Halil Şahin

Halil Şahin

NASIL SOYULDUK?

Allah’la Kandıranlar Partisinin beş yıllık hükümet etme sürecinde ‘enflasyon’ düştü dendiği halde, gerçekten ayağa kalkarak bir türlü belini doğrultamayan ve nasıl yoksullaştığına aklı ermeyenlerle bir hesap yapalım. O geçen beş yılda ülkenin dış borçları %70 artarken, esasta borçlanan özel sektörümüz yani hür teşebbüsümüz değil miydi? Ecevit Hükümetlerine değin devlet garantisi altında dışa borçlanan hür teşebbüsümüz, o borcunu devletimize ödemediği için, Türkiye Cumhuriyeti’ni 5 Cent’e muhtaç ederek vebalini de Ecevit Hükümetlerine yükleyivermişlerdi. Girdiği her ülkeyi batıran İMF ile birlikte hazırlanan ekonomi politikalarına koşut, işte bu hür teşebbüsçülerimizin borcu, sonrası beş yılda üçe katlandı. Yani, devlet size kemer sıktırdığı günlerde; ha bire özel sektörün dış borcunu öderken, içeride sizden söğüşlenen paraları bu meşhur hür teşebbüsçüleriniz yiyordu. Kısacası; Yükü taşıyan sen, sefasını süren onlardı. Yabancı bankalar devlet güvencesindeki özel sektöre kredi açıyor, bu krediyi alanlar dış borç açıklarını finans için para arayan devlete satıyor ve böylece devlet iç piyasadan % 17,6 ile borçlanırken, dışarıdan da %2,5 ile borç batağına sokuluyordu. Ucuz dış kredi alanlar ABD dolarlarını Türk Lirasına çevirerek devlete satıyorlar, aldıkları dış krediye teminat olarak da devlet kâğıtlarını(bono vs) teminat olarak veriyorlardı. İşte onların özlediği ve iştahlarını abartan düzen buydu. Oysa bu, bir soygun düzeni değil miydi? Kılıf, yasal düzen içinde kendini gösteriyor. Dışarıdan %2,5’la alınan, içerde %17,6 ile devlete satılıyorken gerekçe olarak liranın değer kaybı gösteriliyor. Güya enflasyon nedeniyle döviz kuru artıyor. Ülkeye o iştahla akan döviz piyasayı doyuruyor. Üretim olmayınca, üretimde katma değer payı yükselmeyince artık kurları da yükseltemiyorsunuz. Kur riski diye alınan yaklaşık %15’lik kur farkı böylece cebe giriyor, hür teşebbüsümüz için havadan kazanılanlar ballı börek oluyor. Özelleştirme adıyla bir yandan sosyo-genetik (ulusal stratejik) sektörlerimiz yabancıların eline geçerken, diğer yandan gözü doymayanlarca, vatan toprakları ve yeraltı zenginliklerinin de satışa çıkarıldığını anımsarsınız. Sonrasında da; Kumpasın içine Merkez Bankası da katılmak suretiyle, ABD(USA) bankalarında olan mevduatlar 64 milyar artırılmıştı. Yani; ABD’li para babalarına kıyak çekip güya arkalarına almak ereğiyle, bu mevduat 100 Milyar ABD Doları üzerine çıkarıldı. Oysa o yıl; iç piyasalara ödeyeceği 38 milyar dolar faiz, 6 milyar altına çekilebilirdi. Ama bu paralar Hazinenin 28 Milyar Dolar zararı bahasına, özel sektörün rahat kredi alması için kullanıldı. Hesap ortadadır: 2006 yılında Hazine iç piyasaya 30, dış piyasaya 5 Milyar ABD Doları faiz ödemiştir. İç piyasadan aldığı borç ortalaması 174, dış borç ortalaması ise 191 Milyar Dolardır. Yüksek faizle iç borç olarak alınan 174 Milyar Dolar dış borç olarak %2,5 la alınsaydı, devlet 30 Milyar yerine 4,3 Milyar Dolar faiz ödeyecekti. İşte peşkeş çekilen bu zarar, 25 Milyar Dolar olarak ümmi halkın omuzlarına ‘gelecekte ödenmesi gereken vebal olarak’ yazılmıştır. Bir yanda olaylar(soygunlar) böylesine gelişirken, öte yanda yandaş medya ve siyasi zurnalar, insancıklara halay çektiriyordu. Bu durumdan halk memnun olduğunu gözlemliyoruz. Çünkü bunu; “istikrar istiyorum” adını verdiğini söyleyenlerin yorumuyla, daha sonraki on yılda yapılan geçen seçimlerde kullandığı oylarıyla kanıtlamıştır. Bir de bakmışız; 2003’te 7, 2004’te 11, 2005’te 17 Milyar ABD Doları olan soygun 2006’da 25 Milyara çıkmış. Nasıl soyulduğunuzu; pardon, gönendiğiniz istikrarı görüyorsunuz değil mi? Pusulamı yitirdim, yönümü bulamıyorum. Bulan var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi