Merkez Birimleri İstişare Toplantısı

Merkez Birimleri İstişare Toplantısı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in Katılımı ile İlimizde Yapıldı. Diyanet İşleri Başkanlığının 21-23 Mart 2015 arasında ilimizde gerçekleştiği Merkez Birimleri İstişare Toplantısı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Mehmet Görmez ve Vali Hakan Yusuf Güner’in katılımı ile İkbal Termal Otel’de yapıldı. Toplantıya Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Mehmet Görmez ve Valimiz Hakan Yusuf Güner’in yanı sıra Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, İGM Başkanı Salih Sel, İl Müftüsü Burhan İşliyen, İl Müdürleri, İş Adamları ve çok sayıda din görevlisi katıldı. Açılış Kur'an-ı Kerim ziyafeti ile başladı. Toplantının açılış konuşması sırasıyla İl Müftüsü Burhan İşliyen, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban tarafından gerçekleştirildi. Daha sonra kürsüye gelen Vali Hakan Yusuf Güner; “Bugün böyle güzel bir programda sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu ifade ederek sözlerime başlıyorum. Hepinizin bildiği gibi bugün Afyonkarahisar İli Sultandağı İlçesinde Yakasenek köyünden vatan ve bayrak için görev yapan kardeşimizi al bayrakla, taputla, toprakla ve cenabı hakla buluşturduk. Ben bütün şehitlerimizi ve bu bağlamda hususi ile bugün toprağa verdiğimiz şehit kardeşimize Cenabı Haktan rahmet ve mağfiret diliyorum. Ayrıca hepinizin bildiği gibi Mart ayındayız. Gerek Türk kültüründe, gerekse İslam kültüründe kimilerine göre nevruz, kimilerine göre yeni bir gün, kimilerine göre gece ve gündüz değişime uğradığı bir vakit olarak değerlendirilen kritik ve önemli bir aydayız. Nevruzun anlamı ülkeden ülkeye, milletten millete farlılık arz etse de barışa, kardeşliğe kucaklaşmaya ve ünsiyete vesile olsun temennisi ile sözlerime başlıyorum. Bizler Valiler olarak görev yaptığımız illerde aziz milletimizin hali ile hemhal olan onların duyguları ile yoğrulan bir devlet terbiyesi ile insanımıza hizmetkarlık yapan bir anlayışın temsilcileri olarak görev yapıyoruz. Şüphesiz ki Aziz Türk Milleti hem Türklüğü, hem de Müslümanlığı ile geçmişten bugüne bugünden yarına damga vuracak önemli bir millettir. Bu yönü ile bizler millet olarak ve bütün dünya milletleri olarak ülkelerimizin kaderini hep iyi yetişmiş insanlarla, iyi yoğrulmuş insanlarla oluşturmuşuz. Bu yönüyle aziz milletimizin içinden çıkan hakimi, savcısı kadar işadamı, tüccarı, sivil toplum kuruluşu temsilcisi bakkalı, imamı, simitçisi eşit değere ve eşit öneme sahiptir. Bir milletin, bir şehrin yoğrulması sadece valisi ile sadece yöneticileri ile değil milletin bütünü ile birliktelikleri ile kültürü ile ve değerleri ile oluşur. Bu yönü ile mekan ve insan ilişkisi gerek geçmişte, gerekse günümüzde çok büyük öneme sahiptir. Nasıl ki insan bedenini var eden insanın Cenabı Haktan emanet olarak aldığı ruhu ise mekanları da var eden mekana şeref veren şüphesiz ki Cenabı Hakkın mükemmel olarak yarattığı insandır. Bu yönü ile siz aziz hemşerilerimizin, Aziz Afyonkarahisarlı kardeşlerimizin gerek devletimize, gerekse memleketimize katkıda bulunmanız bu vesile ile yapılan hizmetlere destek olmanız ve bunu bir Müslüman olarak İslam inancı, İslam terbiyesi ile yapmanız büyük bir öneme sahiptir. Geçmişte ve günümüzde nerede güzel bir eser görsek, nerede toplumun bütününü ilgilendiren bir ize rastlasak mutlaka hayır ve hasanet sahiplerinin de orada katkısı olduğunu memnuniyetle müşahede ediyorum. Ben şehrin valisi olarak şuana kadar yapmış olduğum değerlendirmelerde ve tespitlerde Afyonkarahisar halkının hususi ile cami konusunda çok büyük bir cömertliğe ve çok büyük bir kadirşinaslığa sahip olduğunu müşahede ettim. Bu şehre geleli yaklaşık sekiz ay oldu, bu sekiz aylık süre içerisinde gerek belediye başkanımıza, gerekse müftümüze, tavsiyem bu şehre yakışan, bu şehri temsil eden, insanı ile aracı ile trafiği ile kadını ile erkeği ile çocuğu ile bu şehrin ihtiyacını, görecek bir protokol camisinin acilen benim dönemimde gerçekleştirilmesini tavsiye etmiştim. Memnuniyetle görüyorum ki belediye meclisimiz bu kararı almış ve bunu uygulamaya başlamış. Ben bu konuda şehrin valisi olarak ve şehrin lideri olarak her türlü katkıyı, her türlü desteği ve her türlü yönetişimi sağlamaya hazır olduğumu bir kez daha ifade ediyorum. Ayrıca değerli kardeşlerim hepinizin bildiği gibi benim göreve başladığım günün arefesin de bu şehirde bir imam hatip kavgası vardı. Değerli Diyanet İşleri Başkanımıza da kısaca izah ettim. Şehrimizde mekansal olarak imam hatip lisesi ihtiyacına bağlı müthiş bir kafa karışıklığı vardı. Elhamdülillah sekiz ay içerisinde gerek Ticaret ve Sanayi Odamız, gerek İl Gene Meclisimiz, gerek belediyemiz ve gerekse şehrimizle beraber el ele gönül gönüle inşallah bu yıl ve önümüzdeki yıl itibarı ile üç tane yeni imam hatip lisesi de hizmete girmiş olacaktır. Bu niçin söylüyorum. Vahşi kapitalizm oluşturmuş olduğu ve beyinlerimize gayri iradi olarak işlemiş olduğu sürekli mesajlar var. Bu mesajlar maalesef bizleri sadece tüketen, sadece almaya mahkum eden, hak ölçüsünden uzaklaştıran, kişinin kendini başkasını yerine koymasından uzak hale getiren bir bombardımana tabi tutuyor. Bu yönü ile gençlerimizin yetiştirilmesi, gençlerimizin eğitilmesi ve gençlerimizin hangi siyasi hangi farklı düşünceye sahip olursa olsun hak ölçüsünü kendi vicdanlarında kurması, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmaması yönünde yetiştirilmesi ve eğitilmesi büyük önem taşımaktadır. Bugün değerli Diyanet İşleri Başkanımızın öncülüğünde gerçekten illerimizde müşade ediyoruz. Artık camilerimiz çocukların heyt, hüyt gürültü yapma, ses çıkarma şeklinde kovalandıkları değil, başlarının okşandıkları adeta o mekanın sahipleri gibi görevliler tarafından karşılandıkları kreşi ile anaokulu ile oyun yerleri ile bahçesi ile yeşilliği ile parkıyla ibadet yeri ile toplumun malı olan mekanları oluştuğu güzel yuvalar haline gelmiştir. Ben buradan bir kez daha Diyanet İşleri Başkanımın huzurunda tüm din görevlisi kardeşlerime şunu tavsiye ediyorum. Değerli kardeşlerim sendikalaşma, kamu memuriyeti, anlayışı bizim biraz önce ifade etmiş olduğum hak ölçüsü kavramımızın, barış kavramımızın ve ünsiyet kavramımızın, önüne geçmesin. Bizler aziz bir milletin, aziz bir ecdadın bir emanetin nöbetçileriyiz. Hususi ile değerli din görevlisi kardeşlerim bir o kadar daha fazla bunu hem şahıslarımda hem taşımış oldukları ünvanda hem de birey olarak yaşantılarında göstermek zorundalar. Ben imamlarımızın, müezzinlerimizin, din görevlilerimizin barışın adresi olduğu, kucaklaşmanın adresi olduğu örnek Muhammedi ahlakın yaşantısı ile var olduğu insanlar ve görevliler olarak görüyorum ve bunu memnuniyetle müşahede ediyorum. İnşallah din görevlilerimizin önderliğinde ve rehberliğinde aziz milletimiz, aziz evlatlarımız bu güzel hasletleri daha kamil, daha kemaletli şekilde yaşayacaklar. Her aldıkları nefesin sağlıklı olabilmesi için beden sağlığının değil, hak ölçüsünün yüreklerinde atması gerektiğini müşahede ederek nefes alacaklar. Ben bu duygularla, bu anlayışla, bu terbiye ile yetişen bütün evlatlarımıza selam olsun diyorum. Bu ruhla, bu anlayışla milleti yoğuran başta Diyanet İşleri Başkanımız olmak üzere tüm görevlilerimize selam olsun diyorum. Ben ismi belli olmayan, adı belli olmayan, sanı belli olmayan ancak yaptığı hayrı, hasenatı eşi ile paylaşmayan, insanların birçoğu ile paylaşmayan yüreği hak, hak diye atan bütün hayır severlerimizi muhabbetle selamlıyorum. dedi. Vali Hakan Yusuf Güner’in konuşmasının ardından söz alan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Mehmet Görmez; "Hem necip milletimize, hem kimliğini arayan gönül coğrafyamıza, hem kendisini arayan İslam dünyasına, hem batıda yaşayan millet varlığımıza, hem de bütün insanlığa nasıl daha iyi hizmet edebiliriz? Manevi hayatımızı ayağa kaldırmak için daha neler yapmamız lazım. Gecikmişlerimizi nasıl telafi edebiliriz. 20 yıl, 30 yıl gecikmişliklerimiz var. İhmallerimiz ve kusurlarımız var. Bunları nasıl telafi edebiliriz. Bunların çalışmalarını yaptık. Yüce Rabbimiz her birimizi dünyaya bir kez gönderir. İkinci kez dünyaya gelen yoktur. Kuran'ın ifadesinde ahrete giden nice insanlar büyük bir hasret içerisinde Cenab-ı Haktan bir hayat daha isteyeceklerdir. Yasin Suresinde ve daha nice surelerde bu hasret ahrete, ebediyete intikal eden dilinden ifade edilir. Rabbine yalvaracak insan, 'Rabbim bir kez daha beni dünyaya gönder. Ben sana çok daha güzel bir kul olacağım. Çok güzel bir hayat yaşayayım ve tekrar yüzü ak olarak huzuruna geleyim' diye çok isteyecek insanlar. Ama Cenab-ı Hak peşinen bu imkanın hiçbir insana verilmeyeceğini söyler. Her birimiz bir kez geliriz ve o bir kez dünyaya gelen insanlar ya yeryüzünü imar ederek hayatını geçirirler, ya da yeryüzünü ifsal ederek hayatını geçirirler. Öncelikle birer mümin olarak kendisine kul ve habibine ümmet olarak bize yeryüzündeki imarı iman gibi bir nimeti İslamı ahlakı fazileti lütfettiği için bizi Rasulü Ekrem Muhammed Mustafa'ya ümmet kıldığı için ne kadar şükretsek azdır. Ama bu yetmiyor. Adı Müslim olmak yetmiyor. Mühim olan cenabı hakkın bize verdiği görevleri hakkıyla yerine getirmektir. Kuran-ı Kerim'de bir ayette yüce Rabbimiz insanlar topraktan yaratıldı ve insanlardan yeryüzünü imar etmek istendi. 'O sizi yerden yarattı ve yeryüzünü imar etmenizi istedi.' Bu yeryüzünü imar etmek taşı toprağı imar ediyorsunuz. Afyonlular taşı da imar ediyor. Mermer çıkarıp dünyanın her tarafına gönderiyorsunuz. Toprağı, taşı, mermeri imal etmek kolaydır. Bağı, bahçeyi imal etmek kolaydır. Ama zor olan bir şey vardır. İnsanı imar etmek çok zordur. Fakat insan imar edilmeden de yeryüzü imar edilemiyor. Bu imar vazifesinde kaybettiğimiz bir nokta var. Madde konusunu ihmal ediyoruz. Güç, servet tutkusu insanoğlunun yeryüzünü ifsal etmesine yol açıyor aynı zamanda. Mühim olan maddeyle iman arasında, akılla kalp arasında, bedenle ruh arasında, dünya ile ahret arasında doğru bir denge kurmak. Bu denge kurulmadan yeryüzünü de, insanı imar etmek de mümkün olmaz. Afyonkarahisar'da büyük bir iş gücünün ortaya çıkmış olması, insanların üretime ağırlık vermesi, insanlar için ekmek kapıları açması, elbette son derece önemli, ama kendimizi gönül dünyamızı, ruhumuzu, kalbimizi ihmal edersek, imar edememiş oluruz, kendini imar edemeyen, yeryüzünü de imar edemez" diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Mehmet Görmez’in konuşmasıyla 3 gün sürecek olan programın 2. Günü sona ermiş oldu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.