Halil Şahin

Halil Şahin

OSMANLI AYRANI

Hepinizce anlaşılmıştır: Sözde “Kürt açılımı” adı altında Türkiye, ABD’nin kuzey Irak planına teslim alınmak isteniyor. Yapay Kürt Sorunu, yurttaşlarımızın demokratik haklarını kullanma sorunu olmaktan çıkmış, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere emperyalizmin Ortadoğu’ya ve ülkemize yönelik planlarının bir aracı haline gelmiştir. Bu “Kürt açılımı”nın sahibi ABD’dir. Büyükelçi Jeffrey’nin parti parti dolaşıp “açılımı” desteklediğini açıklaması, bu ülkenin sürece doğrudan dahil olduğunun kanıtıdır. Görülüyor ki; Emperyalizmin ve bölücülüğün öncelikli hedefi, “muhatap alma” adı altında Türkiye’nin etnik temelde yeniden yapılanması yolunda ilk adımın atılmasıdır. Oysa şimdiye değin ortada varmış gibi gösterilen sözde Kürt sorunu, geçmişte kalan yıllar içinde; Radyo televizyon, gazete, dergi yayını; kültürel kurumların açılması ve serbestçe faaliyeti, üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açılması, Kürtçe dil kursları vb. gibi demokratik kültürel hakların kullanımı açısından çözülmüştür. Yapay sorunun; devlet ve milleti yeni maceralara sokarak çıbanbaşı olabilmesi için, halâ toplumsal mutabakat yaratılmaya çalışılıyor. Bütün bu gelişmelere rağmen bu sorunun varlığından kaynaklanan ve ülke bütünlüğüne ve yurttaşlarımızın güvenliğine yönelik tehdit; 10 yıl öncesine göre, 20 yıl öncesine göre çok daha büyümüş durumdadır. Çünkü sözde Kürt Sorunu, yurttaşlarımızın demokratik haklarını kullanma sorunu olmaktan çıkmış, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere emperyalizmin Ortadoğu’ya ve ülkemize yönelik planlarının bir aracı haline gelmiştir. Devletimizin ve milletimizin önüne getirilmiş olan bu yapay sorun; emperyalizm ve feodalizme karşı mücadelenin sonunda kurulmuş olan Atatürk Türkiye’sinden geriye kalan ne varsa, onların da bir kenara atılması çalışmasından başka bir şey değildir. Tarihi bir yol ayrımında bulunuyoruz. Dayatılan iki programın varlığından söz edebiliriz. Önümüzdeki dönemde gelişmelere göre bu programlardan biri uygulanacaktır. Birinci Program ABD’nin programıdır. Avrupa Birliği de bu programı desteklemektedir. Kısacası bu program; Türkiye’nin etnik farklılıklar temelinde yapılandırılmasını öngörmektedir. İkinci Program, Türkiye’nin yeniden Kemalist Devrim yoluna girmesini öngören programdır. Özetle bu program da, antiemperyalizm temelinde Kürt yurttaşların bütün demokratik haklarının özgürce kullanıldığı, baskı ve zorla asimilasyonun olmadığı koşullarda Türkiye’de yaşayan bütün yurttaşların tek bir millet olmaya doğru evrilmelerini amaçlamaktadır. Öyle anlaşılıyor ki, Açılım aldatmacasının esas sahibi taşeronlara güvenmemekte, bizzat sahne almaktadır. Osmanlı Devletinin son döneminde olduğu gibi emperyalist devletlerin büyükelçileri, ülke sorunlarına doğrudan taraf olmaktadırlar. 15 Temmuz 2016 gününe değin, TBMM’de halkı temsil ettiği iddiasında bulunanlardan; “Bu sorun bizim sorunumuzdur. Sen karışamazsın!” diyen çıkmamıştır. Ama Irak’ta çıkmaza giren ve çekilme kararı alan ABD’nin acelesi vardır. Irak’ın Kuzeyinde kurmağa çalıştığı Kukla Devleti güvence altına almak istemektedir. Bu işler bitirilmeden dayatmalar devam ediyor. Türkiye’nin Ortadoğu planlarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi için çabalamaktadır. Halen Türkiye’ye, Musul Kerkük oltası yutturulmaya çalışılmaktadır. Musul Kerkük üzerinden Irak bataklığına çekilmiş bir Türkiye, ABD için bir “can simidi” olacaktır. Böylece Araplardan, Irak’ın kuzeyine çekilecek olan ABD Ordusu’na ve Kukla Devlet’e yönelecek tehdide karşı, Türk Ordusu kalkan görevi üstlenebilecektir. Bu planlar çerçevesinde Türkiye’nin ilk Askeri Müdahil hareketine “Fırat Kalkanı” denilmesi tesadüf değildir. Öte yandan üniter yapısını yitirmiş, yabancıların inisiyatifiyle iki ayrı millet olma yoluna girmiş Türkiye, dış müdahaleler karşısında tarihinde görülmedik ölçüde zaaf içine düşürülmüş olacaktır. Böyle bir Türkiye; ülkesindeki etnik toplulukların himayesini Batılı devletlere devreden, 19. yüzyıl Osmanlı Devleti’ne benzeyecektir. Onun için Osmanlı hayranıdırlar ve sizleri de Osmanlı ayranı içirmeye çabalıyorlar. Yayıkta çalkarcasına karıştırıyorlar ve hem eziyorlar, hem de benzetiyorlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi