Küreselci
ABD ve AB adına Devleti teslim alanlar, halk kuşatması gayretindedirler. Önce
eğitime el attılar. Önceki yıllarda 12 yıla çıkarılarak niteliğinin artırılması
hedeflenen zorunlu ilköğretimi ve ardından ortaöğretimin kalite düzeyini ne
idüğü belirsiz değişikliklerle olumsuz etkileyerek bilgi, beceri ve üretimden
yoksun, değer yargıları yozlaştırılmış
bir kuşak yaratmaya koyuldular.
Bir
yandan liberal ekonomilerde bambaşka hedefi olan özelleştirme yöntemine can
simidi gibi sarıldılar. Üretilen kendilerine özgü politikalarla yabancı
sermayeyi ülkeye getirerek ulusal sanayi ve ticareti çökertip yoksul bir halk
yığını yarattılar.
Bir
yandan da halkı doğrudan etki altında tutan basın, yayın kuruluşlarına el atarak
birbirlerine kırdırma, Sermaye Piyasası, RTÜK, Basın İlan Kurumu gibi araçları
kullanarak halkı beyinsel olarak etki alanlarına almaya çabaladılar. Aksine
hareket eden basın kuruluşların el koymak, ilanını kesmek ve Gözcü Gazetesi
örneği ‘yayın durdurmak’gibi fiiller içine girdiler.
Şimdi
de savcılar ve hâkimleri kullanarak, başkan sıfatıyla sarf edilen sözlü
emirlerle yönlendirilen hukuk mekanizmaları marifetiyle üst kademe
yönetimlerini, demokratik toplum örgütlerini ve halkı sindirmeye çalışıyorlar.
Geçen
yıllarda, Avukatlar Günü gibisinden yapılan etkiliklerdeki konuşmalar, bu
yöndeki ağlatıların en belirgin tepkileridir.
Bağımsız
Yargı gibi tüm kurum ve kuruluşlar denetim altına alınmak istenmektedir.
Elbette;
bir bahar mevsimiyle birlikte uyanışa geçen doğaya koşut, halkın özgür irade
duygularının şahlanacağı bir zaman dilimi olacaktır.
Ulus
kendini yönetenlerini utandıracak ve ilk yapılacak seçimlerde bunlardan hesap
soracaktır.
Bu
hesabı veremeyenler; halk için kurdukları cenderelerde ezilerek, kör kuyulara
mahkûm olacaklardır.
Atalarımızın
özdeyişi usumuzdan çıkmaz:
“Su
uyur düşman uyumaz.”
“Arap
uyur, Türk uyumaz.”
Türkiye’de
oynanmak isteyen Arap oyunlarının sökmeyeceği şimdiden bellidir. Bizanslıları
da şaşırtacak bu oyunlar yüzyıllardır Türk Ulusuna oynanıyor.
Emevilerden
kalıntı Osmanlı’nın hilafetçi, ümmetçi ve de ayrılıkçı unsurları gaflet
yaşayabilir, ama Türk Ulusu her dem dimdik ayaktadır.
Binli
yılların başındaki haçlılara karşı, 20.yüzyıldaki haçlı istilacılarına karşı bu
topraklar nasıl savunulduysa, Kurtuluş Savaşı sürecinde; Anadolu, müstevliden
nasıl kurtarıldıysa, günümüz haçlıları ve işbirlikçilerine karşı da aynı
heyecanla yanıt verileceği biline…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.