Halil Şahin

Halil Şahin

ÖTEKİLEŞTİRİLİYORUZ

Küçüklüğümden beri öfke duyardım: Ben Yörük’müşüm, onlar Türkmen’miş. Oysa hepimiz de akraba çocuklarıydık. Komşularımız; Arnavut Mustafa, Çingen Ahmet, Göçmen Fatma, Serezli Kemal, Çetmi Ali ve bizim, Küçük Musa, Büyük Musa Mustan’ın Osman diyerek anıştığımız diğer sülale mensuplarıydılar. 5 sınıflı İlkokul sonrası öğrenimimize devam ettiğimiz ortaokul ve liseye dayalı Ortaklar İlköğretmen Okulu’nda da; kimimiz İzmirli Hasan, kimimiz Aydınlı Muhsin, kimimiz de Muğlalı Ayşe, Afyonkarahisarlı Carullah gibisinden geldiği yerleşim birimiyle anılıyordu. Bir gün, Türkçe öğretmenimiz İsmet Tarcan Hanım; “Çocuklar! Birbirinizi adınızla çağırın. Karadenizli, Egeli veya Manisalı, İstanköylü gibisinden, kendini başkalaştıran ve birbirinizden ayrıştıran yöre isimleriyle anmayın. Gelecekte bir gün, birbirinizi düşman çocukları gibi görür, düşmanca kavga edersiniz. Oysa siz aynı ulusun, akraba topluluklarının çocuklarısınız…” demişti. O gün bu gündür, o öğüte kulak verip, arkadaşlarımıza isimleriyle seslenip, andık. Ama bu öğüt, ülkenin çok yerinde genç kuşaklara verilmemiş ki; özellikle yaşadığımız şu on on beş yılda geldiğimiz noktada, ayrıştırılmanın daniskasını iliklerimize değin hissediyoruz ve bundan onmaz acı ve ıstıraplar duyuyoruz: Türklüğümüzle alay ediyorlar, analarımız babalarımız işinden, yurdundan ediliyor, şehitlerimizin kanları yerde kalıyor, aydınlarımız ve komutanlarımız derdest edilerek zindanlarda alıkonuyor. Emperyalizme “Emperyalizm” diyemediğimiz şu günlerde, ABD; Kuzey Irak’tan, Kıbrıs’tan, Ege Kıta Sahanlığı’ndan, Ekümenlik’ten, Ermeni Sorunu’ndan, karadan, denizden, içerden, dışardan, Türk Ulusuna saldırıyor. Amerika ve şer ortağı AB ile İsrail’in bu dolaylı saldırılarının ülke içindeki etkilerini de, sağanda su dövercesine, Türkiye’de tartışıp duruyoruz! Peki; Türkiye bölünürken ve iç çatışmanın eşiğine gelirken yaşananların tek sorumlusu, şimdiye dek birlikte yaşayan insanlar mıdır? Elbette hayır! İnanıyorum ki, şu ülkede var olan tüm insanların %90’ı, elan birlikte yaşamaktan yanadır. Zaten sormacalar da bunu kanıtlıyor. Ama şu emperyalizmin bu ülkede yapıp ettikleri konu edileceğine, ülke insanlarının arasındaki tüm ilişkiler, sorunlu bir şekle dönüştürülerek tartışılıyor. Televizyonların, köşe yazarlarının, romancıların, sivil toplum örgütlerinin emperyalizmden beslenmeye devam ettiği bir ortamda, halkımız Türk zannettiği küresel emperyalist temsilcilerinin görüşlerini dinliyor. Bu kişiler hep ‘demokrasi’, ‘özgürlük’ diyor, ama tamamen tersini uyguluyorlar. Siz ‘Ordu’, ‘Adalet’, “düşünce ve yaşama özgürlüğü” derseniz, hemen bir saldırı geliyor. ‘Darbeci’ ve “Demokrasi karşıtlığı” ile suçlanıyorsunuz. Sahte solcu ile sahte milliyetçiler, Kemalist geçinen sahte sosyal demokratlar ağızlarına AB’D ve Siyonist emperyalizmini hiç almıyor. Belli ki; ya çok memnunlar, ya da çok korkuyorlar… Egemenliğini yitirmiş bir ülkede, emperyalizm bir zümreye dayanarak isteklerini gerçekleştirirken; bizler elan sen ben kavgaları yapıyor, ötekileştirildiğimizi fark edemiyoruz. Şu ülkede Muhalefet de Amerika kaçkını Fitnullah’ın icazetini bekliyorsa, hukuk yolu ile artık Türkiye savunulamıyorsa, seçimlerde kimin iktidar olacağını şimdiden ABD belirlemişse, şu aymazlığınız karşısında pes doğrusu! Bırakınız emperyalizmin tartışılmasını, İsrail ile kavga yapıyormuş gibi yaparak, el altından her türlü işbirliğini sürdürerek, emperyalizme karşı bir bilinç oluşmasına engel bile olmadan, emperyalizm ruhundan bile yararlanıyorlarsa; emperyalizm sözcüğünden bile emperyalistler yararlanıyorsa, sözün bittiği yerdesiniz... “Ötekileştiriliyoruz!” diyen öğretmenimi bir kez daha saygıyla, iyiliklerle duyumsuyorum. Halkımızın ve onun temsilcilerinin hep bir ağızdan emperyalizme ‘emperyalizm’ dediği gün kurtuluşun yolu açılıyormuş. Şimdi daha da bir anlayarak, algılıyorum.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi