Halil Şahin

Halil Şahin

FETHULLAH İLE PKK REKABETİ

Sanki bir film izliyoruz: yerel seçimler öncesi Güneydoğu toz duman. Fethullahçılar ile PKK arasında kıyasıya bir rekabet var. Fethullahçılar da, PKK da Batıcı Kürt milliyetçiliği zemininde örgütleniyor. Bu yarışı seyredenler merak ediyor: “ABD’nin ortağı kim olacak?” İşte, sorun buradan çıkıyor: Acaba ABD hangisini, “O da kim oluyor? Bendaha güzelim. BOP eş başkanlığına beni tercih et!” diyenlerden hangisini seçecek? O günlerde izlediğimiz filmdeki güç gösterilerinin temelinde bu var. Kısaca; PKK, esas muhatabın kendisi olmasını istiyor. Ancak gelişmelerde öncelik Barzanilerle ittifaka kayınca, PKK’da örgütsel refleks harekete geçiveriyor. Barzani, Türkiye’nin güneydoğusunu önce nüfuzu altına almayı, sonra da “Kuzey Kürdistan” olarak topraklarına katmayı planlıyor. Yani, ABD’nin yapmış olduğu Büyük Ortadoğu Projesi’ni ve ABD ordu dergisinde yayımlanan Büyük Kürdistan haritasını hayata geçirmek istiyor. Barzani, bu birleşme sırasında; Ülkemizin güneydoğusunda PKK’nın değil, kendisinin sözünün geçmesini istiyor. Yani PKK’yı saf dışı ederek, ilerideki müstakbel topraklarında şimdiden egemenliğini kökleştirmek istiyor. PKK ise tamamen tecrit olmak istemiyor ve birleşmenin PKK + Barzani koalisyonu şeklinde gerçekleşmesini istiyor. Yani, akılları sıra Güneydoğumuzu Türkiye’den ayırmışlar da, yönetimi nasıl olsun diye şimdiden rekabet ediyorlar. Anlaşılıyor ki; Fethullah, açıkça Barzani ile birlikte hareket ediyor. Barzani - PKK rekabeti de şu anda Fethullahçı - PKK rekabeti olarak yürütülüyor. Fethullahçı Abant platformunu anımsayınız. 15-16 Şubat 2009 tarihlerinde, Erbil’de Barzani taraftarı bir toplantı yaptı. Toplantının sonuç bildirgesi, Kuzey Irak yönetiminin bağımsız bir devlet olarak tanınması isteği olarak anlaşılan maddeler içermiyor mu? İşte o maddeler: “Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki ilişkiler geliştirilmelidir. Erbil’de bir Türk Konsolosluğu açılmalıdır. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi de Ankara’da bir temsilcilik açmalıdır.” şeklinde sıralanıyordu… AKP Hükümeti, Erbil toplantısını resmen destekledi. Musul Başkonsolosumuz Avni Botsalı toplantıya katıldı, destek verdi. Böylece toplantı ereğinin, Barzani Devleti’nin tanınması ve Türkiye himayesine alınması olduğu cümle âleme duyurulmuş oldu. Onlara göre yapay devlet, meşruiyet kazanıyordu! O günlerde umut tükenmiyor: Barzani, TRT-6’nın ardından Türkiye üniversitelerinde Kürtçe eğitim verilmesi beklentisi içinde. Barzani’nin diğer bir beklentisi de, Türkiye’nin Barzanileri “resmi ziyaret” için Ankara’ya davet etmesi. Bu durumda, Neçirvan ve Mesut Beyler, “Başka bir devletin yöneticileri” olarak resmen kabul görmüş olacaklar. Arkasından, ABD’nin hayali olan “Bağdat’ın devre dışı bırakılarak Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden pazarlanması” projesi gerçekleşecek Böylece, “Türkiye himayesinde Kürdistan” yolunda kritik aşama geride bırakılmış olacaktı. PKK ise, kendisinin muhatap alınmadığı bu plana tepkisini DTP kanalıyla açıklıyor. Ahmet Türk: “Fethullah Hoca’nın Erbil’de böyle bir toplantı yapmasını doğru bulmuyoruz” diyordu. Ama ses çok cılızdı, acaba neden? Bu sorunun yanıtı, elbette çok daha sonraki yıllarda anlaşılacaktı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi