Halil Şahin

Halil Şahin

AVRUPA SEÇİMLERİ DERSİ

Son Avrupa ülkelerindeki seçimlere ilişkin çözümlemelerin yanlış değerlendirilmesi, kafaları karıştırıyor. Buralarda meydana gelen olay ve olguları anlayabilmek için, tarihsel süreci de irdelemek gerek. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayan süreçte Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin konumu anlaşılmadıkça doğruyu bulmak da olanaksızdır. Soğuk savaş boyunca, “tampon işlevi” gören SPD, duvarın yı- kılmasıyla birlikte gereksizleşti. Karmaşık bir aygıtı parçalayıp da yeniden bir araya getirdiğinizde, sıkça başınıza gelen bir durum vardır: Kimi ufak tefek parçalar artar. İşte SPD’nin durumu buna benzetilebilir. Karşıtsız kalan küreselleşme dalgası; kimi zaman geleneksel sağ partileri, çoğu zaman da SPD aracılığı ile insana ve topluma dair ne var, ne yoksa bir sel gibi önüne katıp götürürken, günümüzdeki sonuçları da hazırlıyordu. Gelinen sonu, geleneksel söylemlerle yeni liberal eğilimleri kaynaştırma çabalarının iflası olarak da algılanmalı. Anlamını ve amacını yitiren “sosyal demokrasi” Dünya’da olduğu gibi, ülkemizde de bunalıma sokmadı mı? Eğer, sosyal demokrat bir parti olarak küreselleşmecilik rolünü üstlenmekte sakınca görmezseniz, sonunuzun gelmesi kaçınılmazdır. Çünkü her konuda olduğu gibi siyasette de aslı varken suretinin ilgi görmesi, eşyanın doğasına aykırı bir durum olurdu. Ulusalcı duruşunu terk eden Türkiye’nin CHP’si de, DSP’si de politikalarındaki belirgin AB sevdasını söndürmedikçe sonun sonlarına gelmeleri gayet doğal! Geleneksel ve duygusal “sosyal demokrasi” sevdalıları son Alman seçimleri sonuçlarından sonra karalar bağlayacaklardır. Bugünlerde yaşanmakta olan ve son 60 yılın en derin durgunluğu olarak da adlandırılan ekonomik kriz, bu hezimetin bugün yaşanmasına ve su yüzüne çıkmasına yol açmıştır. Ne yazık ki; o partilerin liderlikleri bu gelişmeleri göremeyecek denli zayıf birer kişilik olduklarını kanıtlamışlardır. Sosyal alandaki aşınma ve ekonomideki yıkımlar karşısında yeni liberal eğilimlerden farklı söylemler ve çözümler öneremeyen bir eğilim, adı “sosyal demokrat” olsa da tarih sahnesinden yitmek durumundadır. Çoğu zaman olduğu gibi bu konuda da, asıl görülmesi gereken gözden kaçacak mıdır? Bu olumsuzluktan bir olumlu durum gelişmektedir. Ulusalcı duruşta dik duranlar sempati toplamakta ve ne denli bertaraf etmek için tertiplerle karşılaşsalar da hızla çoğalmaktadırlar. Neoliberal eğilimlerin yarattığı yıkımı ve yitimleri öne koyarak, cesaretle bu politikalara karşı durarak önemli bir güç odağı olma yolundadırlar. Çünkü Avrupa’da gelişen liberal akımlar ve Sosyal Demokratlık ya da bir başka deyişle Demokratik Sol denen akımlar, Kemalizm karşıtlığıdır. ABD’nin toplumun değer yargılarını değişime uğratırken kullandığı araçlardır. Bu nedenle sözde değil de, özde ‘sol’ olanlar kazanıyor. “Sosyal demokrat” etiketli yeni liberal eğilimler kaybediyor. SPD’nin yaşadığı bu yere seriliş, ilk örnek de değildir! Örneğin, Türkiye’nin aslan sosyal demokratlarının bir türlü hükümet olacak denli oy alamayışları gayet net ve somuttur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi