Halil Şahin

Halil Şahin

TUFAN IRAK DEĞİL


Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerinden yapılan belirlemeye göre; Türkiye’de iktidar olanlar, 2010 yılı Ocak Ayı itibariyle istihdam edilen 21 milyon 162 bin kişiden 8 milyon 949 bininin sosyal güvenlik kurumuna kaydı olmadan çalıştığının belirlenmesinden utanç duyuyorlar mı?

Kayıt dışı istihdamın geçen yılın aynı ayına göre 1,5 puan artışla % 42,3’e yükselmesi, Ocak Ayı’nda, kayıt dışı istihdam edenlerin sayısında 845 bin kişilik artış yaşanması ise; “aş, eş, iş” sloganıyla seçim kazananların, halkı ne denli aldattığının bir kanıtı.

Ocak Ayı itibariyle; bir önceki yılın aynı dönemine göre erkek istihdamında kayıt dışılık oranı 0,6 puan artarken, 15 milyon 282 bin erkek çalışanın 5 milyon 617 binini kayıt dışı çalışanlar oluşturdu.

Bu dönemde kadın çalışanlar içinde kayıt dışılık oranı 3,1 puan artışla % 53,6’dan 56,7’ye çıktı. 5 bin 204 kişilik kadın istihdamından 3 milyon 332 bininin kayıt dışı istihdam ettiği belirlendi. Yine Ocak sonu itibariyle son bir yıllık dönemde istihdam edilen kadın sayısı 675 bin kadın artarken,

aynı dönemde kadın istihdamındaki kayıt dışı sayısı da 543 bin kişi arttı. Ocak 2010 itibariyle son bir yıllık dönemde erkek istihdamındaki artış 613 bin olurken, yine bu dönemde kayıt dışı çalışan erkek sayısında 302 bin kişilik artış yaşandı. Kendi adına çalışanlarda kayıt dışılık ise % 69.

Kayıt dışı oranının artışında kendi adına çalışanlar etkili oldu. Ocak 2009’da kendi hesabına çalışan 4 milyon 311 kişiden % 66,7’sini oluşturan 2 milyon 875 bini kayıt dışı çalışıyorken, 2010 yılının aynı döneminde kendi hesabına çalışan 4 milyon 526 kişiden yüzde 69’u kayıt dışı istihdam etti. Böylece bir yıllık dönemde kayıt dışı istihdam edenlerin sayısı 247 bin kişilik artışla 3 milyon 122’e çıktı.

Ücretli ve yevmiyeli olarak çalışan toplam 12 milyon 825 bin kişiden % 24’ünü oluşturan 3 milyon 76 bin kişinin kayıt dışı çalıştığı belirlendi.

İşveren olarak faaliyet gösteren 1 milyon 141 bin kişiden % 25,9’unu oluşturan 295 bin kişinin de sosyal güvenlik kaydı bulunmadığı saptandı.

Aile işçilerinin % 92’sinin kayıt dışı olması ayrıca bir memleket gerçeği olarak hüzün veriyor. Kayıt dışı ‘çalışanlar’ içinde en büyük grubu, işte bu ücretsiz aile işçileri oluşturuyor. Büyük bölümü tarım kesiminde bulunan ve standart bir istihdamdan farklı olarak tarım yada ticaretle uğraşan ailesine yardım eden bu kişilerin toplam sayısı 2 milyon 670 bin kişi. Bunların yaklaşık % 91,9’u oranındaki 2 milyon 455 bininin sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olmadığı görüldü.

Normal bir istihdam olanağı elde edemediği için mevcut konumda yer alan bu kişilerin, ücretsiz aile işçisi şeklinde tanımlanması, Türkiye’deki işsizliğin boyutlarını da olduğundan küçük gösteriyor.

Kayıt dışı çalışanlar toplamının 4 milyon 322 bini tarımda, 4 milyon 627 bini ise tarım dışı

sektörlerde bulunuyor. Tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı Ocak 2009’da % 84,5 iken, bu oran 2009 Ocak’ta 85,8’e yükseldi. Tarım dışı sektörlerde istihdam edenler içinde sosyal güvenlikten yoksun olanların oranı ise 2009 Ocak’taki yüzde 28,6’lık seviyesinden % 28,7’ye yükseldi.

Bu düzen ișsizlik yaratıyor deniyor da, ișsizlik yaratmayan bir düzenin var olup olamayacağı konusunda pek konuşulmuyor. Oysa bir ‘düzen’den söz ediliyorsa eğer, onun içinde ‘ișsizlik’ gibi bir düzensizliğin olmaması gerekmez mi?

Hani olur olmaz yerde var olan durumdan yakınanlar, düzen söz konusu olunca en ‘kral statükocu’ kesiliyorlar.

Feodal düzende ișsizler değil, ama çalışmayanlar vardı. O çalışmayanlar; müzik, resim, av partisi, komuta, denetim gibi ișleri(!) yapıyorlardı ve işsizlikten yakınılmıyordu.

Günümüz “sosyal devlet”, ‘ișsizlik sigortası’ ve fonlaması gibi “ekonomi politikaları” ise; bugünkü gibi, bir ‘tıkanma’ noktasına vardığında, lastikler donu tutamayıp ‘ekonomik gerçeklik’ olarak olanca çıplaklığıyla ortaya çıkmaktadır. devlet olarak varlığını sürdürebilmesi, bir “genel seferberlik” ilan etmekten başka yol kalmadığını gösteriyor.

Çünkü yetmiş 82 milyonluk halk kitlesi içinde çalışabilecek durumda olan herkese, devletin bir ‘iș’ verme zorunluluğu yok mudur?

‘Kıyamet’ değilse bile ‘tufan’ çok ırak değil.

Bilerek ya da bilmeyerek, şu gelinen sonucu yaratanları, bu halk kesinlikle affetmeyecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’ndeki son Cumhurbaşkanlığı seçimi, ibret veren bir sonucu da ortaya koydu Kuzey Kıbrıs’ta halk başardı, şimdi sıra Türkiye’de!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi