Saime Bircan Sak

Saime Bircan Sak

Gülüşünde Hüzün, Acısında Umut olan kadın: Gülten Akın

Dil Derneği İzmir temsilciliği 4 Kasım 2015 de aramızdan ayrılan Gülten Akın’ı ‘ Gülten Akın ile “Büyü” mek’ etkinliğiyle andı. Genel Sunumu Gürsel Gezen ve Ferzan Sarpkaya’nın yaptığı etkinlikte eğitimci, eleştirmen, yazar Bahri Karaduman ‘Gülten Akın şiirine Yazınsal bir yaklaşım’ başlığıyla şiirleriyle yaşamı iç içe olan şairin değerlendirmesini yaparken şairin şu sözünün altını çiziyor. ‘Yaşıyorum, yazıyorum’ ‘Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan sonra yaşayan en büyük Türk Şairi’ diye anılan, 1933 Yozgat doğumlu Gülten Akın, mutlu bir çocukluk geçirir. Ailedeki kültür ortamı onu besleyen unsurlardan biridir. Lise yıllarında öğretmenlerine taşlama yazar. Halk şiirini çok sever.  Hukuk Fakültesi yıllarında hem çalışır hem okur. Yaşar Cankoçak’la evlendikten sonra eşinin görevi (Kaymakam) nedeniyle Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bulunur. Önceleri aşk, yalnızlık, ayrılık, özlem gibi bireysel konuları işleyen şiirler zamanla toplumsal konulara yoğunlaşır. Gülten Akın bir yandan beş çocuğunu  büyütürken şiirini yaşamın içinden dilin özünden damıtır. Çocuklarla şiir yazmak zor olmuyor mu diyenlere yanıtı şöyledir. “ Beş çocuğun her biriyle gelen şiir olmasaydı bırakırdım.” Bahri Karaduman’ın değerlendirmelerini Kestim Kara Saçlarımı şiirinden ‘Uzaktı dön yakındı dön çevreyi dön Yasaktı yasaydı töreydi dön İçinde dışında yanında değilim İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi Bu nasıl yaşamaydı dön.’ Aldığımız bu dizeler pekiştiriyor. Yasa, yasak, törenin eleştirisini yapmış toplumsal acıları şiirinde dile getirmiştir. İçinde bulunduğu toplumu dili, alışkanlıkları, yaşam biçimiyle şiirine taşımıştır.  Maraşın ve Ökkeşin destanı bunun örneklerindendir. ‘Maraşlı Ökkeş’in destanını bir ben söylerim Adamın su gibi akanıdır Maraşlı Biberde, çeltikte, pamukta elleri Sim işler, oyma yapar, edik diker gibidir Sinsin oynar, halay çeker, diz kırar gibidir.’ “Şiir dizelere sıkıştırılmış bir nükleer enerjidir” derken şiirin gücünü anlatır. Şiirlerinde sabır ve coşkuyu dengeler, duyarlıkla yaklaşırken umudu elden bırakmaz. O yüzden Ayla Kutlu “Gülüşünde hüzün , acısında umut var” diye tanımlamış şairi. Ateşten gömleği giyen şair duyarlı bir ironiyle estetik ve etik değerlerden uzaklaşmaz. Bahri Karaduman’ın deyimiyle ‘bereketli bir bahar yağmurudur‘ ruhumuzu besler. Sosyolog Yıldız Tunuslu “Gülten Akın Şiirinde Toplumsal Duyarlılık” konusunda değerlendirmesini yaparken ‘ ne yaşadıysa onu yazmıştır’ diye altını çizdi. Göç olgusunu şiirine taşıyan şair kadınlık kavramının dönüştürücü gücünü göstermiştir. Nasıl unutkan bir toplum olduğumuzu ne  güzel vurguluyor bu dizeler. “Küçük küçücük bir kızken Unutacak mısın yüreğim Bir kurdele bir pabuç yüzünden Unutacak mısın yüreğim ………………………. Şimdi çocukları doyurup giydirdikçe Parklara, çarşılara götürdüğünde Kendini, kendi çocukluğunu Unutacak mısın yüreğim ………… Dünya uçurtmayla balonken Kırmızı ve mavi tayfın bütün renkleri Sana zindan edenleri Bağışlayacak mısın yüreğim” Ne unutalım, ne de bağışlayalım. Maraşlar, Sivaslar yaşanmasın diye uğraş verelim, akıl  yoralım, ruhumuzu besleyelim, yüreğimizi sevgiyle, umutla dolduralım. Gülten Akın’ın ünlü dizleriyle sonlayalım. İnce şeyleri durup düşünmeye hep vaktimiz olsun. ‘Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Kimselerin vakti olmasa da Okulların kadın öğretmencikleri Tatil günlerini çoğaltsalar da Kutsal nemiz varsa onun adına Gözlerimiz için bağlar dokusalar da Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide Açmaya ilk yaz çiçekleri Bir gün birileri öte geçelerden Islık  çalarlar, yanıt veririz.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Saime Bircan Sak Arşivi