Simbiyo ve Huzur Kenti olabiliriz

Simbiyo ve Huzur Kenti olabiliriz
Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Afyonkarahisar Belediye Başkan Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Abdülkerim Çalışkan, Afyonkarahisar için iki yeni markalaşma önerisini gündeme getirdi. Çalışkan, “Afyonkarahisar, tabiatla ortakyaşam çerçevesinde Simbiyo Kent olabilir. Termal özellikler, kültürel değerlerle birleştirilirse Huzur Kenti olarak da markalaşılabilir” dedi
MURAT ARISOY’UN ÖZEL RÖPORTAJI
Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı “İllerde Yaşam Endeksi” araştırmasının ardından “Yaşanabilir Kentler” sıralamaları tekrar gündeme geldi. 2010’dan bu yana çeşitli ekonomi dergilerinin Afyonkarahisar’ı 50-60’lı sıralarda göstermesinin ardından Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinde kentin 10’uncu sırada yer alması; ancak bölgede Kütahya ve Uşak’ın Afyonkarahisar’ı geçmesi yeni soru işaretlerine neden oldu. Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Afyonkarahisar Belediye Başkan Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Abdülkerim Çalışkan, kent sıralaması anket ve araştırmalarını değerlendirdi. Çalışkan, bu tür anket ve araştırmaların bilgi verme amaçlı olduğunu, gösterge ve çerçevenin bakış açısına göre değişebileceğini kaydetti. Çalışkan, Afyonkarahisar’ın tabiatla barışık bir kent olduğunu, bu nedenle “Simbiyo Kent (Ortakyaşam Kenti)” unvanını elde edebileceğini kaydetti. Çalışkan, şehrin kültürel değerleri ile termal özelliklerinin birleştirilmesi hâlinde de “Huzur Kenti” olarak adlandırılabileceğini vurguladı. İşte Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Afyonkarahisar Belediye Başkan Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Abdülkerim Çalışkan’ın aktardıkları: Kentlerin yaşanabilirlik düzeylerine ilişkin zaman zaman anket ve araştırmalar yayınlanıyor. Anket ve araştırmalarda Afyonkarahisar’ın durumunun pek de iyi olmadığı görülüyor. Bunu nasıl yorumlamak gerekir? ABDÜLKERİM ÇALIŞKAN: Afyonkarahisar’da yaşam kalitesini azaltan üç temel gösterge var. Bir tanesi trafik. Biz dışsal değişken diyoruz buna. Şehir içi trafikle ilgili bir veri ulaşmıyor araştırmayı yapanlara. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden Afyon il sınırları içindeki trafik kazalarını alıyorlar, Afyon’daki araç sayısına oranlıyorlar. Afyon plakalı araç kaza yapmasa da, trafik kazası Afyonkarahisar’ın verilerini olumsuz etkiliyor. Oradaki yerel otoriteler bu problemle ilgili ne gibi çalışmalar yapıyor, buna bakılmıyor. Afyonkarahisar, her tarafa duble yol ile bağlı. Bu hiç dikkate alınmıyor.

HAVA KİRLİLİĞİNDE BİRÇOK ETKEN VAR

Hava kalitesinde de dışsal ve içsel değişkenler var. İçsel değişkenler, idarenin yapması gereken denetimler, cezalar, kontroller. Belki bunlardaki ihmallerden dolayı da bir miktar hava kirliliği artıyor olabilir.  Meselâ doğalgaz ve AFJET’in geçtiği yerlerde hâlâ kömür yakılıyor. İl Çevre Komisyonu karar aldı. Gelecek kıştan itibaren doğalgaz ve AFJET geçen yerler kömür yakamayacak.  Karbonmonoksit oranında geçen seneye göre 52 kat düşüş var. Hava kirliliği konusunda geçen seneye göre bir iyileşme görülüyor. Şehiriçinde 6000 bin kalorilik kömür kullanılıyor, şehir dışında 4000 kalorilik kömür kullanılıyor. 4000 kalorilik kömür, gece şehre getiriliyor. Çoğu yerde bu 4000 kalorilik kömür yakılıyor. Baca filtrelemelerinin bir standardı yok. Çatıya göstermelik teneke takılıyor. Göçmenler, ne bulursa yakıyor. Çimento Fabrikası, sanayi sitesinin içeride olması hava kirliliğini etkiliyor. Kale’nin etrafında yapay ve dikey hava akımını engelleyici bir yapı var. Hatta rahmetli İbrahim Küçükkurt, ‘Tünel açalım’ demişti. Yazın da baksanız Kale’nin etrafında bir duman halkası görülüyor. Coğrafi koşullara da müdahale imkânımız yok. Dağları eritme yoluna gidilse kirlilik azalmaz mı? Bu çok mu maliyetli olur? İnceleyenler, bunun sorunu çözmeye yeterli olmadığını söylüyor. Hakim rüzgarlar, kuzeybatıdan geliyor. Hava akımı kör noktada yoğunlaşıyor. Bir yerden açsanız, ikinci yerde hava tıkanıyor.

DEPREM KONUSU CİDDİYE ALINIYOR

Afyonkarahisar ile ilgili yaşam kalitesini etkileyecek üçüncü konu ise deprem. Deprem, bizim elimizde olan bir şey değil. Depreme karşı, ilgili kurumlar nasıl tedbir alıyor, buna bakılması gerekiyor. Afyonkarahisar’da 50’den fazla apartman, bireysel başvuru ile yenilendi.  Mahalle ölçeğinde kentsel dönüşüme izin alan ilk 5 belediyeden biriyiz. Çünkü kentsel dönüşüm yapılması için Kent Bilgi Sistemi’nin tamamlanıp çalışıyor olması lâzım. Depremde imar birimlerinin ciddiyeti önemli. Müteahhitlerin şikayetleri aslında bizi sevindiriyor. Burada işler yavaşlatılmıyor, hızlandırılıyor. Raporlama ve denetleme süreçleri çok hızlı. Belediye bu işi sıkı tutuyor. En yüksek puanı da depremselliğe veriliyor. Eğitim, sağlık, güvenlik, kültür sanat gibi başlıklar var. CNBC-E dergisinin yaptığı araştırmada bu başlıklara yer verilmişti. Anaokulundaki okullulaşma oranı bizim puanımızı düşüren etkenlerden biridir. Okur-yazarlık çok yüksek. Ama anaokulundan puan düşüyor.

ŞİRKET ARAŞTIRMALARI KENTLERE UYARLANIYOR

Burada kullanılan yöntemi de sorgulamak lâzım. Bu belgeler, genel olarak bilgiler verir. Bu belgeyi ana metin olarak kabul etmek doğru değil. Araştırma yapılırken il anlamında ve büyükşehirleri dikkate almak gerekiyor. Mesela başka araştırmaların aldığı veriler farklı. Liberal sistemde şirketler için yapılan modellemeleri şirketlere uyarladılar. Şehirler için kimlikler belirliyorlar. Birçok kimlik türedi. Yavaş şehir diye bir şehir türedi. Tarımla uğraşan, trafiği olmayan kentler için bu unvan öngörülüyor. Kadın dostu kent diye bir kimlik var. Burada 150 kriter var. Bu kriterleri yerine getirdiğinizde, sizi denetliyorlar. Kadın Dostu Kent unvanı alıyorsunuz. Bunlarla ilgili kuruluşlar var. Kuruluşlara başvuruyorsunuz, her sene denetlemeye açıyorsunuz şehrinizi. Meselâ Sağlıklı Kent diye bir unvan var. Bursa bu unvanı aldı.

Afyon için böyle bir şey düşünebilir mi?

Afyon ile ilgili Kaleli Kentler var. Kalesi Olan Şehirler Birliği var. Buna başvurulabilir. Simbiyo Kentler var. Bir şehir tabiata ne kadar müdahale ediyor ve şehir tabiatı ne kadar kirletiyor, buna bakılıyor. Afyon buna başvurabilir. Gerçekten başvurabilir. Çöpten elektrik üretilmesi, atık suların tarım arazilerinde kullanılması hep olumlu gelişmeler. Yer açmak için doğa katli de yok. Doğaya ne katı, ne sıvı atık bırakmıyoruz. Şu anki proje, çöplerin tamamen en başından ayrıştırarak kullanacak. Geriye tamamen bir şey bırakmayacak. Katı atıklar, bütün köyler dahil toplanan tek vilayet, İstanbul’un dışında Afyonkarahisar. Emirdağ’ın köylerinin çöpü de Dinar’ın köylerinin çöpü de Afyonkarahisar’a geliyor. Çöpler toplanıyor, ayrıştırılıyor, paraya çevriliyor, kalanlarla metan gazından elektrik elde ediliyor, en son kalandan da tarımda kullanılması için gübre elde ediliyor. Arıtma suyunu bir cihaz sürekli analiz ediyor. Bu araştırmalarda bu bilgilere yer verilmiyor. Isparta’dan Afyonkarahisar’a gelen heyet, ‘Afyon’un 10 yıl gerisindeyiz’ diyorlar.

KIRSAL NÜFUS ÇOK

TÜİK verilerinde de benzer durumlar var. Kütahya ve Uşak, nasıl Afyonkarahisar’ın önüne geçmiş olabilir? Bu konuda üniversitedeki ve ildeki öğrenci sayıları de etkili. Afyonkarahisar’da 44 bin öğrenci var, 17 bini ilçelerde. 15 tane de Meslek Yüksekokulu bulunuyor. Eskişehir’de 100 bin öğrenci var. İl topraklarında yaşayan nüfusun kırsal kesime oranı da önemli. Afyonkarahisar’ın nüfusu Eskişehir’le aynı. Ama çoğunluk merkezde. Bazı kamu hizmetlerinin üretilebilmesi için asgari nüfus isteniyor. Bir yerde su şebekesi kurmak istiyorsanız, asgari 25 bin nüfus gerekiyor. Toplu taşıma için 250 bin nüfus gerekiyor. Bir şehir, 750 bin nüfusa ulaşmışsa, kendi organizmasını sürdürebiliyor. Kendi imalat sektörünü kurmuş oluyor 750 bin kişilik şehir. Mesela Diyarbakır böyle bir şehir. Kahramanmaraş böyle bir şehir. Biz ne yaparsak yapalım kırdaki nüfusumuz şehirden çok olduğu müddetçe bu tür araştırmalarla ilgili sorun yaşayacağız. HER YER 5 DAKİKALIK MESAFEDE Bir şehirdeki etkinlikleri konser ve tiyatro ile sınırlı tutmak da yönlendirici değil mi? Mesela gezek kültürünü, Yarenleri nereye koyacağız? Bunlar, biraz da büyükşehir yaklaşımı ile ilgili. Şehirlerle temas kurulmadan yapılıyor birçok araştırma. Meselâ Marmara Bölgesel Kalkınma Ajansı bu sıralamaları eleştirmiş. Ajansın eleştirilerinde önemli tespitler var. Afyonkarahisar’da Belediye’nin her şeyden sorumlu olduğu zannediliyor. İnsanlar doğalgazı bile Belediye’nin yaptığını ya da yapamadığını düşünüyordu. Afyonkarahisar, yeni bir kavramdan da yararlanabilir. Nedir o kavram? Huzurlu Kent. Termal otellere gelenlerle konuşuyoruz, ‘Her yere 5 dakikada ulaşabiliyorsunuz’ diyorlar. Şehiriçinde de öyle. Alışveriş merkezleri, bankaları tarif ederken bunu önemsiyorlar. Afyonkarahisar’a gelirken insanlar bir kaçış istiyorlar. Telefonlarını kapatıyorlar, huzur arıyorlar. Afyonkarahisar’ın manevi değerlerini de koyduğumuzda tam bir Huzur Şehri. Hava kalitesi ve trafik sorunlarımız, pazarlayacağımız konu da Huzur Şehri.

