1989-1994 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Nurettin Sözen’in bir
gazetenin internet sayfasında gerçeklerle bağdaşmayan bir beyanatı yayımlanmıştır. Esasen bu
açıklamalarla alakalı bir tekzip de hazırlayıp ilgili gazeteye gönderdik. 1994 yılı öncesi İstanbul’da
yaşanan başta susuzluk problemi olmak üzere, çöplerin düzenli toplanması ve bertarafı, hava kirliliğinin
önlenmesi, Haliç’in temizlenmesi gibi pek çok problemi çözen ve İstanbul’a yaptığı muazzam
yatırımlarla şehri Dünya’nın incisi haline getiren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz muhteşem dönüşümü,
yaşı 30-35’ten büyük olan bütün vatandaşlarımız bilmektedir. O döneme şayit olan büyüklerin 1994
öncesi İstanbul’da yaşadıkları kâbusu gençlere anlatmasını bekliyoruz. Bu sebeple genç kardeşlerimizin
de bilgi sahibi olması için aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür.
İstanbul’a Çevre Faciası Yaşattılar…
Sayın Sözen’in Belediye Başkanlığı döneminde İstanbul’un kanayan yarası olan çöp problemini unutmuş
olması mümkün değildir. Kendisinin Belediye başkanı olduğu dönemde İstanbul çöp dağlarından geçilmiyordu.
Şehri çevreleyen çöp dağları ve açıktan akan lağım dereleri yüzünden İstanbullu artık nefes alamıyordu. En
kalabalık caddelerde bile çöp dağları oluşmuştu. Bu sıkıntılar 1993 yılında bir ağıta dönüştü. Bir çöp dağına
dönüşen Ümraniye’deki Hekimbaşı çöplüğünde biriken metan gazı sıkışma sebebiyle bir volkan gibi patladı.
Bu çöp faciası neticesinde 40 gecekonduyu yuttu ve 38 vatandaşımız hayatını kaybetti. Haliç’in durumu ise
içler acısıydı. 1994 öncesi İstanbul’da meydana gelen atık suların sadece %5’i ön arıtmadan geçiyor, günlük
2 milyon m 3 atıksuyun %95’i olan 1,9 milyon m 3 atıksu Haliç’e ve denize dökülüyordu. Bu, tam bir çevre
felaketi idi.
Sayın Nurettin Sözen bu yaşanan faciadan bahsetmeden, sokaklarda biriken çöp dağlarından bahsetmeden
sadece bazı belediye işçilerinin kısa süreli grev hakkını kullanması ile geçici çöp birikmesi olduğunu
söylemesine kimse inanmaz. Yaşı 30 – 35’den büyük olan bütün vatandaşlarımız o zor günleri çok iyi
hatırlamaktadır. Dönemin gazete kupürleri arşivlerde mevcuttur. Hatta İstanbul’da yaşanan çevre felaketinin hat
safhaya ulaşması neticesinde gazeteler promosyon olarak gaz maskesi dağıtır olmuştu.
Sayın Cumhurbaşkanımız 27 Mart 1994 tarihinde seçimleri kazanarak İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı seçilmesiyle birlikte beni de İSKİ Genel Müdürü olarak vazifelendirdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın
Belediye Başkanı seçilmesiyle birlikte özellikle çevre alanında muazzam yatırımlar bir bir hizmete alınmaya
başladı. Avrupa ve Anadolu Yakasında 2 adet katı atık düzenli depolama sahası kuruldu ve çöplerin düzenli
olarak toplanması sağlandı. Atıkların geri kazanımına önem verildi ve atıktan gübre üreten kompost tesisleri
kuruldu. Tıbbi atıkların sağlıklı bertarafı için de yakma tesisi kuruldu. Çöp gazından ilk defa elektrik üretildi.
Hava kirliliğinin önlenmesi için kaliteli olmayan kömürlerin şehre girişi yasaklandı. Kömür, torbaya sokularak
denetim altına alındı. Hava kirliliğine köklü çözüm için doğalgaza ağırlık verildi ve kısa sürede şehrin tamamı
doğalgaza kavuştu.
Kokudan geçilemeyen, hiçbir canlının yaşayamadığı ve adeta balçık haline gelen Haliç pırıl pırıl hale
getirildi. İSKİ, Kuzey ve Güney Haliç Projelerini tatbik ederek Haliç’e deşarj edilen atıksuları kesti. Ardından
İBB, Haliç’in dibindeki birikmiş 5 milyon m3 çamuru özel bir usulle temizleyerek Alibeyköy’deki taş ocağına
bastı. Adına yaraşır hale getirilen Haliç tekrar Altın Boynuz oldu. Haliç Projemiz Dünya metropol belediyelerin
çevre projeleri arasında birincilik ödülü aldı. Kısa bir zaman sonra, Haliç’te 48 tür balık ve su canlısı yaşamaya
başladı.
İstanbul Susuzluktan Kerbela’ya Dönüşmüştü…
Sayın Nurettin Sözen 1994 öncesi kendi döneminde yaşanan susuzluğu hem kader olarak değerlendirmesi,
hem de yaşanan su kesintisi sanki 1-2 saatten ibaretmiş gibi bahsetmesi trajikomik bir durumdur. O dönem
yaşanan susuzluğu aşmak için “Arabanızı yıkamayın, musluğunuzu kapatın gibi bir sürü tedbir aldık.” ifadesi
ise olayın ciddiyetinden ne kadar uzak olduğunu, İstanbul’un ilim ve fenle yönetilmediğini alenen ortaya
koymaktadır.
1994 öncesi İstanbul’u yönetemeyenler susuzluktan şehri Kerbela’ya çevirmişti. Musluklardan günlerce
değil, aylarca su akmadığı için vatandaşlar semtler arası mekik dokuyordu. Kadınlar ellerinde bidon ve
kovalarla su tankeri yolu gözlüyordu. Mahalle aralarında benzin satar gibi su satış istasyonları kurulmuş,
vatandaşlar su kuyruklarında parayla su almak için bekler olmuştu. Şehirde su turizmi başlamıştı.
İstanbulluların en büyük lüksü “15 günde bir suya razıyız ama hangi gün verileceğini bilelim” idi.
1994 yılı öncesinde İstanbul; suyu akmayan, binaların bodrumlarına büyük depoların yapıldığı, mutfak ve
banyoları su bidonları ile dolu bir şehir haline gelmişti. İstanbul’da o dönemde yaşanan su sıkıntısı karikatürlere
dahi mevzu bahis olmuştu. Suya hasret kalmış İstanbullular isyan bayrağını açmış, her gün Büyükşehir
Belediyesi ve İSKİ önünde protesto gösterileri yapıyordu. Belediye şehri yönetemiyordu. İSKİ’nin borcu 1,5
milyar $’dı.
Sayın Nurettin Sözen’in, bizim dönemimizde Istranca derelerine inşa ettiğimiz barajları, kendisinin inşa
ettiğini söyleyecek kadar ileri gitmesine kendisi dahi inanmamaktadır. Şayet bu barajlar kendi dönemlerinde
inşa edilmiş olsaydı İstanbul’da bu derece susuzluk yaşanmazdı. 1994 yılında İSKİ suyunun takriben %65’i
elek gibi olmuş şebekelerde kayboluyordu.
Sayın Cumhurbaşkanımız 1994 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi ve ben de 5 Mayıs 1994 Cuma
günü İSKİ Genel Müdürü olarak vazifeye başladım. Yaptığımız değerlendirmeler neticesinde 1 Ocak 1995 saat
08.59’da su kesintisine son vereceğimizi aziz İstanbullularla ilan ettik. 7 dereden 7 tepeye suyu iletmek için
çalışmalara başladık.
Sayın Sözen’in %100’ünü bitirdik dediği, Istranca derelerinin en küçüğü olan Düzdere Barajının temeli
atılmış ama sadece dolu savaktan ve 6 km isale hattından başka hiçbir imalatı yapılmamıştı. Biz ta o günlerde
bu baraja ileride sahip çıkmak isteyeceklerini düşündüğümüz için Düzdere Barajının temelini 21 Temmuz 1994
tarihinde tekrar attık. İstanbul Valisi Rahmetli Hayri Kozakçıoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan ve ben birlikte temel atmıştık. Çalışmalara hızla başlayarak gece gündüz çalıştık. Barajı
önceden belirlendiği gibi 253 günde tamamlayarak 1 Nisan 1995 tarihinde saat 11.00’de Rahmetli Necmettin
Erbakan Hocamız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve ben hizmete aldık.
