ve Fuat Sezgin Yılı kapsamında “Fuat Sezgin ve İslam Bilim Tarihinde Müslüman Öncü Bilim İnsanları” konferansı düzenlendi. Erdal Akar konferans salonunda gerçekleştirilen programa AKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Murat Peker ile Prof. Dr. Yılmaz Yalçın, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış, Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Cüneyt Akın, Felsefe Bölümü Başkanı Doç. Dr. İrfan Görkaş ile birlikte öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Felsefe mirastır ve mirasa sahip çıkmalıyız Programın açış konuşmasını yapan Felsefe Bölümü Başkanı Doç. Dr. İrfan Görkaş, AKÜ Felsefe Bölümünün yeni bir bölüm olduğunu ve kendilerini görünür kılmak adına bu tip etkinliklerin önem arz ettiğini kaydetti. Görkaş, “2001 yılında kurulan bölümümüz 2015 yılından itibaren öğrenci almaya başladı. Geçtiğimiz yaz da ilk mezunlarımızı verdik. Bölümümüzde şu anda 2 tane doçent, 1 tane doktor öğretim üyesi ve 3 tane asistan, 200 küsur öğrenci ile eğitime devam ediyoruz. Felsefe birçok tanıma sahip. Bu çoklu yapı onu hem ilginç kılıyor, hem de zaman zaman anlaşılmasını zorlaştırıyor. Felsefeye bir tanım yapmam gerekirse de, felsefe bir mirastır diyorum, atalarımızdan bize gelen bir miras. Atalarımızdan gelen diğer miraslara nasıl sahip çıkıyorsak, felsefeye de sahip çıkmamız gerekiyor. Bu anlamda Afyonkarahisarlı Şeyh Mehmet Halveti’yi rahmetle anıyorum. Kendisi eserinin başında diyor ki; ‘Hikmet mirastır bize, buna da sahip çıkmamız gerekiyor. Bunun da maddi ve manevi iki geleneği vardır.’ Ben bu tanımlamayı önemli buluyorum” diye konuştu. İlk felsefe okulları Ege ve Batı Anadolu’da çıkmıştır Açış konuşmasının ardından ise Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan tarafından verilen “Fuat Sezgin ve İslam Bilim Tarihinde Müslüman Öncü Bilim İnsanları” isimli konferansa geçildi. Kasım ayının üçüncü haftasının UNESCO tarafından Dünya Felsefe Günü olarak kutlandığını belirten Prof. Dr. Arıcan, konuşmasında felsefenin önemine değindi. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Felsefe Bölümünün de yeni kurulduğunu ifade eden Arıcan, “Biz de ilk kurulduğumuz andan itibaren Dünya Felsefe Gününü etkinlik olarak kutluyoruz. Özellikle genç felsefecilerle bir öğrenci topluluğu oluşturduk. Bir ekol oluşturmayı şimdiden kafamıza koyduk. Çünkü bu topraklar, hem de yakınımız Ege ve Batı Anadolu bölgeleri felsefe okullarının ilk teşekkül ettiği yerler. Bu topraklar gerçekten düşüncenin merkezi olmuştur her zaman. Bu anlamda genç bir bölüm olarak, bu etkinliği de merkeze alarak, bazı faaliyetler gerçekleştirmiştik” dedi. “Nurettin Topçu’nun ve Erol Güngör’ün yaktığı ışığı sizler yeniden aydınlatmalısınız” Okunması gereken eserler, önemli fikir insanları ve öğrencilerin kendilerini geliştirmesi için yapması gerekenlerden bahseden Arıcan, konuşmasına şöyle devam etti: “Erol Güngör hocamız sosyal psikolojide gerçekten Türkiye’de öncü bir isim. Mutlaka okumanız gerektiğini düşünüyorum. Sosyal Ahlak ve Ahlak Psikolojisi muhteşem bir eser. Benim hala keyifle okuduğum bir eser. Erol Güngör okunmadan günümüzü ve bu çağı anlayamayız. İnsanı o kadar güzel analiz ediyor ki. Yanı başımızda Konya’da genç yaşta rektörlük yapmış ve çok genç yaşta da kaybettiğimiz bir isim. Birçok esere de kalem oynatmış bir isimdir. Mutlaka okumanızı öneririm. Nurettin Topçu da keza, çok değerli bir isim. Çok önemli bir değerimiz. ‘Benim devletime borcum var’ diyerek yurtdışında çalışma yapması için gelen teklifleri reddettiğini biliyoruz. ‘Ülkemin insanlarına, çocuklarına anlatacak şeylerim var’ diyerek, 40 yıl boyunca öğretmenlik yaptı. Doçentti, Erzurum’da profesörlük teklif edildi ama öğretmenliği tercih etti. Kendisini ‘Felsefe muallimi’ diye tanımladı, başka bir tanımlama kullanmadı kendisi için. Hareket Dergisini çıkardı. Liselerde, üniversitelerde okuyan bir sürü öğrencisi oldu, bir ışık oldu bu ülke için. Biz bu değerlerimizi, Dünya Felsefe Günü dolayısıyla yeniden hatırlamalıyız.” 2019 yılının Cumhurbaşkanlığı himayesinde Fuat Sezgin Bilim Yılı olarak ilan edildiğini kaydeden Prof. Dr. Arıcan, “Tüm Türkiye’de ve üniversitelerimizde bu konuda etkinlikler yapıldı. Fuat Sezgin de çok değerli bir bilim insanımız. Az önce bahsettiğim Nurettin Topçu gibi, Fuat Sezgin de doçent olmasına rağmen eylemsiz doçenttir. İstanbul Üniversitesinde ders verdiği halde, bir türlü üniversite kadrosuna geçirilmemiştir ancak en ufak bir serzenişi olmamıştır. Günümüzde bizim menfaatimize dokunan bir şey olsa kıyameti koparıyoruz. Baktığımızda Türkiye’de bilim insanı yok. Nurettin Topçu’nun da serzenişte bulunduğu bir şey var; ‘Bu topraklarda gündüz vakti fenerle insan arıyorduk diyenler haksız değilmiş’ sözünü doğrularcasına; Fuat Sezgin, bilim insanının olmadığı bir dönemde üniversiteye sokulmamasına rağmen hiçbir zaman kızmamıştır. Bu anlamda bu insanların hoşgörülerini, fedakârlıklarını göz ardı etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. “Üzerimizdeki kompleksleri atalım” Fuat Sezgin’in düşünce dünyasından da bahseden Arıcan, İslam medeniyetinin sahip olduğu ancak günümüzde kaybolan değerleri anlattı. Fuat Sezgin’in en önemli vurgusunun ‘komplekslerden kurtulmak’ olduğunu ifade eden Arıcan, konuşmasında şunları kaydetti: “Fuat Sezgin’in öncelikli vurgusu şu, diyor ki; ‘Üzerimizdeki kompleksi atalım.’ Bizim millet olarak üzerimizde bir kompleks var. Bu kompleks, ‘biz yapamayız ya da başaramayız’ diye düşündürerek sanki sorunları bizden kaynaklı bir şeymiş gibi bir boyuta getiriyor. Onun için Müslüman bilim insanları üzerinde, İslam bilim teknolojisini ön plana çıkarıyor. Bu yüzden de laboratuvarlar kuruyor, teknoloji merkezleri kuruyor. Bunların kendiliğinden olmadığını, büyük kafaların gerçekleştirebileceğini göstermeye çalışıyor. Dünyanın ilk sistemli üniversitesi Karaviyyin Üniversitesidir. Bunun da kurucusu Fatima el-Fihri’dir, bir kadındır, Fuat Sezgin bize bunu söylüyor. Dün, ‘Dünya Kadına Şiddete Hayır’ günüydü. Geldiğimiz noktaya bakın. Bin yıl önce dünyanın en sistemli üniversitesini kuran bir kadın, bir bilim insanı, aynı zamanda bu üniversitenin mezunudur. İbn-i Haldun da bu üniversitenin mezunudur, İbn-i Rüşd de buranın mezunudur. Musa İbn-i Meymun, Yahudi asıllı bilim insanı da buranın mezunudur. Nereden nereye geldik. Şimdiyse kadına şiddet olmasın diye kampanya yürütüyoruz. Hangi ara vahşileştik? Hangi ara kalpler katılaştı? Hangi ara insanlıktan sıyrıldık? Şiddeti bırakın, kadına üzüntü dahi verilir mi? Bu gelenek, bu kültür insan olarak görülürdü, insanın ortak paydasıydı. Kadın erkek ayrılmazdı. Yunus gibi insanlar ‘Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü’ derdi. Ne oldu bize? Fuat Sezgin işte buraya dikkat çekiyor. Dünyanın ilk sistemli üniversitesi, Müslüman coğrafyada, Müslüman insanlar tarafından kuruldu diyor Fuat Sezgin. Bunun hamasetini yapmak için söylemiyor. Bunları silkinip kendimize gelelim diye söylüyor. Yapılabilir bir iş bu diyor, yapılmıştır. En nihayetinde ise şunu söylüyor Fuat Sezgin; ‘Bilim, insanlığın ortak paydasıdır, ortak ürünüdür. Batı bilimi ya da doğu bilimi diye ayrımlara gerek yok.’ Ancak bu kompleksi atmak için bunu göz ardı etmeyelim. Karaviyyin Üniversitesi bu noktada çok önemli bir konu.” “İbn-i Arabi’nin felsefesine ulaşabilen birisinin olduğunu düşünmüyorum” Fuat Sezgin’in en önemli serzenişinin Batı medeniyetinin üstün görülmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Arıcan, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Fuat Sezgin’in serzenişi şu; Batıdaki araştırmalarda gerekli atıflar yapılmadığı için sanki ilk defa yapılmış sanıyoruz. Diyor ki, ‘Evet bu var ancak bu daha önce yapılmıştır.’ Bu konuyu sosyal bilimler alanında yaşıyoruz. Mevlana’yı yabancı birisi çalışınca bilim oluyor, Türkiye’den birisi yapınca bilim konusu olup olmayacağı tartışılıyor. Hallac-ı Mansur’u çalışırsanız olmuyor, sanki sadece tasavvufçular çalışmalı gibi düşünülüyor. Ancak bir Fransız çalışınca verilen tepki ‘Hallac-ı Mansur diye birisi varmış, çok önemli bir varoluş felsefesi ortaya koymuş’ oluyor. Gazali’yi Amerikalı bir felsefeci ‘Allah’ın varlığını ispatta önemli bir delil ortaya koymuş birisi’ diyerek zikredince, ‘Gazali önemli bilim insanıymış, felsefeciymiş’ diyoruz. İbn-i Arabi’nin felsefesine ulaşabilen birisi olduğunu dahi düşünmüyorum. Yaptığı kavramsallaştırmalar çok önemli. İyi kötü Hegel okumuş birisiyim, Spinoza çalışmış birisiyim. Bunlarda İbn-i Arabi izleri görüyorum. Hegel felsefesinin kökleri İbn-i Arabi’dedir. İbn-i Arabi’nin daha dilini yakalayamadık, kavramsallaştırmalarını yakalayamadık. Yabancı birisi İbn-i Arabi’yi çalışınca bilim insanı diyoruz. Fuat Sezgin de işte bu kompleksi bırakalım diyor. Bir şey illaki batıda çalışılınca bilim olmuyor diyor. Bu yüzden bize İslam biliminin parlak zamanlarını ve öncü bilim insanlarını hatırlatıyor. ‘Bu bilim insanları bilimi nakletmediler, bilim ürettiler’ diyor.” “Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız” Konuşmasının sonunda gençlere öğütlerde de bulunan ve çalışmanın karşılığının her zaman alınacağını belirten Arıcan, “Çok parlak zekâlara sahibiz. Ben gençlerden çok ümitliyim. Sizlerin bizlerden daha iyi olacağınızı düşünüyorum. Ancak bir sorun var. Oturup uzun süre çalışmayı sevmiyoruz. Eğer bunu çözmeyi başarırsak, diz çöker, emek verirsek, kesinlikle sizlerden dünyanın en önemli bilim insanları çıkacaktır. Bizim geleneğimizde ‘ilim meşakkattir’ derler. Sınavlar oluyor, öğrencilerimiz geliyor 60 aldığını söylüyor, 3-4 saat çalıştığını söylüyor. ‘Eğer 3-4 saat çalışmayla bunu yapıyorsan daha fazla çalışsan neler yapacaksın’ diyorum. Fuat Sezgin de işte bunu diyor. İnsanımız çok zeki ama çalışmıyor. Bir tembelliğimiz var. Bundan silkinmemiz gerekiyor. Fuat Sezgin diyor ki; ‘Kartaca Kralı gibi ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız.’ Bu işin başka bir çaresi yok” şeklinde konuştu. Program sonunda AKÜ Felsefe Bölümü Başkanı Doç. Dr. İrfan Görkaş tarafından Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’a teşekkür belgesi takdim edildi. Konferansın ardından ise Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş tarafından makamda kabul edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.