HİZMETİ ALAN, ESAS OLMALI

Trafik sorunu nasıl halledilebilir?

Çevre Yolu’nda en çok kaza meydana gelen bölgeler tespit edilir. Bu bölgelere Elektronik Denetleme Sistemi kurulabilir. Afyonkarahisar’da iki trafik master planı yaptırdık. İki planda da benzer konulara temas edildi. Birbirilerinden haberleri olmamasına rağmen benzer şeyler söylediler. Şehrin merkezine toplu taşıma araçlarının girmemesini tavsiye ediyorlar. Akarçay’ın başı ve Karayolları’nın olduğu yere aktarma merkezi öneriyorlar. Kamudaki başarısızlıkların temel sebebi hizmetin kime göre tasarlandığıdır. Hizmeti alana göre, hizmeti verenlere göre mi tasarlanıyor, buna bakmak gerekiyor. Afyonkarahisar’da hizmetler, hizmeti verenlere göre ayarlanmış. Baskı grupları var, vatandaş sesini baskı grupları kadar duyuramıyor. Dolmuşçu para kazansın diye düşünülüyor, ama vatandaş Harb-İş’ten şehir merkezine 40 dakikada geliyor. Vatandaşın en hızlı ve en güvenli biçimde şehir merkezine gelmesi gerekiyor. Sonuç olarak, anketlere, araştırmalara nasıl bakmalıyız? Anketler, sorunlarımızı gösteriyor. Bunlara çare bulunması lazım. İlgili kurumlar, ne yaptılar, ne yapacaklar, bunları değerlendirmeleri gerek. Yol gösterici olarak bu anketleri değerlendirmek gerekiyor. Burada Valiliklere de görev düşüyor.

 “MARKA”NIN ELEŞTİRİLERİ

Kısa adı “MARKA” olan Doğu Marmara Kalkınma Ajansı, “Yaşanabilir Kentler Araştırması”na ilişkin eleştirilerini, 2011’in Ağustos ayında yayınlamıştı. MARKA’nın eleştirileri şöyle; “Kent geneline ait verilerle yorum yapıldığı için İstanbul gibi büyük kentlerde alt bölgeler arası etkileşim alanları gözden kaçabiliyor, aslında bu noktada bölgeleme çok önemli olmakla birlikte bu çalışma biraz magazinsel öğeler de içerdiğinden bu noktalara değinilememiştir. Belirlenen kriterlerin puanlama sisteminin neye göre oluşturulduğu çok net değil. Çoklu veri girişi olduğu için kentte hiç tiyatro olmasa bile tiyatro konusunun ağırlığı az olduğu için sonuca fazla etki etmiyor ve sonuç olarak o bölgenin yaşanabilir kentler listesinde üst sıralarda yer almasına engel olmuyor. Kentsel kırsal alan yerleşimi ayrımı olmadığından ortaya çıkan sonucun farklı nitelikteki yerleşim alanları için verimli bir şekilde yorumlandığı söylenemez. Kentsel ve kırsal nitelikli alanlar ortak kriterlere sahip olsalar da, daha fazla farklı kriterlere sahip olduklarından aynı kriterlerle değerlendirilmeleri çok da sağlıklı değildir. Araştırmada kentsel psikolojik etkenlere değinilmemiştir. Oysaki bir ilde yaşanabilirliğiölçebilmek için sadece ölçülebilir değerler değil, kentsel psikoloji de dikkate alınmalıdır. Yapılan çalışma bazı sayısal değerlerin üzerine kurulmuş olsa da tüm illerin değerlendirilmesi için yeterli düzeyde değildir. Bu nedenle bizim için referans alınabilir ya da kullanılabilirbir belge niteliğinde değildir.” Kaynak:Kocatepe

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.