Halil Şahin

Halil Şahin

YAPACAKLARINIZ BELLİ


Kına yakmak Türk gelenekleri arasında yer alan bir “adanmışlık” işaretidir. Kurbanlık koçlara kına yakılır. Çünkü onlar, Allah’a kurban (günahlar af olacak) olacak diye düşünülür. Gelin kızlara kına yakılır. Çünkü onlar, eşine kurban (evlilik ömür boyu sürsün diye) olacak diye düşünülür. Askerlik görev yerine giden erkeklere kına kılır. Çünkü onlar, o andan itibaren vatana kurban (şehit olacak) olabileceği düşünülür.

Türk, her dem askerdir. Türk demek, asker demektir. Türk Askeri demek, Atatürk demektir. O nedenle, Türklük düşmanları Türk Askerini sevmez. Türk Askeri bu nedenle zayıflatılmaya çalışılır. Bu nedenle cep telefonuna numaralar yüklenir. Bu nedenle üzerinde psikolojik baskı uygulanır. Bu nedenle türlü operasyonlar yapılır.

Maarif sistemini bozarak; eğitmedikleri köylümüz çiftçiliği öğrenemedi diye, tarımı öldürdüler. Hayvancılığı yok ettiler. Kuş Gribi’ni bahane edip; kırsalda tavuk, kaz, ördek örneği bir tek kanatlı hayvan bırakmadılar.

Bir doktor, bir avukat kötü diye tüm hastaneleri kapatalım, tüm yargı organlarını yok mu edelim?

Bir polis, başka bir meslek veya kurumdan biri rüşvet alıyor diye hepsine mi cephe alalım?

“Yıkıldılar, içini oydular, biz de bunları asker zannetmiştik” mi diyelim?

Doktor yerine üfürükçülere, hukuk adamları yerine kadılara, ağalara, şıhlara mı gidelim?

Bizi bu duruma düşürmek isteyenleri mutlu mu edelim?

Belli ki; Ölüm döşeğindeyiz, bu ülkenin tüm organları hasta ve bu hastalık yayıldıkça yayılıyor. Bizler ise hala o mikropları göremiyor, tanıyamıyor ve birbirimizi yok ediyoruz.

Vatan toprakları için canlarımızı hiçe sayarak, kâh susuz, kâh aç, bazen de donma tehlikesi geçirdiğimiz günlerin de olduğu, o kavurucu sıcaklar, silah sesleri altında yaptığımız görevleri ne kadar da basite indirgeyebiliyoruz...

Asker kimsenin memuru değildir, kimsenin önünde diz çöktürülemez. Türk askerinin başına çuval geçirten ABD işbirlikçilerinden mutlaka hesap sorulur, unutulmaz.

Türk askerini kartondan kaplanlara dönüştürme hevesi içinde olanların başına bu dünya elbette yıkılır…

Bazı yazarlarımız ve aydınlarımız, Ergenekon davası tutuklularıyla dayanışmalarını, salt dört isimle anıyorlar. “Kurunun yanında yaş da yanıyor” izlenimleri yaratılarak yürütülen çabalarla bu savaş kazanılmaz!

Yakılan, Türk Devrimidir. Alevlerin içine atılan özgürlüklerdir ve çağdaş yaşamdır. Türkiye, tarihindeki en kapsamlı emperyalist operasyonla karşı karşıyadır. Bu, bir SüperNATO operasyonudur. Ergenekon, Poyrazköy, Kafes, Balyoz, Erzurum Ergenekon davalarındaki iddiaların, baştan sona tertip ürünü olduğu kanıtlanmıştır.

Arkada kalan 50-60 yıl içinde işlenen 1 Mayıs 1977, Kahramanmaraş katliamları, faili meçhuller, Madımak yangınları, Başbağlar’da köylülerimizin kurşuna dizilmesi, Hrant Dink’in katledilmesi vb; Ergenekon davalarının konusu bile edilmemiştir. Danıştay yargıçlarını öldürtenler, kendi suçlarını Ergenekon davasının içine atmışlardır.

15 Temmuz Darbe iddiaları ise ayrı bir uydurmadır. 1971 ve 1980 Amerikancı darbelerini yapan Gladyo; Türk Ordusunu, İşçi Partisini ve Türkiye’nin yurtsever devrimci birikimini hedef almıştır.

Halk anlamıştır. Tertip bozuluyor. Halk başını kaldırmış yurtseverlere yapılan zulme karşı çıkıyor ve tüm tehditlere rağmen tertibi cepheden göğüslüyor. Yapacaklarınız belli. Başka yolu yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi