Halil Şahin

Halil Şahin

YALAN ÜRETİMİ

Sahibinin sesi gazeteler ve televizyonlardan tertip edilmiş işbirlikçi medya yalan üretmeye halen devam ediyor. 25 Haziran 2010 günlü Zaman, Star, Bugün, Takvim gibisinden gazetelerinde ne yazmışlardı anımsayınız: Hüseyin Yıldırım isimli eski bir PKK’lıya atfen yayımlanan “haberlerde” O günlerin İşçi Partisi ve Genel Başkanı Doğu Perinçek’e yönelik yine yalan ve iftiralara yer verildiğini hepiniz gözlemlemiştiniz. Haberlerde Sayın Perinçek hakkında “derin devletin adamı”, “çok tehlikeli biri”, “PKK ve Öcalan’la bağlantılı” gibisinden benzeri uydurmaların yer alması ne denli üzücüydü! “Öcalan’ın kara kutusu konuştu” başlığıyla yayımlanan haberlerin bütünüyle gerçek dışı ve uydurma değil miydi? Tüm bu ve benzeri haberlerin, Türkiye’ye ve İşçi Partisi’ne yönelik SüperNATO merkezli yürütülen düzmece tertiplerin, paslı psikolojik savaş malzemesi olduğunu bilmiyor muyduk? Belli ki; çöplükten üretilen bu uydurmaların ‘haber’ olarak okura sunulmasının gazetecilik etiğiyle uyarlı olmadığı açık değil miydi? Oysa göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek var. Unutulmamalıdır ki; Perinçek’in Genel Başkanı olduğu İşçi Partisi, Türk Ordusu’ndan ve Türk Polisinden önce PKK saldırılarında ilk şehitleri vermiş, bu partinin çok sayıda yöneticisi PKK saldırılarında şehit olmuşlardı. Şu Recep Bey; ağzından çıkan sözü belli ki, duymuyor. Çırağan Sarayı’nda Güneydoğu Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları’na hitap ederken: “Terör örgütünün finansal desteğini kesmeyenler, faaliyet ve propagandasına göz yumanlar, suçluları iade etmeyenler var. Bundan dolayı size sitemkârız” dememiş miydi? Yahu sen, nasıl olurda devletin ve milletin onurunu yerle yeksan edersin! R.T. Erdoğan bu konuşmayı sade bir vatandaş olarak yapmış olsaydı, önemi olmazdı. Ama Recep Bey’in şahsında T.C. Devleti küçük düşürülmüştür. Çünkü Avrupalılar da bilir; en iyi PKK propagandası Türkiye’de yapılmaktadır. İşte bakınız: Türkiye’deki PKK yasal bir parti kurarak, meclise girebilmiştir. Yasal PKK gazetesi yayımlanıyor, her gün bayilerde satılıyor. PKK’lı belediye Başkanları her gün PKK propagandası yapıyorlar. PKK mitinglerinde Apo posterleri, PKK bayrakları, Kürdistan bayrakları taşınıyor. PKK’nın başı İmralı’dan avukatları vasıtasıyla örgütünü yönetiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin meclisindeki PKK milletvekilleri Türk Devleti’ni terörü arttırmakla tehdit ediyorlar. PKK Milletvekili, Meclis’teki oturumda, Meclis Başkanı’na “Evet, sizi tehdit ediyoruz” diyebiliyor. PKK’nın yasal partisinin liderleri ve PKK’lı Belediye Başkanları “Öcalan önderimizdir” demeçleri veriyorlar. PKK’lı Belediye Başkanı, Türkiye Hükümeti’ne ‘Hasstir!’ diye meydanlardan küfür edebiliyor. Belli tarafların Taraf Gazetesi aracılığıyla “Demokratik özerklik ilan edeceğiz” diye resmen açıklama yapıyorlar. Bunları göz göre göre yaşadığınıza göre, o basın yayın araçlarında yer alan ‘açılım’ lafları koca bir yalan değil mi? Daha neler, neler… Gandi Kemal, Avrupa Birliği Büyükelçileri’ne hitap ederken: “Ahde vefa önemli ise ve Avrupalı da ahde vefayı biliyorsa, ek koşullarla Türkiye’nin AB sürecinin önünü kesmesin” dememiş miydi? Gandiciğime sormak gerek: Devletlerarasında “Ahde vefa” diye bir şey var mıdır? Ahde vefa; arkadaşlar arasında, kankalar arasında, musahipler arasında olur bre anacağım! Mahalle arkadaşlığı kavramları ile uluslararası diplomasi yapılmaz. Oysa AB Büyükelçilerine: “AB’nin “Türkiye Kıbrıs’ta işgalcidir” kararını kabul etmiyoruz. AB KKTC’yi tanısın, ambargoları kaldırsın. Kürtleri ve Alevileri azınlık olarak tanıdığını söyleyip, ayrılıkçılığı kışkırtıyorsunuz. Bu tavrınızdan vazgeçin. Avrupa Parlamentosu’nda Kürt Konferansları tertipleyerek, Türkiye’yi bölme faaliyetlerinizden vazgeçin.” demeliydi. Demiyor, di ye mi yoor. Büyükelçiler, Gandi Kemal’i: “Anayasa değişikliği teklifinin iptalini neden istediniz” diye sorguya çekecek kadar küstahlaşıyorlar. Gandi Kemal de; “Bu sizi ilgilendirmez, Türkiye’nin iç işidir” diyeceği yerde, hâkim karşısına çıkmış suçlu gibi açıklamalar yapıyor. Demek ki, malum medyada şişirilen Gandi Kemal’in Kemal’i de koca bir yalanmış değil mi? Böylesi örnekleri daha da çoğaltmak elbette mümkün! Ülkenin yalanlarla dolanlarla yönetildiği ve yönetenlerin ne denli basiret sahibi olduğu ortada olduğu için halk kanıksamağa başladı. Önceleri inanıyorlardı, sonra uyuşmuş yaratıklar gibi görmez ve duymaz gibi davrandılar. Ama artık tepki gösterir hale geldiler. Siyasilerin yalanları tutmaz oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi