Halil Şahin

Halil Şahin

YARIN ÇOK GEÇ OLACAKTIR

Salt kendi doğduğum köyümün insanının böyle olduğunu sanıyordum: hiçbir şey bilmediği halde, her şeyi ben bilirim diyenlerle dolmuş ülke! Çevremiz, hiçbir şey vermeden ve üretmeden ‘almayı’ doğal gören; cahillik, aptallık, ukalalılık, bencillik ve öz çıkarcılığın tavan yaptığı insancıklarla dolmuş... Şunlara bakın; “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” tavrı ile “Dünya’yı ben yarattım” edası ile “tın, tın” sesleri çıkaran fakat havaları bin para olan insanlarla dolmuş ülke... Halkın bindirilmek istendiği şu Meclis’teki muhalefet denen siyasi örgütler, sanki kara kuşak teorisinde görevli. Hepsi de AB’D işbirlikçisi payandalara gizli destek veriyor. Vatan hainliği derecesinde suçtan hüküm giyenleri TBMM’ne sokan CHP ile köşklere, saraylara yükseltip oturtan MHP’nin haline bir bakınız! Baykal’a video komplosu, Kılıçdaroğlu’nun seçmen kaydının silinmesi, ülkücülerin tarumar edilmesi, “36 etnik köken yetmez, ülke 136 ya bölünmeli!” diyerek taban kaydıranlar, tavan çöktürenler, hayırcı görünüp hayırsız çıkanların hepsi bu curcunanın içinde! Daha düne değin “Korkmayın bize bir şey olmaz!” diyenler, “Kemal Efendi de tekneyi batırdığında” nerede yeni bir yer bulacaklar acaba? Elân oturup; masa başı ahkâmlar keserek, birileri gelip sizleri kurtaracak diye mi bekleyeceksiniz? Bu devleti; ne Türkeş, ne Bahçeli, ne Baykal ne de Kılıçdaroğlu kurdu. Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk düşünceleriyle kuruldu. Bu ülke; havadan yaratılıp, sizlere bırakılmadı. Atatürk’ün kimliğinde ve düşüncelerinde vücut bulan Türk ulusu; bu vatanı kanla, irfanla kurdu ve sizlere bir armağan olarak sundu. O nedenledir ki; Ata’nın düşüncelerinin dışına çıkıldığında ve terk edildiğinde ‘Sevr’ hortlamakta, “doksandokuz canlı canavar olan irtica” yeniden doğmaktadır. Ülkücülük; Atatürk’ün siyasi bayrağındaki altı oktan, salt milliyetçiliğine sarılmış, ama ona da yanlış sarılmış ve yanlış yorumlamalar yapmıştır. CHP’liler ise; o değerleri çoktan unutmuş ve halkından kopuk görünüyorlar. Küreselleşme; Emperyalizm Güdümlü Tek Dünya Devleti, Anti Milliyetçilik ve Ümmetçilik kavramlarıyla oynuyor. Ne yazık ki; O düşünceleri körükleyenler, bugün hem Dünya’da hem de Türkiye’de iktidarda, hem de sizlerin oy desteğiyle! Bu ülkede ulusalcı çizgideki tüm liderlere operasyon yapıldı. Doğu Perinçek, Kadir Özbek, Mehmet Haberal ve daha niceleri Silivri Zindanı’nda derdest edilerek her türlü insanlık haklarından yoksun bırakılmadılar mı? Sıra elbette size de gelecek. Çünkü hemen dağılıyorsunuz. İşbirlikçi yayın organlarındaki yalan üfürük haberlerle ne de yıkılmış görünüyorsunuz! Genel görüntü hiç de iç açıcı değil, doğru. Bugünün Türkiye’si; “Ilımlı İslâm” diye, Kilise veya Mahfil tipi, yönetimi ‘Hıristiyan’ olan bir büyük tehlike ile karşı karşıya. ‘Yardım’ adı altında kurulan tezgâhlarla, “Kara Ticaret” veya “Kayıt Dışı bir Ekonomi” ülkeyi sarmış. Referandum ve seçimlerde kaynağı belirsiz paralar harcanıyor. Ortada; İlköğretim okullarında bile öğrencilerin ne yaptığını kontrol edemediğiniz bir AIDS batağındaki toplum var. Yozgat milliyetçiliği, Diyarbakır milliyetçiliğine dönüşmüş: çoğu ulusalcıydı, şimdilerde enternasyonal muhafazakâr olmuş. Eski ülkücülerle, kendini Kemalist sayan uykucular da Gülen’in desteğiyle mühürdar oldular gayrı! Baksanıza, K.Kılıçdaroğlu seçmen olmayı bile beceremedi. Bazı iktidar adayı muhalefet partilileri sandık üyeliği görevine dahi gitmemiş. Bazı partiler, sandık kuruluna hem üye hem de müşahit bile göndermemiş. Geçmiş ortaya koydu ki, Türkiye’de partiler, konumlarını güçlendirerek koruyorlar. Demokrasi, özgürlük deyip koalisyonları kötüleyerek milletin oyunu alanlar; cumhur bağlaşıklığı peşine düşmüşler, milleti ipotek etmek için gayrete düşmüşler. “Oy kullanmayanın kendisi adam olmayacağı gibi çocuklarının da adam olamayacağını anladığımız zaman.” Adam oluruz, yanıtını bildiğiniz halde; “Ne Zaman Adam Oluruz?” diye ne kendinizi, ne de başkalarını sorgulamayınız. Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir” diyor. Hayatınız, seçtiğiniz kadındır. Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz artar. Hayat kat kattır. Babil’in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür. Ve bugün durduğunuz taraçada seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat, yanınızdaki kadının terası ve manzarasıdır, yaşamınızdır. Hayatınız, seçtiğiniz kadındır! Dün ‘hayır!’ dedik, düşmanı defettik. Dün ‘hayır!’ dedik, işgali bitirdik. Dün ‘hayır!’ dedik, Cumhuriyeti kurduk. Ve dün “hayır” dedik, Türk ulusunun onurunu Dünya’ya duyurduk. Nietzsche’nin dediği gibi: “Evet, kirli bir ırmaktır insan. Kirli bir ırmağı içine alması ve bozulmadan kalması için deniz olmalı kişi.” Artık küresel oyun bitmeli ve rezaletler sahnesi yıkılmalıdır. Siz de biliyorsunuz, çünkü yarınlar çok geç olacaktır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi