“Avrupa’nın tadı olacağız”

“Avrupa’nın tadı olacağız”
Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden olan Türker Göksel, gerek ilimizin gerekse de ülkemizin tanıtımı noktasında planladığı “Avrupa’ya tat katmaya geliyoruz” adlı projesini açıkladı. Göksel, “Avrupa’nın ortasına her ülkeyi temsil eden 29 kazan koyup aşure pişireceğiz. Bunu da Afyon olarak biz yapacağız” diyerek bu projenin önemine dikkat çekti.

Kanal 3 ekranlarında Nail Azbay’ın sunduğu Söz Hakkı programının konuğu Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Afyon Meslek Yüksekokulu (MYO) Pazarlama ve Dış Ticaret Bölümü Öğretim Görevlisi Türker Göksel oldu. “Marka Kent Afyonkarahisar” konusunun masaya yatırıldığı programda konuşan Göksel, gerek şehrimizi gerekse de ülkemizin tanıtımının yapılacağı projesinin olduğunu söyledi ve bu projeyi canlı yayında açıkladı. “AVRUPA’YA TAT KATMAYA GELİYORUZ” “Avrupa’ya tat katmaya geliyoruz” adlı projesinin olduğunu söyleyen Göksel, projeyi şöyle anlattı; ““Avrupa’ya tat katmaya geliyoruz” diye bir projem var. AB’nin şu anda 29 tane üyesi var. Bizimde AB üyesi olmak için 50 yıllık bir sürecimiz var. Hedefimde, Almanya’nın Köln kentindeki Don Kilisesinin önünde bir akşam vakti 29 tane kazanı koyacağız. Her bir kazanı bir ülke temsil edecek. Orada aşure yapacağız. Aşureye dahil edilecek hububatlarda her bir ülkeyi temsil edecek. Örnek olarak fasulye Almanya’dan olacak, nohut İspanya’nın olacak. Hepsini karıştıracağız. Diyeceğiz ki, “Bu bir tatlı. Tatlı için şekere ihtiyaç var. Şeker kim? Türkiye. İşte bu yüzden Avrupa’ya tat katmaya geliyoruz.” Irkçılıktan, islamofobiden arındırılmış bir dünya için Türkiye’nin bunu yapması lazım. Afyonkarahisar olarak bunu bizim yapmamız lazım. Çünkü aşurenin de, Mevlevi Kültürünün en önemli merkezlerinden bir tanesi Afyonkarahisar. Hatta bu aşure yapıldıktan sonra orada birde Ruhun Dansı ekibi sahne alacak. O ambiyansı bir hayal edin” Göksel, marka kent olma noktasında ise özetle şunları söyledi; PROJEYE SICAK BAKAN BİR VALİMİZ VAR “Kültür ve Turizm Çalıştayı fevkalade önemli bir organizasyondu. Proje fikrine çok sıcak bakan ve Afyonkarahisar’ın kalkınmasında projeyi önceleyen bir valimiz var. Bunu bir tespit edelim. Bürokrasi buna inanıyor. Bu bir başlangıçtır. Bakın göreceksiniz o projeler uygulanmaya konduğunda bu şehrin insanı bununla temas ettiğinde daha büyük bir motivasyon gelişecek.” YARIŞMAK İÇİN FARKLILAŞMAK GEREK “Çok büyük bir rekabet yaşıyoruz. Bireyler arasında olduğu gibi ülkeler arasında da rekabet var. Bu şehirlere de yansıyor. Öyle bir süreç yaşıyoruz ki, en arkada kalanın canının çıktığı bir dönemdeyiz. “Farklılaş yada öl” diye bir söz vardır. Dolayısıyla ölmemek için, altta kalmamak için yarışmak ve farklılaşmak gerek. 19’ncu yüzyıldan itibaren bizler “marka kent” ile temas ediyoruz. Ama profesyonel anlamda 1980’li yıllarda başlıyor.” AFYONKARAHİSAR’IN İMAJINI İNŞA ETMELİYİZ “Marka dediğimiz zaman imaj kavramıyla yüzleşiyoruz. İmaj sizin kendinizi nasıl tarif ettiğiniz değildir. Size bakan bir çift gözün sizi nasıl algıladığıdır. Biz Afyonkarahisar’ın içerisinde yaşayan kişiler olarak bu şehrin güzelliklerine temas edemiyoruz. Dışarıdan gelen insanlar “siz harika bir şehirde yaşıyorsunuz.” diyorlar. Biz şehir körlüğüne tutuluyoruz. Gelişmeleri fark edemiyoruz. Bu anlamda Afyonkarahisar’ın imajını inşa edeceğimiz inanılmaz özellikleri var. Zaferin, lezzetin, termalin, başkentiyiz. Vişnemizden patatesimize, şekerleme ürünlerimize kadar çok zengin bir yapımız var. Yolların kesiştiği noktadayız. Dolayısıyla Afyonkarahisar inanılmaz imkânlara sahip. Bazen şunu düşünüyorum, “acaba bu kadar imkânlara sahip olmasaydık kafamız daha mı derli toplu olurdu?” diyorum. Dağınıklık yaşıyoruz. Bunu da fırsata dönüştürmeliyiz.” ENTELEKTÜEL SERMAYEMİZİN BİLANÇOSUNU HAZIRLAMALIYIZ “Afyonkarahisar’da yaşayan insanlar, bu şehirden memnunsa siz marka şehir olabilirsiniz. Bunun için entelektüel sermayemizi artırmamız gerekiyor. Nedir entelektüel sermaye? Herkes maddi sermayeye o kadar dalmış ki, entelektüel sermayenin ne olduğu belli değil. Afyonkarahisar dahil marka olmak isteyen şehirlerin tamamı derhal entelektüel sermaye bilançosu hazırlaması lazım. Ve bu duruma sokaktaki insan inanmalı.” BU ŞEHRİN DELİSİYİZ, DİVANESİYİZ “5 yıldızlı otellerimiz var. Havaalanımız var. Fakat şöyle bir durumu düşünelim. Fransa’dan bir kafile geldi. Otellerimizde Fransızca konuşabilecek resepsiyon görevlilerimiz var mı? Fransız yemek kültürünü mutfağında taşıyabilecek aşçılarımız var mı? Dolayısıyla insanlarımızı eğitmeliyiz. Ben şuna inananlardanım, heyecanımızı kaybetmeyeceğiz. Mücadelemizi kaybetmeyeceğiz. Şunu söyleyeceğiz, “Biz başarının kazanıldığı her yere Afyonkarahisar diyoruz” Bunu o kadar yürekten söylüyorum. Biz bu şehrin delisiyiz, divanesiyiz. O yüzden proje üretiyoruz.” AFYON’U FARKLI FİKİRLERLE TANITMALIYIZ “Turizm Fakültemizin çok değerli öğretim üyesi var Mustafa Sandıkçı. Geçen çok güzel bir fikir ortaya koydu. “Afyonkarahisar’ın doğum günü 03.03 olsun.” dedi. Yani “3 Mart 2015, Afyonkarahisar’ın doğum günü olsun.” dedi. İşte bu tür fikirlerle farklılıklarımızı duyuracağız. Bende bu fikre bir ekliyiyim. 3 Mart günü Türkiye’nin her tarafına “Doğum günün kutlu olsun Afyonkarahisar” yazdırsak ne olur. Fikir böyle bir şey.” AVRUPA’YA TİCARET ODAMIZ BÜROLAR AÇSIN “5 yada 6 tane şehir belirleyelim ve buralar bürolar açalım. Ticaret Odası bunların bedelini ödesin. Ticaret Odası için hiçbir şey değildir bunlar. Üniversitemizde dil bilen genç arkadaşlarımızı o bürolara gönderelim. Hem kendi akademik çalışmalarını yapsınlar. Hem dil becerilerini genişletsinler. Hem de Afyonkarahisar’ın misyonerliğini yapsınlar. Herkesin ayağına gideceğiz. Herkesi dinleyeceğiz. Bir “misyoner” gibi çalışacağız. Bir “Afyonluluk ruhu” geliştireceğiz.”>>>Nail AZBAY  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.