DP seçim ziyaretlerine devam ediyor

DP seçim ziyaretlerine devam ediyor

DP Milletvekilleri adayları Dinçay Doğar, Asuman Umut, Erdal Ünsoy ve DP İl başkanı Gürcan Şensoy ile DP’li gençlik esnaf ziyaretlerine Küçük Sanayi’de devam ettiler. Küçük Sanayi esnafına konuşan Dinçay Doğar, “Davutoğlu ne kitabîdir, ne aklîdir… Sadece Tayyip Erdoğan’dan kapı arkasında aldığı talimatı kapı önünde satan nakli bir kişiliktir“ dedi. DP Milletvekili adayları Dinçay Doğar, Asuman Umut, Erdal Ünsoy ve DP İl başkanı Gürcan Şensoy ile DP’li gençlik esnaf ziyaretlerine küçük Sanayi sitesinde devam ettiler.

VAATLER GÜZEL, CEZBEDİCİ LAKİN PATATES 6 LİRA

Küçük Sanayi Esnafı “Artık para kazanamaz olduk. Sadece eve ekmek götürmeye çalışıyoruz. Bununla beraber çırak ve kalfa bulmakta zorlanıyoruz. Partiler ise vaat yarışında birbiri ile Namık Kemal fıkraları gibi sanki yalan yarışına girmişler. Açıkçası liderlerin birbirlerine hakaretlerini de sevmiyoruz. Hakaret yapılmadan siyaset yapılmaz mı? Birbirini aşağılamadan siyaset yapılmaz mı? Bütün siyasetçileri dinliyoruz. Vaatler güzel, cezbedici. Lakin patates 6 lira.

HEPİMİZ EK İŞ PEŞİNDEYİZ

İran’dan Gürcistan’dan patates alıyormuşuz. Geçen sene de patates depolarda çürüdü, para etmedi, nakliye parasını karşılamadı. Bu geçici bir durum. Yarın birgün patates normal fiyatını bulur. Bunu biliyoruz. Ama hükümet olacaksın, tehlikeyi görmeyeceksin, tehlike gelip geçtikten sonra önlem alacaksın veya tehlike anında tehlikenin sebeplerini anlatacaksın. Nerde kaldı sizin hükümet olmanız . Patates ile Sanayi esnafının ne alakası var diyeceksiniz. Sanayi esnafının büyük bir kısmı aynı kırsal kesim çocuğu. Satmasak bile kendi yiyeceğimizi kendimiz üretiyoruz. BEŞ GÜN KENDİNE BİRGÜN PERSONELE Bazı arkadaşlar araba alıyor satıyor. Sanayideki dükkândan geçinmeye kalksak geçinemeyiz. Çok az esnafın dışında büyük bir esnaf kesimi hepimiz ek iş, ek para kazanma yollarına bakıyoruz. Sanayi esnafı beş gün kendine çalışır, altıncı gün yanında çalışan personele çalışır. Beş gündür iş yapamadık, yaptığımız işten de para dönmedi. Bugün cumartesi; ustaya; kalfaya, çırağa haftalığını vereceğiz. Ortada para yok. Kazanç yok. Nasıl vereceğiz? Ne kadar dayanırız, ne kadar dayanacağız artık biz de bilmiyoruz. Daha ilk oy istemeye gelen sizlersiniz. Hele o Ak Partililer gelsin nasıl becerdiler bizi hallere getirmeyi onlara da soracağız. “ dediler. MANŞETLERE BİLE KARIŞAN BAŞBAKAN Türkiye’de siyaset yapma algı yaratma savaşına dönüştü. Algı yaratmanın en güçlü enstrümanı da medya sektörü. İşte AKP İş adamlarına salma saldı, topladığı paralarla medya sektörünün etkileyicilik anlamında olmasa da sayısal anlamda çoğunluğu ele geçirdi. Medya sektörü büyük anlamda AKP ile tarafsızlığı tamamen yitirdi. Bugünün cumhurbaşkanı, dünün başbakanı Recep Tayyip Erdoğan medya patronlarına telefonla hakaretler etti, tehditler savurdu, manşetler attı. OBAMA BİLE Recep Tayyip Erdoğan ısmarlama haber ve yanlı köşe yazıları ile kendi yalanlarına inandı kendini gerçekten halkın ürettiği donanımlı bir lider zannetti. Hayatında bir kitabı sonuna kadar okumamış bir kişiden lider olur mu? Karşıt düşünceyi demokrasinin zenginliği olarak kabul edemeyen aksine hasmane tavır olarak kabul bir kişiden siyasi lider olur mu? Obama bile kendini çok katı şekilde hatta rencide edici tarzda eleştiren bir seçmene “İşte demokrasi böyle bir şey. Ben sizin yüzüme karşı böyle rahat konuşabilmeniz için, hatta üzülsem bile beni rahat rahat korkusuzca eleştirebilmeniz için demokrasi diyorum, demokratım diyorum” diyor. “CUMBAŞ”IN ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ GİBİ Türkiye’de ise Tayyip Erdoğan geçerken ayağa kalkmayanlar, onun gibi düşünmeyenler hakarete uğruyor, işyerleri mühürleniyor. Tayyip Erdoğan’ı eleştiren gazeteciler işlerinden atılıyor, kovuluyorlar. Şu iki örnek bile kendini narsizmin pençesine kaptıran Tayyip Erdoğan’ın diktatörlüğün eşiğinde olduğunu gösteriyor. Elinde Kur’anla diktatörlük gösterileri yapıyor. Saddam Hüseyin’in de diktatördü asılırken elinde Kur’an vardı. Dikkat ederseniz Ahmet Davutoğlu’ndan hiç bahsetmiyorum. Çünkü Bu ülkenin başbakanı gibi değil kısaltılmış adıyla “Cumbaş”ın özel kalem müdürü gibi çalışıyor, konuşuyor, kötü bir taklit sergiliyor. YAZDIĞI KİTAPLA BİLE TERS Yazdığı kitabı okuyun bugünkü Ahmet Davutoğlu’na bakın, düşünce ve idealizm anlamında birbiriyle hiç alakası yok. Kitabında Ortadoğu zor coğrafyadır. Orda düşünmeden bir tuğla bile değiştiremezsiniz. Değiştirmeye kalkarsanız duvarı yıkarsınız diyor. Bunu söyleyen aynı Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu’nun ne olduğunu, Suriye’nin Ortadoğu’daki konumundan bihaber olarak 5 sene önce haftaya Şam’da Cuma namazı kılıyoruz dedi. Aradan 260 Cuma namazı geçti ama Davutoğlu o Cuma namazını kılamadığı gibi Süleyman Şah türbesinin yerini de değiştirmemize sebep oldu. Yani Davutoğlu ne kitabîdir, ne aklîdir. Sadece Tayyip Erdoğan’dan kapı arkasında aldığı talimatı kapı önünde satan nakli bir kişiliktir. İNKÂRIN OLDUĞU YERDE SOHBET VE SAMİMİYET YOKTUR Bir esnafın “Bu anlattıklarınızı reddetmek mümkün değil. Fakat bu hükümet hiç mi iyi bir şey yapmadı?” diye sorması üzerine Dinçay Doğar; “Dikkat ederseniz ben Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanı sergilediği kişilikler ve toplum üzerinde bıraktığı izlenimler üzerinden eleştirdim. Bu hükümet hiç mi bir şey yapmadı demek adamın gözünün içine baka hiç yüzün kızarmadan utanmak demektir. Sağlık konusunda bu hükümet geçmişin sorunlu dönemi bitirmiştir. İstenilen düzeyde olmasa da bugün geçmişe göre çok rahat yararlanılan bir sağlık sistemi getirmiştir. Bunu reddetmek burada sohbeti bitirmek demektir. Çünkü bilirim ki inkârın olduğu yerde sohbet ve samimiyet yoktur. Olan sohbetin de tadı yoktur. UZAKTAN GEÇEN ÇEVRE YOLU AFYONU BİTİRİR Ama bugün Afyonkarahisar ekonomisini yakından ve derinden etkileyen bir çevre yolu meselesi vardır. Afyonkarahisar’a şu yıllar için faydası olmayan, rantıbıl olmayan havaalanı sorunu vardır. Bir de hükümetler yapmak için vardır, yapmaları için hükümet edilmişlerdir. Ama yaparken yolsuzluğa meydan vermeyeceksiniz. Yaparken kişilikli kişileri bakan yapacaksınız ki bu kişiler birilerinden üç beş kuruş kıvırmak için yerlere yatmayacak, bazı kişilere menfaat saat sağlamak kapıların önüne paspas olmayacak, devletin kanunu uygulayan memura küfür etmeyecek. Bizim sayemizde para kazanıyorsun diye müteahhitlere salma salınmayacak. Maalesef sizler de biliyorsunuz sağlık sisteminin güzelliğini ve faydalarını yaşarken devletin böyle rencide edilmesini de yaşadık. Hükümetler gelip geçicidir, ama devlet kurum ve kurallarıyla bakidir. Bunları yaşamadık mı? Böyle bir şey olmadı diyebilir miyiz? Bu gün çocuklarının servetlerini açıklayamayan bir cumhurbaşkanı, bir eski ulaştırma bakanı veya iç işleri bakanı yok mu? ATATÜRKÇÜLÜK KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİLDİR Başka bir esnafın ise “Geçtiğimiz gün MHP Genel Başkanı CHP’nin Atatürkçülüğünü eleştirerek CHP’lilerden oy istedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sorması üzerine “Herkes birbirinden oy istiyor. Ama toplumun tamamına mal olmuş isimleri ve liderleri tekelleştirerek sömürmek, seçim malzemesi yapmak doğru değil. AKP de dini sömürerek, cami cemaatini beslenme ürünü görerek, kafasına göre ulamalar ve alimler müsveddesi gibi dini sınıfsal üretmelerde bulunarak ve mezhepsel farklılıklar ile oy istiyor. Atatürkçülük kimsenin tekelinde değildir. Eğer Bahçeli Atatürkçülerden oy istiyorsa Atatürk Milliyetçiliğini zırvalık ve solculuk olarak gören içindeki kafatası takiyyecilerini ne yapacak, nasıl ve nerelerde değerlendirecek, bunu da söylemesi gerekir. Bunun için herkes herkesten oy istesin ama bunun yolu Peygamberimiz ve Atatürk dahil toplumun tamamına mal olmuş isimleri siyasetin malzemesi ve duygu sömürüsü yapmadan olsun. ” dedi. DSC_0741 DSC_0711  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.