Açılışının 102. Yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Milli Egemenlik Paneli Gerçekleştirildi

Açılışının 102. Yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Milli Egemenlik Paneli Gerçekleştirildi

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü, Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı tarafından AKÜ’nün kuruluşunun 30. yıl etkinlikleri kapsamında “Açılışının 102. Yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve Milli Egemenlik” paneli düzenlendi.

Hibrit olarak gerçekleştirilen panele Afyonkarahisar İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Osman Alp ile birlikte AKÜ personeli ve öğrenciler katıldı.

Modetatörlüğünü AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in yaptığı panelde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş ile Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman konuşmacı olarak yer aldı.

“Sivas Kongresinde egemenliğin millete ait olduğu vurgulandı”

Panelde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, “TBMM’nin Açılmasından Önceki Siyasi ve Askeri Gelişmeler” konulu sunumunu yaptı. Altıntaş, TBMM’nin açılma sürecine ilişkin siyasi ve askeri konularda bilgiler verdi. Mustafa Kemal’in Amasya Genelgesi ile “işaret fişeğini çaktığını” ifade eden Altıntaş, “Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919 tarihinde, Samsun’a çıkmadan önce Amasya Genelgesinde İstanbul Hükümetinin görevini yapmadığını ve milletin kendi iradesine kendisinin el koyma durumu ile karşı karşıya kalındığı ile alakalı bir işaret fişeği çakmıştı. Bu işaret fişeğinden hemen sonra Erzurum Kongresi arkasından Sivas Kongresinde milli iradenin ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun işaretleri verilmişti. Mustafa Kemal önce Erzurum Kongresinde arkasından da Sivas Kongresinde Heyet-i Temsiliye’nin seçilmesini istediği ve bu şekilde meşruiyete son derece önem verilen siyasal bir sistem üzerinde durulduğunu görmüştük” diye konuştu.

Milletin kendi kaderine el koyması gerektiği ile alakalı Sivas Kongresinde kararlar alındığını söyleyen Altıntaş, süreç ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Sivas Kongresi içerisinde de Mebuslar Meclisinin açılması kararlaştırılmıştı. Sonuçta 12 Ocak 1920 tarihinde Mebuslar Meclisi açıldı. Mebuslar Meclisi açılmadan öncede Mustafa Kemal, Mebuslar Meclisine seçilen milletvekilleri ile gerek gruplar halinde gerekse kişisel görüşmelerinde mecliste bir Müdafaa-i Hukuk Grubunun oluşturulması gerektiğini ve Sivas Kongresinden itibaren yavaş yavaş şekillenmeye başlayan Misak-ı Milli kararlarının alınması gerektiği ile ilgili tavsiye ve telkinlerde bulunmuştur. 12 Ocak 1920 yılında Mebuslar Meclisi açıldığında padişah rahatsızlığını ileterek meclisin açılışına gelmemişti. Dolayısıyla Müdafaa-i Hukuk Grubu, Mebusan Meclisi içerisindeki çeşitli çalkantılardan dolayı tam anlamıyla oluşturulmamıştı. Uzun uğraşlardan sonra Felah-ı Vatan Grubu oluşacaktı. Bu grup da genel hatları itibariyle Misak-ı Millinin kabul edilmesi noktasında çabalar sarf edecekti ancak burada istenilen başarıya tam ulaşılmayacaktı ve bu çalkantılı süreç devam edecekti. Tartışmalar sonunda Misak-ı Milli kabul edilecekti.”

“Mustafa Kemal İstanbul’un işgalini İtalyanlar vasıtasıyla öğrendi”

Mustafa Kemal’in meclisin açılmasından önce gerek siyasi gerekse askeri konularla uğraşmak zorunda kaldığını dile getiren Altıntaş, “Mustafa Kemal, İstanbul’un işgal edileceği haberini 11 Mart tarihinde İtalyanlar vasıtasıyla öğrenmiştir. Öğrendikten hemen sonra Rauf Bey ve arkadaşlarına İstanbul’un yakında işgal edileceğini Anadolu’nun kendilerine çok ihtiyacı olduğunu ifade eden 3-4 tane mektup göndermiştir. Hatta Rauf Bey’e bin lirada para gönderdiğini biliyoruz. 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul, Londra Konferansında kararlaştırıldığı şekilde işgal edilecektir. Mustafa Kemal, Ankara’dayken işgaller olacağı bilgisi gelmesi nedeniyle tedbirler ilan etmiştir” dedi.

“Fevkalade Yetkiye Haiz Meclis”

Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman ise “TBMM’nin Açılışı ve Sonrasında Yaşanan Gelişmeler” konulu sunumunu yaptı. İstanbul’un işgalinin Ankara’da yeni bir meclisin açılmasına yol açtığını belirten Sarısaman, “16 Martta 1920 yılında İstanbul işgal edildi. Tutuklanan milletvekilleri oldu. Bu milletvekillerini İngilizler meclisten alıp gittiler. Rauf Bey teslim olurken İtilaf Devletlerinin hukuksuz uygulamalarına delil olması amacıyla yazı istedi. Nihayetinde 18 Mart günü Rıza Bey’in bir önergesi ile Meclisi Mebusan süresiz olarak kendisini feshetme kararı aldı. Bu teklif oybirliği ile kabul edildi. 18 Martta Mustafa Kemal Paşa Ankara’da toplanacak olan meclisle ilgili bir genelge yayınladı. Bu meclisin adı evvela ‘kurucu meclis’ olarak düşünüldü. Fakat Fransız İhtilalini çağrıştıracağı için bir eleştiri geldi.  İsyan hareketi olarak yorumlanabileceği düşüncesi vardı. Bu hareketi gayrimeşru olarak dillendiriyorlardı. Ayaklanmaları da buna dayandırıyorlardı. Siz meşru değilsiniz diyorlardı. 19 Martta düşünülen isim değil de ‘fevkalade yetkiye haiz meclis’ adı kullanılarak Ankara’da bir meclis açılacağı belirtildi” ifadelerini kullandı.

“TBMM Cuma günü dualarla ve kurban kesilerek açıldı”

TBMM’nin açılış süreci ve seçimleri hakkında bilgiler veren Sarısaman, şunları söyledi:

“Bu meclis için seçimler yapılacak, her sancaktan 5 mebus seçilecek, seçimlere katılım serbest olacaktı. Seçimler yapıldı. 21 Nisanda Mustafa Kemal bir genelge daha yayınladı. 23 Nisan 1920 Cuma günü Büyük Millet Meclisinin açılacağı duyuruldu. Cuma gününe rast getirilmesi kutsal gün olmasından kaynaklanıyor. Cuma namazından sonra askeri birliklerin Hacı Bayram Camiinden meclis binasına kadar olan alanı güven altına alması ve Hacı Bayram Camiinden Cuma namazını takiben milletvekilleri önde olmak üzere halkla beraber meclis binasına gidilmesi, bu sırada yine dualar edilmesi, meclis binasına gelindikten sonra burada kurban kesilmesiyle meclis binasına girilmesi şeklinde dini bir ritüelle açılış gerçekleşti.”

23 Nisan tarihinde Meclisin ilk açılış konuşmasını en yaşlı milletvekili sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif Bey’in yaptığını ifade eden Sarısaman, “Şerif Beyin açılış konuşmasından sonra meclis dağıldı. Ertesi gün tekrar toplandı. Ertesi günkü toplantıda Mustafa Kemal meclis başkanlığına seçildi. Mustafa Kemal Paşa’nın vermiş olduğu bir önerge var. Mustafa Kemal liderlik vasfını burada da göstererek geleceği inşa etmeye çalıştı. Geleceği inşa etmek adına bu hareketin yanlış yollara gitmesinin önüne geçmeye çalıştı. 24 Nisan tarihindeki önergesinde; hükümet kurmak mecburidir, geçici bir hükümet başkanı atamak ya da padişah kaymakamı atamak doğru değildir. Mustafa Kemal, genelgede her türlü yasama ve yürütme yetkisinin de mecliste olduğunu vurguladı. Böylece TBMM çalışmalarını başlatmış oldu 2 Mayısta vekiller heyeti ile ilgili kanun çıktı ve 3 Mayısta da bakanlar kurulu kuruldu. Bir devlet teşkilatı oluşmaya başladı. 23 Nisan tarihinde resmen değil ama fiilen cumhuriyet idaresi başladı” dedi.

“Açılışının 102. Yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Milli Egemenlik” Panelinin tamamını buradan izleyebilirsiniz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.