Halil Şahin

Halil Şahin

SİLİVRİ DERSLERİ

20 Temmuz 2008 günü Ergenekon duruşması başladı. Bütün Türkiye birçok ilke tanık oldu. Örneğin; Türkiye tarihinde bir davaya ilişkin yargılama, ilk kez bir hapishane içinde yapılıyordu. ABD’nin; psikolojik savaşın teorisine ve pratiğine, Türkiye’deki Ergenekon Operasyonu ile birlikte önemli katkılar yaptığı bir gerçektir. Hapishanede yargılama, yargılanan kişiler ile ilgili olarak, kamuoyu bilincine, normal mahkemelerde yargılanamayacak denli “tehlikeli suçlular” şartlanması yerleştirilmek istendiğini gösteriyor. İstanbul’un 100 kilometre uzağında ve Silivri İlçesinin 10 kilometre dışında, halktan gizlenerek yapılmak istenen yargılamanın ilk duruşmasında, hapishane kapısının dışında binlerce yurttaş toplandı. Türkiye tarihinde olmayan bir şey daha gerçekleşti. İlk defa bir yargılama başlarken Mahkeme salonunu çevreleyen hapishane duvarlarının dışında, binlerce yurttaş tutuklulara desteğini sloganlarla ifade etti. Yani mahkemeyi uzaklara kaçırmak işe yaramadı. Demek ki; yurtseverliği mahkûm etmek isteyenler, ulusalcılığı terör kapsamına alanlar, Cumhuriyet Mitingleri ile birlikte kendini dışa vuran dip dalgasından çekinmişler! 2007 seçimleri ile birlikte geri çekilen “dip dalgası” buhar olup uçmadı ya! Bizim milletimizin % 90’ı elan ABD’ye karşı ve %75’i hala AB’den yana değil. Her türlü kanunsuzluğa başvurularak hapse atılan yurtseverlere, desteğin şehir merkezlerinde ulaşabileceği boyutlar, emperyalistler ile işbirlikçilerinin korkulu rüyası. İşte bu korkulu rüya, mahkemeyi 100 kilometre uzağa taşımak zorunda bırakmıştır. Görülüyor ki; bu davanın bir tarafında ABD, AKP ve Fitnullahçı Gladyo ile DTP var. Türkiye’deki saflaşma, böylece bütün unsurları ile ortaya çıktı. Davanın diğer bir yanında ise; Savcı Zekeriya Öz’ün ifade ve işaret ettiği üzere, merkezinde İşçi Partisi olmak üzere yurtsever aydınlar, yurtsever gazeteciler, Feto ile işbirlikçilerinin denetiminde olmayan işadamları ile Türk Ordusu var. Silivri’de başlayan Ergenekon yargılaması bir gerçeği daha bütün çıplaklığı ile gösterdi. Duruşma sürerken sol maskeli bir grup hapishane önüne gelmek istedi. Türkiye Gençlik Birliği üyeleri tarafından hapishane önüne gelmeleri engellenen grup, Ergenekon davasından tutuklu olan yurtseverlerin cezalandırılmasını istiyordu. Akşama dek hapishanenin biraz uzağında bekleyen 70-80 kişilik zavallı takımı, 1970’lerin başında maceracılık yoluna girerek halktan kopan solculuğun, gelinen noktada, nasıl ABD ile Feto’nun piyonu haline dönüştüğünün çarpıcı bir resmini sundu. O grubun daha sonraları daha net anlaşılır olması yurt dışına kaçışlarıyla da belirlendi. Anlaşılıyordu ki; Hrant Dink’in cenazesinde ABD elçisi ile kol kola yürüyenler, yurtsever devrimcilere yönelik Amerikan tertibini alkışlayanlar olarak, rollerini oynamaya devam ediyorlar… İşin diğer yanı; bu denli büyük kanunsuzluğun yapılmasının, bu kanunsuzluğu yapanların duydukları büyük korkudan kaynaklanmasıdır. Oysa gericiliğin başvurduğu büyük kanunsuzluğunun nedeni olan büyük korku; Türkiye açısından olaya bakıldığında büyük bir ümidin varlığı anlamına gelir. Gerçekten de ekonomik, askeri, toplumsal ve kültürel bakımdan derin bir çöküşe giden ABD emperyalizminin Türkiye’de gerçekleştirdiği saldırı, çaresizliğin sonucudur. Türkiye’nin bir çıkış yolu bulma konusunda sahip olduğu büyük potansiyelden duyulan endişenin sonucudur. 15 Temmuz 2016 darbe hareketi de; Türkiye’nin, yükselen Asya’nın bir parçası olduğu gerçeğini, her an bilince çıkarıp buna göre hareket edebileceği ve bunun da bütün dünya dengelerini alt üst edeceği gerçeğinden duyulan büyük tedirginliğin sonucudur. Bunun için Türk Ordusuna, O günlerin İşçi Partisi bu günlerin Vatan Partisi’ne, Atatürkçü Düşünce Derneğine, yurtsever aydınlara vb. ardı ardına saldırılmaktadır. O büyük kanunsuzluklar bunun için yapılmaktadır. Ama korkunun ecele faydası yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi