Grev var
Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) İl Temsilcisi Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası (TEÇ-SEN)İl Temsilcisi Cemal DAMCI yaptığı açıklamada
“Hepinizin bildiği gibi asgari ücret geçtiğimiz günlerde 8500 TL olarak açıklanmıştır. ”
“Ülkenin bu ekonomik şartlarında asgari ücretin alım gücü açısından yüksek olmadığını hepimiz bilmekteyiz. Asgari ücrete yapılan artış sonrası ortalama memur maaşlarına baktığımızda, asgari ücret ile memur maaşlarının neredeyse eşitlendiğini görmekteyiz.”
“2010 yılında asgari ücret 576 TL iken, ortalama memur maaşı asgari ücretin 3 katıydı. Günümüzde ise yeni açıklanan asgari ücret ile ortalama memur maaşları eşit seviyeye gelmiş, emeklilerin ücretleri ise asgari ücretin dahi altında kalmıştır.”
“2002 yılında en düşük emekli aylığı asgari ücretin 53 Türk lirası üzerindeyken, yapılan son zamlarla birlikte asgari ücret en düşük emekli aylığının 3 bin Türk lirası üzerine çıkmıştır. Şunu özelikle ifade etmemiz gerekir ki; sorun asgari ücretin artırılması değildir. ”
“Hatta daha da fazlası asgari ücretle çalışan emekçinin anasının ak sütü gibi helaldir ve de hakkıdır. Bizim açımızdan sorun; yıllar içerisinde kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarının komik ve acınacak artışlara maruz kalmasıdır. ”
“Bu durumun tek müsebbibi ise siyasetin ve siyasetçilerin talimatı ile hareket edebilen sendikalar ve bağlı oldukları konfederasyonlardır. Çünkü bu yapılar yılardır memur ve emeklinin kayıplarının karşılanması için güçlü bir irade ortaya koyamamıştır. Düşünün ki; memurlara ve emeklilere verilen son zamda sözde yetkili konfederasyonun ağzından yüzdelik oranında zam talebi dahi çıkmamış, çıkartılmamıştır.”
“Buna rağmen; Ağzından yüzdelik zam oranı telaffuz edemeyenler, kayıplarımızı telafi etmekten çok uzak%25 zammı ayakta alkışlamışlardır. %25 olarak açıklanan zam karşısında kamu çalışanları sükutu hayale uğramış, bu duruma güçlü ve yekpare bir şekilde tepkilerini ortaya koymuştur. ”
“Hükümet de oluşan bu olumsuz reaksiyona kayıtsız kalamamış bir gün sonra ilave %5 zam daha yapma zorunluluğu hissetmiştir. Oluşan tepkileri dindirmek için yapılmış %5’lik artışta bile en küçük payları olmayanlar yine piyasaya çıkmış, %25’e teşekkür ettikleri gibi %5’de teşekkür etmişlerdir. ”
“Şunu özellikle ifade etmemiz gerekir ki; Olağanüstü dönemden geçtiğimiz bu süreçte kamu çalışanlarının ve emeklilerinin maaşları zam oranları ile iyileştirilmeye çalışılması açılan yarayı derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kamu çalışanları ve emeklilerin maaşları tüm kamu sendikalarının talepleri doğrultusunda yeniden hesaplanmalıdır.”
“Kamu çalışanlarının en düşük maaşı yoksulluk sınırı olan 26 bin 124 liraya yükseltilerek enflasyon oranının her ay seyyanen yansıtılmasını talep ediyoruz. Kamu emekçileri düşük emekli maaşlarına mahkûm edilmekte, emekli olmamıza rağmen ölene kadar çalışmak zorunda bırakılmaktayız. Bu şartlarda bizler emekli hayatı yaşayamaz durumda kalırken torunlarımız ve çocuklarımızla da vakit geçirme hakkımızdan yoksun bırakılmaktayız.”
“Emekli olduğumuz zaman maaşlarımızdan yapılan yüksek kesintilerle maaşlarımızın yarısından fazlası elimizden alınarak bizler açlığa teslim edilmekteyiz. En düşük kamu emekçisi maaşı ise asgari ücrete eşitlenerek her ay enflasyon farkı seyyanen eklenmeli ve emekli olduğumuz zamanki hayat standartlarımızı kaybetmemek adına emekli olduğumuz zamanki maaşlarımıza yakın bir maaş talep etmekteyiz.”
“SENDİKA SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE VURAN YÜZDE 2 BARAJI DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR”
“Geçmişte yüzde 5 üye barajını kaldıranlar, şimdi aynı dayatmayı, bu sefer kanunu kendi çıkarları adına hukuksuz bir şekilde kullanarak dayatmaya çalışmaktadır. Kamu sendikaları ve konfederasyonlarının çabaları sonucu daha önce getirilmeye çalışılan yüzde 1 üye barajı Danıştay tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak yürütmenin durdurulmasına karar verilmişken, iktidarın bu sefer yüzde 2 barajı ile anayasaya aykırı hareket etmesi izahı güç bir durumdan başka bir şey değildir. Söz konusu düzenleme ülkemizdeki demokratik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan, sendika seçme özgürlüğüne aykırıdır. Sendikalar arasında yasa eli ile eşitsizlik yaratacak yüzde 2 üye barajı ve tekel sendikacılık yaratma hayalinden derhal vazgeçilmelidir.”
“GELİR VERGİSİ KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN % 15’TE SABİTLENMELİDİR”
“Yıllardır enflasyon altında maaş zammı alan memurların en büyük sorunlarından biri de vergi yükünün yüksek olmasıdır. Tüm memur, emekli ve diğer çalışanların maaşlarından gelir vergisi oranında kesintiler peşin yapılmaktadır. Her ne kadar vergi dilimleri yükseltilse de yılın ikinci altı ayında vergi dilimine girilmesine engel olmayacaktır. Vergi oranının yüzde 20 dilimine girilmesi ile yapılan ikinci altı aylık zam kaşıkla verilip kepçeyle geri alınmaktadır. Bu nedenledir ki vergi dilim oranları kamu görevlileri ve emekliler için %15’te sabitlenmelidir.”
“3600 EK GÖSTERGE HERKESİ KAPSAMALIDIR”
“Kamu çalışanları arasında ayrım yapılmış, birçok meslek grubu 3600 ek göstergeden yararlanırken yönetici sıfatında olan başta şeflerimiz olmak üzere diğer memurlarımız bu ek göstergeden yararlanamamıştır. Bu durum adalet terazisini şaşırtmış, kamu çalışanlarının büyük bir bölümü bu düzenlemeden yararlanırken geriye kalan kesim yararlanamamıştır. Talebimiz bu konuda açık ve nettir! 1. Dereceye gelen her kamu çalışanı 3600 ek göstergeden yararlanmalıdır.”
“YARDIMCI HİZMETLER SINIFINDA GÖREV YAPANLAR ÖĞRENİM DURUMLARINA UYGUN MEMUR KADROLARINA ATANMALIDIR.”
“1965 yılı şartlarına göre tanımlanan “Yardımcı Hizmetler Sınıfı” aradan 57 yıl geçtikten sonra anlamını yitirmiştir, söz konusu ihtiyaç ortadan kalkmıştır. Artık anlamını yitiren “yardımcı hizmetler sınıfı” kaldırılmalıdır. Bu kapsamdaki personelin, yasa ile öğrenim durumlarına uygun memur kadrolarına geçirilmesi bu açıdan yerinde olacaktır. Bu konu engelli personellerimizi de yakında ilgilendirmektedir. Bir çok engelli eğitim çalışanı personel, hizmetli kadrosunda görev yapmaktadır. Hatta çoğunun engel durumu hizmetli personelin görevleri ile örtüşmemektedir. Bu durum idare ile engelli personelimizi olumsuz anlamda karşı karşıya getirmektedir.”
“Engelli vatandaşlarımıza, pozitif ayrımcılık olarak tanınan devlet memuriyeti hakkı, görev yaptıkları süre zarfında engellerine uymayan görevler verilmek suretiyle negatif bir duruma dönüşmektedir. Artık ihtiyaç kalmayan, zamanın çok gerisinde kalan ve miadı dolmuş yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılması, bu sınıfta istihdam edilen personellerin öğrenimlerine uygun memur kadrolarına atanmalarını istiyoruz.”
“MEMURUN İKRAMİYE HAKKI ARTIK VERİLMELİDİR”
“1956 yılından itibaren yani 67 yıldır kamudaki tüm işçiler yılda altı kez, 2018 yılından itibaren SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı fark etmeksizin tüm emekliler yılda iki kez ikramiye alırken ikramiye almayan tek kesim memurlardır. Kamudaki bu ayrımcılık artık son bulmalı memurlar da ikramiyeden faydalanmalıdır. Sözleşmeli kamu çalışanı ve diğer tüm çalışanlara hak olarak verilen, ücretsiz kreş, ulaşım, yol, yemek, ek mesai ve kira yardımları kamu çalışanlarına da verilerek aynı kurumda aynı işi yapan çalışanlar arasında yan ödeme adaletsizliği ortadan kaldırılmalıdır. Tek gücümüz; emeğimiz ve oylarımızdır. Yıllardır uğradığımız hak kayıpları iade edilene kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi buradan ilan ediyoruz” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.