Bir aşk ilişkisi...

Bir aşk ilişkisi...
Bir aşk ilişkisi öncelikle eğlendirici olmalı. Kişiler bu ilişki içinde birlikte eğlendiklerini hissetmeliler. Sadece eğlence olarak algılanan ilişkiyi doğru bulmam ama bir aşk ilişkisinin mutlaka eğlendirici olması fikrinden de vazgeçmem. Bu arada sürekli ve aşırı denetim ihtiyacı ile duygusal ve zihinsel gerginliklerin, aşkın bu eğlendirici yönünün önündeki en ciddi engeller olduğunu belirtmeliyim. Gelelim bir aşk ilişkisinin irdelenmesine… Olumlu bir aşk ilişkisi için, tabii ki ilk önkoşul sevgidir. Karşılıklı sevgi içermeyen bir ilişkinin aşk olduğunu söylemek mümkün değil. Sevgisiz bir ilişki, olsa olsa ya beğeni üzerine kuruludur ya da yanılsama. Aşk emek gerektirir. Aşkta emeğin bir başka adı ilgidir. İlgi duymak ve ilgi göstermek, karşıdaki insanın sorumluluklarının anlaşıldığı ve kavrandığı anlamına gelir. İlgi duymak, karşıdaki insana “Sen özelsin” demenin bir yoludur. Bir aşk ilişkisinde tüm duygu ve görüşleri birebir paylaşmak gerekmez. Ama paylaşılmayanı, anlayışla karşılamak bir zorunluluktur. Bir kişi, karşısındaki insan gibi duyup düşünüp onu anlamayı, onun çıkardığı sonuçlara varabilmeyi becermelidir. Aşk bir yana; türü ne olursa olsun bir ilişkideki vazgeçilmezlerin başında saygı gelir. Saygı olmayan yerde sevgi olmaz. Sevgi olmayınca da o ilişki aşk olmaz. Saygı, sevginin yaşayabilmesi için en uygun ama aynı derecede en vazgeçilmez öğedir. Aşk, saygı ikliminde yaşar. Saygı, karşımızdaki insanın kimliğine ve kişiliğine değer verdiğimizin söz ve davranış olarak ifadesidir. Dünyada az bulunan değerlerden birisi de takdir etmektir. Bir aşk ilişkisinin anahtar kavramları arasında karşımızdaki insanı takdir etmek gelir. O’nu aşağılamak, hoyratça yermek ne kadar aşktan uzaksa takdir etmek de o denli aşka yaklaşmaktır. Tabii ki, takdir etme fikri ile olmayanı alkışlamayı, sırf karşımızdaki insanı mutlu etmek için hayali becerileri alkışlamayı kastetmiyorum. Her şeyden önce takdirin ayakları yere basmalıdır. Bence olumlu bir ilişki, olumlu niyet ve yaklaşımlarla başlar. Bir başka deyişle; aşk aşkı isteyerek başlar. Olumlu düşünmenin devamında, karşımızdaki insanın özelliklerini zihnimizde canlandırdığımız (veya zamanla değiştirmeyi ümit ettiğimiz gibi) değil, olduğu gibi kabul etmek gelir. O’nun var olduğu biçimde bir değer olduğunu benimsememiz gerekir. Böylece taraflar bir ilişki içerisinde yabancılık çekmezler. Her biri (daha başlarken bile) ilişkinin gerçek ve vazgeçilmez tarafı olduğunu düşünür. Saygı gibi bir ilişkinin kendini geliştirebileceği iklimi tanımlayan bir diğer kavram ise güvendir: Kendine güven, karşıdaki insana güven. Bir kişi kendisini eksikli hissediyorsa bir ilişki içinde rahat davranamaz. Bu nedenle kişi kendi değerlerini bilmeli ve bunları güvenle ortaya koyabilmelidir. Yine bir ilişkide her birey karşısındaki insanın kendisini ifade edebilmesini sağlamak üzere ona düşen güven sağlama fonksiyonunu yerine getirebilmelidir. Bir ilişkide özgürlüğün kapılarını ancak karşılıklı güven açabilir

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.