Batı’nın devletlerinden beslenen ve “numaracı cumhuriyetçi” sanıyla anılanlar, kendilerini ‘liberal demokrat’ olarak tanımlıyorlar. Bunları tanımanız gayet kolay. Yanlarında; “devrimcilik, devletçilik, milliyetçilik, halkçılık” dediğinizde bir oturup bir kalkan ve tüyleri dikenleşen birileri varsa, işte onlar bu devşirmelerin ta kendisidir. Onlara göre; Sosyal ve hukuk devleti ile ilgili bu kavramlar ile bunu devletimizde egemen kılan devrime ve Atatürk Cumhuriyeti’ne ait olan her şey kötüdür. Onlara göre bu bir ‘vesayet rejimi’ sayılırmış. Bu gerekçeyle, gayri yasal biçimde yeniden anayasa yapmağa yeltenebiliyorlar. Oysa geçmişte yürürlükte olan anayasaya göre ‘yasama ve yürütme erkinde iktidar olanların’ yönettikleri bu devletin anayasası, onlara yeniden anayasa yapma yetkisi vermemekte idi. ‘Sivil Devrim’ yaptıklarını söylüyorlar, millete rağmen milletten habersiz, kapalı kapılar ardında hazırlayıp, dayattıkları Turuncu karşı devrimin anayasasını hazırladılar. Yaptıklarına meşruluk kazandırmak için referandum bahanesine sığındılar. Bunların yaptıkları, o anayasaya göre hepten suç değil miydi? Bu durum, devletin varlığına, milletin bölünmezliğine, anayasanın ilgasına yönelik davranışlar dizisi değil mi? Darbe, askerler tarafından yapılınca suç oluyor da siviller tarafından yapılınca suç olmuyor mu? Millet ve TBMM, böylesine bir görevi resmen vermediği halde, kapalı kapılar ardında anayasa hazırlayanların adları deşifre oldukça, onların da resmen sicilli oldukları gözleniyor. Haydi gelin de ‘Sivil’ Anayasanın mimarlarını tanımaya çalışalım. Prof Dr. Ergun Özbudun’un; NED’in yayın organı Journal of Democracy’nin Uluslararası Danışma Kurulu ve Kurucu Üyesi olduğu görülür. Özbudun aynı zamanda, Centre International Private Enterprise’ın Türkiye’deki ikinci adamıymış. Sıklıkla İsrail’e gittiği ve Kudüs İbrani Üniversitesi’nde araştırmacı olarak çalıştığı söylenir. Zühtü Arslan; Fetullahçı biliniyor. Liberte A.Ş.’nin; AB, Katolik Derneği ve ABD kuruluşu CIPE’den aldığı paralarla beslendiği bilinen dergisi Liberal Düşünce Dergisi Yayın Kurulu Üyesi olup, halen Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyesi. Prof.Dr.Levent Köker; Solculuktan Liberalizme kayarak Kemalizm karşıtı kesilen, daha sonra da Fetullahçılarla sıkı fıkı olan biri olup, halen Gazi Üniversitesi öğretim üyesi. Prof.Dr.Yavuz Atar; Fetullahçılara bağlı Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın internet sitesinde her zaman yazılarını okuyabildiğiniz biri. Birileri halkı yanıltmak için, iki de bir “dış güçler” deyip duruyor. Siz, halen hangi dış güçlerden bahsediyorsunuz. İçinizde yaşamakta olan bunlar gibileri olduktan sonra, başka hainin peşindesiniz? Bu zatların yazıları ve söylemlerindeki ortak noktanın, ‘Atatürk Düşmanlığı’ olduğu gözlemlenir. Bunların ilişkili olduğu NED,CIPE ve IRI gibi örgütlerin hangi amaçla kurulduğunu bilmeyen yok. Böylesi dış güç işbirlikçisi hainler, Çekoslovakya’da bir anayasa hazırladılar ve ülkeyi çok kısa bir zamanda ikiye böldüler. Pek çok ülkede Turuncu devrimler hazırlıyorlar. İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu da diğer hukukçular gibi; “ Hiçbir anayasa sivil ve renksiz olamaz. Sivil olan her hangi bir şey de anayasa olamaz.” diyerek, bu konuda yegâne karşı çıkışı yapan o günlerin İşçi Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’i haklı buluyorlar. “Dilencilerin seçmeye hakkı yoktur.” diyen B.Fletcher, ne de haklıymış!