Sözen’in %90’ını Tamamladık Dediği Kuzuludere Barajının Projeleri Dahi Yoktu…
Sayın Sözen’in %90’ını tamamladık dediği Istrancaların ikinci barajı olan Kuzuludere Barajının projeleri
bile hazırlanmamıştı. Barajın inşa edileceği alan orman olduğu için Orman Genel Müdürlüğünden irtifak hakkı
dahi alınmamıştı. Kuzuludere Barajını da 6 Ağustos 1995 tarihinde hizmete almıştık. Aynı şekilde Sayın
Sözen’in röportajında %80’ini tamamladık dediği Büyükdere Barajının da ortada projesi dahi yoktu. O barajı da
inşa etmek bize nasip oldu.
Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Istraca Dereleri Projesine büyük önem verdik. 1995 yılında
Istranca Dereleri Projelerinin 1. Kademesini teşkil eden Düzdere, Kuzulu Dere ve Büyükdere Barajlarını inşa
ederek hizmete aldık. 1997 ve 2000 yıllarında ise projenin 2. Kademesini teşkil eden Elmalıdere,
Sultanbahçedere, Kazandere ve Papuçdere Barajlarını inşa ederek hizmete aldık. Yani bu barajları biz inşa ettik.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde İSKİ’nin yürüttüğü çalışmalar ile 7 dere 7 tepeyle
buluşturulmuş ve yıllık 235 milyon m 3 su şehre getirilmiştir. İSKİ ayrıca 1996 yılında Şile Keson kuyularını ve
1998 yılında da Sazlıdere Barajını hizmete alarak yıllık 85 milyon m 3 su daha devreye alındı. 1994 yılından
2019 yılına kadar 25 yılda İstanbul’a muazzam içmesuyu yatırımları yaptık. İSKİ Genel Müdürlüğü olarak
600 adet tesis hizmete aldık.
• Dev isale hatları,
• İçmesuyu arıtma tesisleri,
Terfi merkezleri,
• İçme suyu hazneleri ve
• Şebeke hatları inşa ettik.
Böylece İstanbul’un su hasretine son verilmiş ve İstanbul’da Su Medeniyeti yeniden tesis edilmiştir.
Daha sonra Yeşilçay Sistemi Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 31 Mayıs 2003 tarihinde hizmete
alınarak, İstanbul’a yılda 145 milyon m 3 su daha verilmiştir. Dolayısıyla 1994’te 200 milyon m 3 su şehre
verilirken, hizmete aldığımız yeni su kaynaklarıyla biz su kaynaklarının kapasitesini 2019 yılında
1 milyar 653 milyon m 3 ’e yükselttik. Yani takriben 8 katına çıkarttık.
İsale hattı uzunluğu 227 km’den 2.602 km’ye, içmesuyu şebeke hattının uzunluğunu ise 19.146 km’ye
çıkarttık. Eski borular değiştirildi. Böylece şebekelerin içmesuyu kaybını %65’ten %25’e düşürdük.
Dünyanın en ileri içmesuyu arıtma tesislerini İstanbul’a kazandırdık.
• Fatih Sultan Mehmet İçmesuyu Arıtma Tesisi
• Cumhuriyet İçmesuyu Arıtma Tesisi
• Kağıthane İçmesuyu Arıtma Tesisi
• Ömerli Muradiye İçmesuyu Arıtma Tesisi
• Yavuz Sultan Selim İçmesuyu Arıtma Tesis
• İkitelli 2. Bayezıt İçmesuyu Arıtma Tesisi
Halihazır kapasite günlük 4,4 milyon m 3 ’tür.
Susuzluktan Kerbelaya Dönmüş İstanbul’a Avrupa Birliği Standartlarında Su Verdik…
Yaptığımız çok ileri içmesuyu arıtma tesislerinin çıkış suyunda ve şebekede 163 parametrenin analizi
yapılabilmektedir. TSE, Dünya Sağlık Teşkilatı, ABD Çevre Koruma Ajansı ve Avrupa Birliği standartlarına
uygun su verilmektedir.
İstanbul’umuzda her noktaya su ulaştırmak için 300.000 kW gücünde 79 terfi merkezi ve 800.000 m 3 suyu
depolayabilecek 61 büyük su haznesi inşa ettik. Su kaynaklarının ve su dağıtımının optimum yönetilmesi için
ileri su kumanda sistemi (SCADA) kurduk.
Geçmişte sadece Aksaray’da İstanbul abonelerine hizmet verilmeye çalışılıyordu. 1994 yılından sonra
İstanbul’a yayılmış 30 İSKİ Şube Müdürlüğü tesis edilerek müşterilere daha kaliteli ve hızlı hizmet
sunulmaktadır.
En ileri bilgi işlem merkezini kurduk. Yabancı yazılımları çöpe attık, kendi yazılımlarımızı yazdık. İleri
teknoloji ile müşteri memnuniyetinde %97’ye ulaşıldı. Türkiye’de ilk defa Coğrafi Bilgi Sistemini (CBS)
İSKİ’de hayata geçirdik. Artık İstanbul’un altında ve üstünde ne varsa CBS ile görülebilmektedir.
Su Medeniyetini Yeniden Tesis Ettik…
İstanbul’u, 1994 öncesinde 6,5 milyon nüfuslu şehre yeterli içmesuyu sağlayamayan bir yönetimden
devralmıştık. Yaptığımız çalışmalarla, nüfusu 16 milyona ulaşan İstanbul’u, musluklarından kesintisiz su akan
bir şehir haline getirdik. İstanbul’da tekrar su medeniyetini tesis ettik.
Sayın Sözen’in Melen Projesini Dahi Sahiplenmesi Pes Dedirtti…
Sayın Nurettin Sözen, Istranca Barajlarından sonra İstanbul’un içme suyunun sigortası olan Melen
Projesini de sahiplenmesi pes dedirtmiştir. 1994 yılı öncesi İstanbul’da yaşanan büyük su sıkıntısını, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Allah’a şükür biz
çözdük. Ardından gelen Belediye Başkanlarımız döneminde de hem İSKİ, hem de DSİ marifetiyle yeni projeler
geliştirdik.
İstanbul 16 milyon nüfusu ile pek çok ülkeden daha fazla nüfusa sahip bir şehirdir. Dolayısıyla bu
büyüklükteki bir şehrin gelecek 10 yılını, 20 yılını ve hatta 50 yılını planlamamız gerekmekteydi. Bu
büyüklükteki bir şehri tek kaynağa bağlamak asla kabul edilemezdi.
1994 öncesi yaşanan sıkıntıları tekrar yaşamamak için İstanbul’a köklü çözüm olacak Melen Projesini
hayata geçirdik. İstanbul’un içmesuyu ihtiyacını 2071 yılına kadar teminat altına alan Melen Projesi,
Cumhuriyet tarihinin en büyük içmesuyu temin projesidir.
Melen Projesi, toplam 4 safhadan müteşekkil olup nihai safhası tamamlandığında İstanbul’a yıllık takriben
1 milyar m 3 su temin edilecektir. Projenin ilk 3 safhasını tamamlayarak İstanbul’a Melen’den düzenli olarak
içmesuyu verilmektedir. Şu anda İstanbul’un su sarfiyatının takriben %40’ı Melen ve Yeşilçay’dan
sağlanmaktadır.
Biz Melen Projesi’nin ilk safhasını 20 Ekim 2007 tarihinde tamamlayarak, saat 16.59’da Melen Suyunu,
Şafak Harekâtıyla Ömerli Barajına ilettik.
İkinci merhalede Cumhuriyet İçmesuyu Arıtma Tesisi ile Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan dev Boğaz
Geçiş Tünelini inşa ettik. Toplam uzunluğu 5.551 metre olan dev tünel, su yüzeyinin 135 metre derinliğinde ve
4 metre çapındadır. İkinci merhale 12.12.2012’de hizmete alınmıştır. Melen suyu, 189 km’lik dev isale hattı ile
şehre getirilerek Asya yakası ve Boğaz Geçiş Tünelinden Kâğıthane Arıtma Tesisine ileterek Avrupa yakasına
verilmiştir. Üçüncü merhale de ise iki ayrı isale hattı inşa edilmiştir. Melen Projesinin dördüncü merhalesinde
ise Melen Barajı bulunmakta olup, baraj inşaatında sona yaklaşılmıştır.
1994 – 2019 yılları arasında yaptığımız alt ve üst yapı tesisleri ile şehrin 2071 yılına kadar olan su
ihtiyacını karşıladık. Fakat İstanbul büyüyen gelişen dinamik bir şehir olduğu için bu tesislerin işletilmesi çok
önemlidir. İstanbul’a sürekli su vermek için bütün tesisler mükemmel olsa dahi yetmez! Kadim İstanbul’umuza
ve burada yaşayan aziz kardeşlerimize kesintisiz su vermek için bilgi, tecrübe, şevk ve heyecan ile akıllı bir
işletme elzemdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.