İLME HÜRMET ÖĞRETMENE SAYGI!

İLME HÜRMET ÖĞRETMENE SAYGI!

İlme, irfana, âlime ve arife hürmeti esas alan bir medeniyetin bakiyesi olan Türkiye'de; öğretmenlere, yürüttükleri kutsal mesleğin maddi karşılığının hakkıyla ödenmesi ne kadar önemliyse manevi karşılığı olan saygı ve hürmet de o kadar önemlidir. Öğrencilerinden daha iyi bir gelecek, daha güçlü Türkiye, daha adil bir ülke hedeflerinde sorumluluk almalarını isteyen öğretmenlere, hak ettikleri saygı çok görmemek gerekmektedir. Hak ettikleri saygıdan mahrum bırakılan öğretmenler, öğrencilerine insana ve haklarına saygı duymayı ve insan onurunu esas almayı nasıl öğretebilir? Öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının emeğinin karşılığı olan ekmeği talep ettikleri için mesleğinin karşılığı olan saygıdan mahrum edilmek istenmesine her zaman karşı duracağız. Emeğimizin karşılığını istemekten yorulmayacağız, mesleğimizin saygınlığını korumaktan yılmayacağız. Öğretmene saygıyı her yerde ve büyük bir kararlılıkla seslendirmeye devam edeceğiz. Çünkü, öğreticisine saygı duymayan bir toplumun, öğrendikleriyle iyiye, doğruya ve güzele yol almasının imkansız olduğunu biliyoruz. Çünkü, öğretmenliğin peygamberlik mesleği olduğunu salık veren bir medeniyetin mensuplarıyız. Çünkü, kendisine bir harf öğretene kırk yıl köle olmayı taahhüt eden ilim kapısı Hz. Ali’nin idrakinin örnek alınması gerektiğine inanıyoruz. Zamanın âlimlerinden İbn-i Kemalin atının ayağından kaftanına çamur sıçrayan Yavuz Sultan Selim Han’ın ‘Üzülmeyiniz, âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için süstür, şereftir. Vasiyet ediyorum, bu çamurlu kaftan, ben vefat ettikten sonra kabrimin üzerine örtülsün’ sözleri âlime, arife, öğretene ve öğretmene saygı konusunda bize yol gösteriyor. İstanbul’un fethinden sonra padişah olduğunu sanıp kendisine çiçek vermek isteyen ahaliyi ‘padişah ben değilim, odur’ diyerek kendisine yönelten Akşemsettin’i işaret eden Fatih Sultan Mehmet’in ‘padişah benim ama o da benim hocamdır’ sözleri, âlime hürmet, arife ihtiram, öğreticisine saygı konusunda günümüz insanına ne yapmaları gerektiğini işaret ediyor. Bu milletin çocuklarını geleceğe hazırlamak adına kendi çocuklarımızı ihmal ettiğimizin unutulmamasını bekliyoruz. Öğretmenlere yönelik her türlü şiddete karşı seslerin yükseltilmesini, öğretmene sahip çıkılmasını istiyoruz. Eşinden ve çocuğundan ayrı kalması önemsenmeyen binlerce öğretmenin, her sabah ülkemin çocuklarına yeni ufuklar için günaydın dediğinin farkında olunmasını istiyoruz. Öğrencilerin yaz tatili süresi ile öğretmenlerin izin süresinin aynı olmadığının bilinmesini istiyoruz. Aynı anda kimi yerde 30, kimi yerde 60 kişiye kamu hizmeti sunan ikinci bir kamu görevlisi olmadığının görülmesini istiyoruz. Hak ettiğimiz saygının yanlış bilgilerle örselenmesine sessiz kalmamayı, öğrencilerimize olan sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Halkımızdan beklentimiz şudur: Öğretmenler çocuklarınızı kendi çocukları gibi görüp onları en iyi şekilde eğitmenin çabası içinde olan kişilerdir. Onlar her zaman en iyiyi oluşturmak için çalışıyorlar. Sizler öğretmenlerimizi bu şekilde tanıyıp, saygının en üst düzeyini onlara karşı göstermelisiniz. Türkiye’nin 2015-2016 eğitim-öğretim yılı vizyonunun, öğretmenin emeğinin karşılığının ve öğretmenlik mesleğine saygının her geçen gün daha artırılması gerektiğini ifade ediyor, eylemimize destek veren bütün öğretmenlerimize Eğitim-Bir-Sen adına teşekkür ediyorum. 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle “öğretmene saygı” hususunda bir duyarlılık oluşturmak adına şimdi halkımıza karanfillerimizi sunacağız. Abdullah ÇELİK / Şube Başkanı 11 9 8

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.