Halil Şahin

Halil Şahin

ŞANTAJLA MİLLETİ KORKUTAMAZLAR

Şu seçilmiş siyasiler var ya, bunlar koltuklarını kaybetmemek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar; daha da yapacaklar! Çünkü bunların, oturdukları koltukların dokunulmazlıkları var. Ama onlar ve yoldaşları, bir gün o koltuklara mutlaka ve mutlaka veda edecek, yolunmuş kaza dönecekler ve dokunulabilecek koltuklara düşeceklerdir! İşte o zaman, yaptıklarının hesabını mutlaka, ama mutlaka demokratik yollardan vereceklerdir! Seçilmesini Baykal’a borçlu olan RTE, bir zamanlar; “Benim Aydın Doğan’a bir sözüm oldu: Çocuklarımızı, ailelerimizi, mahremimizi yalan yanlış haberlerle gazetelerinize basmayın” demişti. Unutmadık. Bunun adı neydi, uyarı mıydı? Değilse, ya nedir, şantaj olabilir mi, neden? Çünkü Recebimin kendi ifadesiyle, bu sözüne uymadığı için Doğan Grubu’na Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir vergi cezası kesilmiştir. Yani bu grup, Başbakan’ın şantajına boyun eğmediği için cezalandırılmıştır. Hep söyleriz: Suç işleyen varsa yargılansın, maddi-manevi cezası neyse çeksin. Ama verilen cezalar da yasal çerçevede ve âdil olsun. Cezalar, kin ve intikam duygularıyla verilmesin! Ama belli ki, örnekte kesilen vergi cezası, bu grubun, Başbakan’ın çocuklarıyla ilgili haberleri yüzünden verilmiş. Zira Başbakan’ın sözü bu anlama geliyor. Peki, Başbakan’ın çocuklarıyla ilgili haberler yalan mıdır, yanlış mıdır? “Yalan da değildir, yanlış da değildir” der gibisiniz. Örneğin, Başbakan’ın bir oğlunun “gemicik” sahibi olduğu tartışmasız doğrudur. Çünkü bizzat Başbakan açıklamıştır; hatta “gemi” değil, “gemicik” demiştir. Söz gelimi ortada konuşulan bu sözler, Sayın Başbakan’ın mahreminin açıklanması mıdır? Bize sorarsanız, değildir. Çünkü bu, Dünya’nın her yerinde haberdir. Göstermelik ve ibretlik bir Adalet Bakanı var. O da her zaman ki gibi inciler döktürerek, “Göreve getireceğiniz belediye başkanı arkadaşlarımızın merkezi hükümetle barışık, el ele, kol kola iş birliği içerisinde olması lazım” demişti. Biri de “seçilse dahi görevden alırız” tümcesini kullanıverdi. Bunun adı nedir? Şantajdır, şantaj! Daha sonrasında sözlerini düzeltmeye çalışsalar da inandırıcı olamıyorlar. Adalet Bakanlığı gibi bir makamı işgal edenler, konumları gereği en titiz, en duyarlı olması gereken bir kişiliklerdir. Fakat buna karşın, açıkça, başka partilerden aday olanlara oy verecek olan vatandaşları tehdit ediyor, onlara şantaj yapıyorlar? Bitmedi, bitmedi: sırada bir de milletvekili var. O ne demiş? O da; “Biz Ankara’dan izin vermediğimiz sürece, sizler burada taş üzerine taş koyamazsınız. Onun için birileri gelip de ben şunu yapacağım, bunu yapacağım diyorsa, inanmayın. Yapamazlar. Bize rağmen yapamazlar” demişti… Eminim, buna da, ağır şantaj diyeceksiniz. Görüldüğü gibi; konumları ne olursa olsun şantajcı gibi davranabilmektedirler. Bunlar koltuklarını kaybetmemek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar; daha da yapacaklar! Çünkü bunların, oturdukları koltukların dokunulmazlıkları var. Ama unutmasınlar: Seçilmiş tüm sayınlar ve yoldaşları, bir gün o koltuklara mutlaka, ama mutlaka veda edecekler ve dokunulabilecek koltuklara düşeceklerdir! İşte o zamanda da yaptıklarının hesabını mutlaka demokratik yollardan vereceklerdir! İzin verin, bu kadarı da benim şantajım olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi