Halil Şahin

Halil Şahin

GÖNLÜNDEKİLERİ OKUYORLAR

Bence bayrama gerek kalmadı. Ulusal egemenlik diye bir şey ortada kalmadı ki… Çocuklar! Niçin bayram yapıyorsunuz? Ey millet! Siz elan neyin bayramını yapıyorsunuz? Ulusal egemenlik mevta olmadı mı? Bakınız, minareye çıkanlar ulusun değil, gönüllerinden geçtiği gibi okuyorlar. İşte onlar, sizin böyle düşünmenizi istiyorlar. Toplumculuk yerini bencil kişiliğe, ulusal değerler yerini küresel değerlere terk etmiş. Okullar aracılığıyla halkın eğitim düzeyi düşürülmüş. IMF ve onun işbirlikçileri aracılığıyla halk yoksullaştırılmış. Halk yönetimi(Cumhuriyet), AB aracılığıyla yerini adeta teokratik demokrasiye (Ilımlı İslam Cumhuriyeti) terk zorunda bırakılır hale getirilmiş. Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK; Türkiye Cumhuriyetini kurup, bütüncül devrimleri gerçekleştirmeğe başladıktan ve küresel sömürgenlere karşı ulusal bir utku kazandıktan sonra, geleceği Türk çocuklarına dolayısıyla Türk gençliğine bırakarak, ulusun egemenliği eline aldığı 23 Nisan Günü’nü Türk çocuklarına bayram olarak armağan etmişti. Ama o yeni nesil ki; Ata’sının armağanına sahip çıkamamış, “vur patlasın, çal oynasın” zihniyeti ile “yan gelip yatma” anlayışı içinde, nemelazımcı öğüt ve dinsel kokulu yutturmacılarla yoğrularak hedeften uzaklaştırılmağa çalışılmıştır. Marshall Yardımları ve IMF reçeteleri ile millet üretken, yaratıcı düşünce yapısını ve moral değerlerini sistemli olarak ama ardışık kaybederek yozlaşmaya yönlendirilmiştir. Yasama ve yürütme erkini ele geçiren aymazlar; zaman içinde muhtıra, miting, darbe, ihtilal, devrim gibi tanımlamalar içinde, akla gelebilecek türlü sosyal araç ve yöntemlerle olan halk uyarılarına rağmen gaflet ve delalet içinde olmaktan çıkarılamadılar. Halk, demokratik kurallar ve gelenekler içinde kalarak yeni iktidarlar oluşturmasına rağmen; hıyanet içinde davranabilen siyasetçiler, kendilerine ‘Numaralı Cumhuriyetçiler” süsü veren sözüm ona yazarçizer aydınlarla bir olup, asıl cumhuriyeti yıkmaya yönelik davranışlarıyla, şehit kanlarıyla sulanarak kurulan bu devlette ABD himayesi ve AB mandası olmaya heveslilerle güç kazanmaya yönelebilmişlerdir. Bu gün millet cehalet, yoksulluk ve egemen müstevlilerce kuşatılmıştır. Ulus egemenliğini yitirmiş, bayrama gerek kalmamıştır. ‘Milli hükümet’ kurulmadan, ‘Tam Bağımsız Türkiye’ yaratılmadan Ulusal Egemenlik Bayramı kutlamak, size de çok gülünç geliyor, değil mi? Türkiye insanı, özellikle iki yüzyıldır yayılmacı kapitalizme ve emperyalizme karşı savaşıyor. Bu gerçeklik, Dünya’da eşi olmayan bir tarihsel mirastır. Eşsiz bir tecrübe birikimidir ve eşsiz bir özgüven kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Meşrutiyet dönemlerinden, Kurtuluş Savaşımızdan ve Kemalist Devrim’in büyük atılımlarından süzülüp gelen bu büyük mücadele, ulusumuzun yarattığı Türk Devrimidir. İki yüzyıldır millî halkçı devrimimizi tamamlamak; bağımsız, özgür, çağdaş bir toplum kurmak için savaşıyoruz. Millî devletimiz, Cumhuriyetimiz, millî birliğimiz, vatan bütünlüğümüz, kamusal varlığımız ve aydınlanmış toplum ilişkilerimiz, bu savaşımın gerçekleştirdiği Türk Devriminin temelinde inşa edilmiştir. Arkada kalan son 60 yıllık tecrübe bize; Atlantik ilişkileri içinde, ulus devletimizi, millî birliğimizi ve beraberliğimizi, toprak bütünlüğümüzü, kamu çıkarına dayanan Cumhuriyetimizi ve çağdaş değerlerimizi kaybettiğimizi göstermektedir. Bu tarihî ders ile milletimizin önünde var olmak için iki yol değil, tek bir yolun bulunduğu acılar içinde kavrularak öğrenildiği görülmektedir. Kahırla, sabırla ulaştığımız bu sonuca, “Emperyalist sisteme bağımlılığın, liberalizm denen bireycilik ve özel çıkarcılığın Türkiye için bir çözüm değil, fakat yıkım olduğu gerçeğidir.” denilebilir mi? Ohn Sherman; “Geleceğin en iyi peygamberi, geçmiş’tir.” diyor. Kurtuluş savaşı öncesinden günümüze yaşanan süreçte, bin bir çileyle yaratılan Türk Devriminin açtığı vadide ilerlemenin, milletimiz için biricik çözüm olduğunu görmemezliğe gelmek, her halde çok büyük aymazlık olacaktır. Görüyorsunuz işte: Vatanı savunmayı dahi gereksiz görenler var. Milletin anasını ağlatanlar, “Analar ağlamasın” yaygaralarını, topraklarınızın bölünmesine gerekçe gösterenler var. Vatan savaşını Saray savaşı diyerek küçümseyenler var…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi