KÜLTÜREL YAYINLARDA ALTIN ÇAĞ

KÜLTÜREL YAYINLARDA ALTIN ÇAĞ

Afyonkarahisar Belediyesi, kültürel yayınlara olan desteğini sürdürmeye devam ediyor. Bu güne kadar ilimizin tarihine, kültürüne ve sanatına ışık tutan birçok eseri halkımızla buluşturan  Afyonkarahisar Belediyesi, kamuoyunda büyük ilgiyle takip edilen eserlere bir yenisi daha eklendi.  Afyonkarahisar Belediyesi'nin katkılarıyla hazırlanan "Dünkü Afyonkarahisar ve Nesilden Nesile Bir Şair Ailesinin Son Ferdi: Osman Çizmeciler" isimli eser, 53’ncü yayın olarak belediye kütüphanesinde yerini aldı. KATILIM YOĞUN OLDU Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın ev sahipliğinde düzenlenen tanıtım törenine çok sayıda kitapsever katıldı.Tanıtım programında kitabıyla genel bir değerlendirmede bulunan Mehmet Behiç Görktan, bu kitabın, babası rahmetli Behçetoğlu Muzaffer Görktan'ın hazırlıklarını yaptığı, ancak sağlığında kitaplaştıramadığı bir çalışma olduğunu söyledi. Muzaffer Görktan'ın Şair Vehbi Çizmeciler'i ve oğlu Osman Çizmeciler'i genç kuşaklara tanıtmak maksadıyla bu çalışmayı hazırladığını belirten Görktan, "Bize de onun notlarını, anılarını derleyip toparlamak; bu kitabı Afyonkarahisar sevdalısı okurlarımıza sunmak nasip oldu" dedi. Osman Çizmeciler ve Muzaffer Görktan'ın Osmanlı Devleti'nin son dönemlerini ve geçirmiş olduğu savaşların toplum ve ülke üzerindeki etkilerini bizzat yaşamış o zor günlere tanık olmuş kişiler olduğunu kaydeden Mehmet Behiç Görktan, "Vatanın ne zorluklarla kurtarıldığını ve bu kahraman insanların çektiği çileleri ve gösterdikleri fedakârlıkları hepimizin ve özellikle yeni yetişen gençlerimizin bilmesinde büyük yarar olduğunu düşünüyorum. Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e geçişte bu olayları yaşamış kişilerin anılarının çok az olması ve o günleri yaşayan Osman Çizmeciler'in kaleminden o dönemin ortaya konulması da bu kitabın değerini artırmaktadır" diye konuştu. “TARİH VE EDEBİYAT ALANINDA İLMİ ÇALIŞMA YAPACAKLARA KAYNAK OLACAK” Kitapta yalnızca Osman Çizmeciler' in hayatı anlatılmadığını vurgulayan Görktan, "Cumhuriyet öncesi yılları, Osmanlı Devleti'nin durumu, Cumhuriyet'in ilk yılları, işgal yılları ve Afyonkarahisar'ın bu dönemlerdeki hali; anılarla, nüktelerle, fotoğraf ve belgelerle ortaya konmaktadır. Osman Çizmeciler'in 1920'li yılların Afyonkarahisar'ını anlatan "1924 Afyonkarahisar ve Çocukluk Yıllarım" yazılarını zevkle okuyacağınızı düşünüyorum. Bu arada Afyonkarahisar'da ilk su şebekesinin bağlanmasından, ilk elektriğin gelmesinden, ilk betonarme bina, ilk özel hastane, ilk daktilo, Afyon Lisesi'nin kuruluşu ve ilk öğretmenleri gibi birçok konuyu da hem Muzaffer Görktan'ın hem de Osman Çizmeciler'in kaleminden yine bu kitapta bulabilirsiniz." ifadelerini kullandı. Osmanlı Türkçesi ile el yazması metin bulmanın zorluğundan bahseden Görktan, "Bu yüzden Osman Çizmeciler'in kendi el yazısı ile yazmış olduğu şiirlerinin bir kısmını orijinal bir şekilde yayınlamayı düşündük. Bunun Osmanlı Türkçesi çalışanlar için faydalı olacağını inanıyoruz. Şiirlerin yeni Türk alfabesiyle yayınlanmış kopyaları da kitabımızda mevcuttur. Ayrıca bu eserin tarih ve edebiyat alanında ilmi çalışma yapacaklara da nitelikli bir kaynak olacağını düşünüyoruz. Babam Muzaffer Görktan'ın "Dünkü Afyonkarahisar ve Nesilden Nesile Bir Şair Ailesinin Son Ferdi Osman Çizmeciler" adli eserini yayımlayarak bizlere kazandıran başta Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Çoban olmak üzere Kültür ve Sosyal İşler Müdürümüz Emel Sarlık ve çalışanlarına candan teşekkür ediyor, bu eseri rahmete yürümüş Karahisarlı büyüklerimizin aziz hatıralarına ithaf ediyoruz" diye konuştu. GÖRÜLMEMİŞ FOTOĞRAFLAR BU ESERDE Belediye Başkanı Burhanettin Çoban ise Mehmet Behiç Görktan’ı ilimizin kültürüne, tarihine ve sanatına göstermiş olduğu ilgiden dolayı tebrik etti.Mehmet Beğiç Görktan’ın daha önce iki projeyi kendilerine sunduğunu hatırlatan Başkan Çoban;” Ancak bu son proje ‘Dünkü Afyonkarahisar ve Nesilden Nesile Bir Şair Ailesinin Son Ferdi: Osman Çizmeciler" isimli eserde Afyonkarahisar’ın özellikle 1900’lü yılların başlarını anlatan yazılar ve aruz vezninde yazılmış şiirler Osmanlıca orijinalinden Mehmet Behiç Ağabeyimiz tarafından bana sunulmuştu.  Afyon’a gelen ilk daktilo, ilk yapılan betonarme bina, ilk valiler, yine Afyonkarahisar’da ilk kez yayınlanan fotoğraflar vb. birbirinden değerli bilgilerin yer aldığı eserin Afyonkarahisarlılar’a en kısa zamanda kazandırılmalı talimatını vermiştim. Nasip bugüneymiş. Bu güzelim eseri; Behçetoğlu Muzaffer Görktan Ağabeyimizin değerli oğlu Mehmet Behiç Görktan kardeşimizin elinden almış olacağız. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Rahmetli Osman Çizmeciler, değerli Ağabeyimiz rahmetli Muzaffer Görktan’ın teyze oğlu oluyormuş. Kendilerini saygıyla hürmetle anıyorum” diye konuştu. “BASKIYA HAZIR BİR ÇOK ESERLERİMİZ DAHA VAR” Afyonkarahisar Belediyesi tarafından yayınlanan 53’ncü eseri ilimize kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden Başkan Çoban; “İnşallah 53’ncü kültür eserimiz Afyonkarahisarımıza ve bölgemize hayırlı olsun. Nasip olursa Gazeteci- Yazar İbrahim Yüksel kardeşimizin Afyonkarahisar’da yaşamış önemli bir şahsiyet olan ‘Adanalı Ziya’ isimli kitabının tanıtımını ve dağıtımını 15 gün içerisinde yapacağız. Yine Veli Cengiz Hocamızın ‘Mutlu Kalın’ isimli eseriyle beraber aynı zamanda 10-15 civarında baskıya hazır hale getirilen eserler var. Bunları da peyderpeydi ilimiz kültürüne kazandıracağız.”  diye konuştu. Bir asır öncesi Afyonkarahisar               Behçetoğlu Muzaffer Görktan’ın teyzeoğlu; kendi deyimiyle nesilden nesile bir şair ailesinin son ferdi Şair Osman Çizmeciler, kitabımızda yer alan anılarında yaklaşık bir asır öncesinden bize Afyonkarahisar’ı tasvir ediyor. Fiziken Afyonkarahisar’ın anlatıldığı bölümler arasında; Afyonkarahisar’da sosyal yaşantı, aile hayatı, yaşanan ekonomik sıkıntılar ile insanımızın o günkü gelişen olaylardaki takındığı tavır ve düşünceleri de Şairimiz Osman Çizmeciler ’in kaleminden 94 yıl sonrasına ulaştırılıyor. O günlerde yaşadıklarını, gördüklerini ve düşüncelerini bizle paylaşan merhum değerli Şair Osman Çizmeciler’e minnet borçluyuz. Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra; 1924 yılında çocukluk yıllarını geçirdiği İstanbul’dan ayrılarak Afyonkarahisar’a gelen Osman Çizmeciler, kitabın ilk bölümünde İstanbul’da geçen çocukluk yıllarını da yalın bir şekilde anlatıyor. Cihan İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki işgal günlerini ve çok sayıda cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı’nın son günlerinde toplumun içinde bulunduğu durumu paragraflar arasında görüyoruz.              Merhum Şair Osman Çizmeciler, sekiz yaşında geldiği Afyonkarahisar’da ilk anda gördüklerini anlatırken “1924 yılındaki Karahisar’ımızı istasyon caddesinden başlayarak hatırımda kaldığı kadar tasvir etmeğe çalışacağım. Yalnız burada bir noktayı belirtmek isterim: Gördüğüm yerlerin ve binaların isimlerini o zaman bilemezdim. Sonradan öğrendiklerimi sanki o gün biliyormuşum, gibi yazacak olursam, kusurumu lütfen bağışlayın. Zira başka türlü tarif edemezdim.” demiştir. İyi ki bu bilgilerini en doğru şekilde yazarak bize ulaştırmış Merhum Şair Osman Çizmeciler. Yazılı kaynaklarımızda bu kadar başkaca ayrıntılı bilgi olmadığını biliyorum. “1924 Yılı Afyonkarahisar ve Çocukluk Yıllarım” yazısının 1977 yılında Türkeli gazetesinde fotoğrafsız olarak tefrika edildiğini merhum Behçetoğlu Muzaffer Görktan’ın dipnotlarından bu kitap sayesinde öğreniyoruz. Kitabımızda yer alan fotoğrafların bazıları da ilk kez yayınlanarak kitabımızı zenginleştirmiştir. Merhum Behçetoğlu Muzaffer Görktan’ın arşivinden çıkan bu resimler büyük bir eksikliği gidermiştir. Merhumu tekrar rahmetle anıyoruz.             Eserin giriş bölümünde merhum Behçetoğlu Muzaffer Görktan; “Medeni bir beldenin en önemli ihtiyacı matbuattır. Bir beldenin uygarlığı, orda çıkan gazete ve dergilerin sayısı ve niteliği ile kanıtlanır. Basın, fikirler arasında kıpırdanışı ve akımı sağlar. Beldeye canlılık kazandırır. Gazetesiz şehir, dilsiz insana benzer. Fikirler birbirine zıt olsalar dahi onların çarpışmalarından ortaya gerçekler çıkar.” demektedir. Ne kadar doğru bir tespit. Afyonkarahisar’ın basın hayatında iki önemli gazete; Türkeli ve Kocatepe gazeteleri sayesinde geçmiş günümüze kadar taşınıyor.Şimdi başlattığımız çalışma ile ihya edeceğimiz Paşa Camii bakınız kitabımızda nasıl anlatılıyor. “Bu hayvan pazarının yanında ve şimdiki Dumlupınar İlkokulu Tekel ve Nafıa Müdürlüğü binalarının yerinde meşhur “Paşa Camii” vardı. Selçuki mimarisinde yapılmış ve içi aynen Ulu Camii gibi direkli bir cami idi. Geniş merdivenlerle ve sekiz on ayak basamakla çıkılırdı. O zamanlar camilerin pek çoğunda cephane ve askeri malzeme depo edilmişti. Paşa Camii’nin merdivenli kapısının üstünde de “Merkez Kumandanlığı” yazardı.              Halk türkülerinde ismi geçen ve “Paşa Camii avlusunda namazımı kılsınlar, gelinlik elbiselerimi başucuma koysunlar...” hem tarihimizde ve hem de halkiyat ve harsiyatımızda yer etmiş bir mabet idi.” demiştir. Afyonkarahisarlıların her gün ziyaret ettikleri mekânın başında gelen Uzun çarşı girişi de anlatılanların arasında bulunuyor. O günlerin Uzun Çarşısı için Osman Çizmeciler “Benim ilk gördüğüm zaman İpek Palas Oteli falan yoktu. Yalnız onun tam altında şimdiki Kâzım Helvacıoğlu’nun bakkaliye dükkânının bulunduğu sivri köşede muntazam yontma taşlarla yapılmış yalaklı bir çeşme vardı. Bu çeşmenin üstüne tahtadan bir levha asmışlardı. Levhanın kırmızı boyalı zemini üzerinde eski harflerle ve beyaz boya ile bir: “İçilmez” ibaresi yazıyordu. İşte bu çeşmeden itibaren artık Uzun Çarşı başlardı. Fakat Uzun Çarşı ağzının bu köşesini yine burada bırakalım da karşı sıralarda ne vardı? Oralara bir göz atalım.” diyerek yaptığı anlatımında o günkü Uzun Çarşı ile bugünkü Uzun Çarşı dükkân büyüklüklerinin bile aynı olduğu dikkatimizi çekiyor.                 İstanbul’dan çıkarak Afyonkarahisar’a yaptığı ilk seyahatte ilk anda Karahisar için “Arazideki bu hırçınlık ve şiddet, şehrin insanlarına da sirayet etmiş; huylarını etkilemiş.” tahlilini yapan Osman Çizmeciler Afyonkarahisar’daki sosyal hayat için de “İstanbul’un denizi var, elektriği var, köprüsü var, sinemaları, sarayları varsa Afyon’un da geniş akrabalık şebekesi, baba evinin şefkati, vefakâr ve cefakâr insanları ile samimiyeti, gönül sarayları vardı. Buraya çabuk alıştım. Yoksa verem olup ölürdüm.” nitelemesi yapmıştır. İnsanların farklı yaratılışta olabileceklerini söyleyen Çizmeciler; “İşte bu karma karışık yaradılışlar elbet Afyonkarahisar’ımızda da kendini göstermiştir. Şehrin belli başlı ve köklü aileleri oldukları kabul edilen ve kök derinlikleri Derebeylik çağına uzandıkları söylenen Hacı Baki Oğulları, Turunçzadeler, Taşkapuluzadeler, Mollaoğulları, Nakipzadeler, Şeyh, Paşalar (Mevleviler-Çelebiler), Sarıhoca Alizadeler ve bu düzeydeki birkaç aile kendilerini daima ahaliden üstün kabul etmişlerdir. Bir zadegân burjuvası yaratmışlardır.” tahliline yer vermiştir. Şair Osman Çizmeciler’in bir tahlili de Afyonkarahisar halkının o günkü genel özellikleri üzerine olmuştur. Ayrıntılarını kitabımızda okuyarak bilgi sahibi olurken ne kadar değişim gösterdiğimizi de hep birlikte göreceğiz.  “1924 Yılı Afyonkarahisar ve Çocukluk Hayatım” anılarının sonunda Şair Osman Çizmeciler çok kıymetli değerlendirmeler yapmıştır. Bu değerlendirmeler bizim için altın değerindedir. Kitabı bir solukta okumak isteyenlere için biraz alıntı yapacak olursak; “Hiçbir edebi kıymeti olmayan nâçizâne hatıralarım, ileride Afyon tarihini yazacak olan müverrihlere, büyük kalem sahiplerine bir malzemedir. Basamak taşıdır. Herkes kendi gördüğü kadarını yazsa ortaya muazzam bir eser çıkar. Ne var ki tarih yazarının gayet tarafsız olması, duygularına kapılmaması, bir objektif sadakatiyle tesir altında kalmadan şehrin ve toplumun görüntüsünü yansıtması lazımdır. Şayet mizacım hilafına yalaklık, şakşakçılık, yardakçılık ederek Afyon’u 1924 senesinde Paris gibi tasvir etseydim zaten kıymetsiz olan kalemim bir de üstelik gülünç olurdu. İlmi olmaktan uzaklaşırdı. Hatıralar ne kadar samimi olursa o kadar kıymetlidir. Gerçeğe yaklaştığı nispette değer kazanır.           Böyle düşünen hemşerilerim hiç üzülmesinler. 1924 senesinde Karahisar benim anlattığım gibi idi. Kütahya’yı kazası olan Uşak besliyordu. Derin bir uykuda idi. Menderes devrinde kalkındı. İsmi lazım değil. Pek çok komşu ve yakın şehirlerimizde fuhuş, zührevi hastalıklar almış yürümüştü. Daha uzaklarda ise çiğ köfte yerine çiğ çiğ adam yiyorlardı. Bunların yanında Karahisar yine zemzemle yıkanmış sayılırdı. Ben de bir Karahisarlıyım, memleketimi kötülemekten ne kazancım olabilir ki soysuzluktan başka; o ise soyum sopum meydandadır. Herkes bilir. Önemli hususlardan birisi de 1924 senesindeki acıklı durumunu gözler önüne serdiğim Afyonkarahisar bugün kendi imkânlarıyla bir cennet olmuştur. Devletten hiç yardım ve himaye görmeden bu düzeye ulaşması da takdir edilecek bir çabanın eseridir. Bu fark küçümsenecek bir ilerleme değildir. Amaçlarımdan birisi de onu ihmal edenleri utandırmaktadır.” Anıların yazılarak hayat bulması ve kuşaklar boyunca bilginin ulaştırılmasında kitabımızın arka kapağına da konan son söz bu olmalı diyorum ben de.  Şair Osman Çizmeciler’e minnetimi bir kez daha yineliyorum.   “Şimdi en önemli hususa geldik: Efendim yeni kuşaklar, bugünkü mamur beldenin refahın, bolluğun, temizliğin, intizamın, medeniyetin kıymetini bilmiyorlar. Hangi noktadan hareketle nereye geldiğimizden haberleri yok. Çünkü mahrumiyet ve ızdırap görmediler. Acı çekmediler, yamalı pantolonla, delik pabuçla, aç karına okula gitmediler. Gözlerini açtılar bu müreffeh devri gördüler. Ve eskiden beri böyle geldi, böyle gidiyor sanıyorlar. Allah’a şükür etmeği bilmiyorlar. Biz eskiler ne kadar ikaz etsek tesirsiz kalıyor. Hâlbuki ulu Allah’ımız şükredenleri sever, daha çok rızıklandırır. Ben kendi evimde bile sofradan kalkarken kendi çocuklarıma “Yarabbi şükür….”dedirtemiyorum. Bu durum bütün gençlikte böyle. Meşhur Şair Tokadızade Şekip Bey “Ah Eşeklik” isimli şiirinde şöyle bir mısra söyler:                           Saadetler doğar hissetmemekten. Ben de bu mısra ya şöyle bir mısra ekliyorum, rahmetli üstat hoş görsün.                           Felaketler doğar şükretmemekten.”            Kitabımızda sadece Merhum Şair Osman Çizmeciler’in 1924 yılını aksettiren anıları yok. Afyon’da tarihte ilkler, inkılapların Afyonkarahisar’da nasıl karşılandığı, dünkü Afyonkarahisar, Afyonkarahisar fıkraları, Şair Osman Çizmeciler’in şiirleri, Afyonkarahisar’da Ekonomi,  İlk Valilerimiz, Dünkü  Afyonkarahisar’dan Portreler ve değerli yazılarla kitabımızın zenginleştiğini görülüyor.            Merhum Behçetoğlu Muzaffer Görktan’ın oğlu Mehmet Behiç Görktan’ın değerli gayretleri ile “Dünkü Afyonkarahisar ve Nesilden Nesile Bir Şair Ailesinin Son Ferdi Osman Çizmeciler” adıyla yayımlanan kitabımız büyük bir boşluğu dolduracak. Okuyucularımızın; zevkle, soluksuz okuyacakları kitapta geçmişi adımlayacaklarını biliyorum. Merhum Behçetoğlu Muzaffer Görktan’ı rahmetle anarken, oğlu Mehmet Behiç Görktan’a Afyonkarahisarlılar adına teşekkür ediyorum. Belediyemizin Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Emine Emel Sarlık, Grafiker Ramazan Gölcük ile Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğümüz çalışanlarına teşekkür ediyorum. Kitabın redaksiyonunu yapan Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Necmiye Serteser ile kitabın son kontrollerini yaparak basıma hazır hale getiren Yüntaş Genel Müdürümüz Mehmet Sarlık’a Afyonkarahisarlılar adına teşekkür ediyorum. Kitabımızı gerçek sahiplerine, okuyucularına hediye ediyorum. Burhanettin ÇOBAN BELEDİYE BAŞKANI       ÖNSÖZ              Behçetoğlu Muzaffer GÖRKTAN benim babamdır. Afyonkarahi-sar’da eski soyadı ve lakaplara göre “Behçetler veya Behçetoğulları” olarak tanınır.Son dönemin en büyük şairlerinden Osman ÇİZMECİLER’le, babam öz teyze çocuklarıdır. Babamın erkek kardeşi olmadığı için, biz Osman Çizmeciler’i “Amcamız” olarak tanıdık. O zamanki hayat şartlarından dolayı ikisi de aynı çatı altında yıllarca beraber yaşamak zorunda kalmışlardır. Ömürleri boyunca her zaman birbirlerine maddi ve manevi destekte bulunmuşlar, kardeş gibi yaşamışlardır.                  Osman Çizmeciler, nesilden nesile bir şair ailesinin son ferdidir. Babasının ve dedelerinin divanları mevcut olup çok güçlü şair ve yazar oldukları bilinmektedir. Behçetoğlu Muzaffer Görktan, Şair Vehbi Çizmeciler’i ve oğlu Osman Çizmeciler’i genç kuşaklara tanıtmak maksadıyla gerekli çalışmaları yapmış olup bir cilt Vehbi Çizmeciler’le, iki cilt de Osman Çizmeciler’le ilgili olarak toplam üç ciltlik bir hazırlık yapmıştır.  Vehbi Çizmeciler’le ilgili epeyce neşriyat daha önce yapıldığı için, babam Muzaffer GÖRKTAN’ın bu eserinde ağırlıklı olarak Osman Çizmeciler’e  yer verilmiştir.              Osman Çizmeciler ve Muzaffer Görktan; Osmanlı Devleti’nin son dönemlerini ve Osmanlı devletinin geçirmiş olduğu savaşların toplum ve ülke üzerindeki etkilerini yaşamışlardır. Vatanın ne zorluklarla kurtarıldığını ve bu kahraman insanların çektiği çileleri ve gösterdikleri fedakârlıkları hepimizin ve özellikle yeni yetişen gençlerimizin bilmesinde büyük yarar vardır. Meşrutiyet’ten, Cumhuriyet’e geçişte bu olayları yaşamış kişilerin anılarının çok az olması da bu kitabın değerini artırmıştır. O günleri yaşayan Osman Çizmeciler’in kaleminden o dönemin ortaya konulması büyük önem taşımaktadır.             Osman ÇİZMECİLER’in 1920’li yılların Afyonkarahisar’ını anlatan “1924 Afyonkarahisar ve Çocukluk Yıllarım ” yazılarını zevkle okuyacaksınız. Bu arada “Afyon’da İlkler” dediğimiz; ilk su şebekesinin bağlanmasından, ilk elektriğin gelmesinden, ilk betonarme binadan, ilk özel hastaneden daktiloya kadar birçok konuyu da Muzaffer GÖRKTAN’ın kaleminden yine  bu kitap içerisinde bulabilirsiniz. Afyonkarahisar’da şapka inkılâbı, yazı inkılâbı, tekke ve zaviyelerin kapatılması da incelenmiştir. Bu inkılâplar, bazılarının tepkisini çekmiş, bazıları da memnuniyetle karşılamıştır. Ayrıca Behçetoğlu Muzaffer GÖRKTAN’ın kaleminden çıkmış “Dünkü Afyonkarahisar”la ilgili yazılarla kitap zenginleştirilmiş, yaşanmış gerçek “Afyonkarahisar Fıkraları” ile yazılara çeşni katılmıştır.                 Afyonkarahisar’da o dönemlerde yaşamış şahsiyetlerden bahsedilirken “Kel Recep, Deli Dudu, vb.” gibi kelimeler yazının ahengini bozmamak için aynen alınmıştır. O zamanlar Soyadı Kanunu çıkmadığı için biz onları lakaplarıyla tanırdık. Burada ismi geçen hemşerilerimizin hepsi aramızdan ayrılmıştır. Hepsinin makamı cennet olsun. Bize cennet gibi bir ülke bırakıp gittiler. Kalanları da bizi lütfen hoş görsünler. Örnek: Ünlü Ali Çetinkaya’yı “ Ali Vezir veya Kel Ali” diye anarız. Lisemizin ilk kurucusu Ahmet Sami Onur Bey’i “Kambur Sami” olarak tanırız.Şair ailesinin üçüncü kuşağı Vehbi Çizmeciler’in, daha önce yayımlanmamış üç şiirini, Şair Eşref’le olan taşlamalarını, Refii Cevat Ulunay’ın “Şair Vehbi Çizmeciler”le ilgili makalesini, birkaç fıkrasını, meşhur “Kış Destanı”nı, “İzmir’in Türküsü, Türk’ün Ninnisi” gibi birkaç şiirini ve hayat hikâyesini yine Behçetoğlu’nun kaleminden   eserin  giriş  bölümünde okuyacaksınız. Vehbi Çizmeciler’in özel hayatını oğlu Osman Çizmeciler’in yazılarında da  bulacaksınız.               Osman Çizmeciler’i tanıtan bu eserde kullanılan fotoğrafların hepsi Behçetoğlu Muzaffer Görktan’ın arşivinden alınmıştır. Behçetoğlu o günün şartlarında binbir zorlukla bu fotoğrafları tedarik etmiş, fotoğrafların sizlerle buluşmasını sağlamıştır. Bu fotoğrafların birçoğu ilk defa neşredilmiştir. Konuların işlendiği metinler kadar fotoğraflar da tarihe tanıklık eden belge niteliğindedir. Fotoğraflar da bizi 1900’lü yılların Afyonkarahisar’ına götürecektir. Dolayısıyla nereden nereye geldiğimiz belli olacaktır.Ayrıca bildiğimiz gibi Galip Demirer Bey, Afyonkarahisar’da zamanın en ünlü isimlerindendir. Kendisi Atatürk’le ve Ali Çetinkaya ile direk temas kurabilen ender bir kişidir. Onun torunu Yusuf Ziya Tiryakioğlu, dedesine ait fotoğrafları göndermiştir, bu fotoğraflar  gerekli yerlerde isim zikredilerek neşredilmiştir. Kendisine teşekkür ederiz.                 Necip Türk milletinin gerek beden, gerek mesken, gerekse ruh ve ahlak temizliği bakımından, diğer milletlere göre çok üstün olduğunu biliyoruz. Ayrıca milletimiz Yüce Allah’a çok saygılı, Kur’an-ı Kerim’e ve diğer mukaddesata çok bağlıdır. Osman Çizmeciler de  Muzaffer Görktan da Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e kadar birçok olayın canlı tanıkları olmuşlardır. Milletçe uğradığımız hezimet ve felaketlerin sebeplerini açık yüreklilikle yazmışlardır. Olayları karartmadan ve göz ardı etmeden yazmaya çalışmışlardır. Bu arada komşumuz ve müttefikimiz olan Yunanistan’la olan ilişkilerimizde düşmanlık duygularını körüklemek gibi bir niyetleri de yoktur. Buna benzer bazı kişi ve yöneticileri de eleştiren yazıları eserde göreceksiniz. Aynı olay ve konuyu çeşitli kimseler, çeşitli açılardan görüp kaleme almışlardır. Her kalem sahibinin de siyasi düşüncesi ve tuttuğu taraf ve edindiği intibalar başka başkadır. Sizler de onların düşüncelerine katılırsınız veya katılmazsınız. Onları da hoş görünüz.Osman Çizmeciler’in şiirleri genelde Osmanlı Türkçesi ve aruz vezni ile yazılmıştır. Hece ölçüsünü de kullanan şair, şiirlerini yediden yetmiş yediye kadar herkesin anlayacağı bir dille yazmakla beraber edebiyatımızın en zor kurallarını da rahatlıkla kullanmıştır.              “Osmanlı Türkçesi” ile el yazması metin çok zor bulunmaktadır. Bu yüzden Osman Çizmeciler’in kendi el yazısı ile yazmış olduğu şiirlerinin bir kısmını orijinal bir şekilde yayınlamayı düşündük. Bunun Osmanlı Türkçesi çalışanlar için faydalı olacağını biliyoruz. Şiirlerin Yeni Türk alfabesiyle yayınlanmış kopyaları kitabımızda mevcuttur.Babam Muzaffer GÖRKTAN’ın “Dünkü Afyonkarahisar ve Nesilden Nesile Bir Şair Ailesinin Son Ferdi Osman Çizmeciler” adlı eserini yayımlayarak bizlere kazandıran başta Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin ÇOBAN olmak üzere Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Emel SARLIK’a, Grafiker Ramazan GÖLCÜK’e, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünün bütün çalışanlarına, eserin dil ve anlatım yönünden  kontrolünü yapan Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Necmiye SERTESER’e (AFYONKALE) ayrı ayrı teşekkür ediyorum.                                           Saygılarımla.   Mehmet Behiç GÖRKTAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.