Saime Bircan Sak

Saime Bircan Sak

Anı Defterimden Afyon Lisesi 2

Bizler çok şanslıydık. Ülkesini seven, öğrencilerini önemseyen, onları geleceğe hazırlamak için çalışan öğretmenlerimiz vardı. Bir edebiyat öğretmeni düşünün ki dersin sonunda “bu şiiri bir de Saime okusun” diyor. Gel de tüm yüreğinle okuma. Herkes Divan Edebiyatı deyince ürkerdi. Ben o dizeleri oturur heyecan ve coşkuyla ezberlerdim. Anlamları da etkilerdi beni o yaşlarda. Bilirdim ki sonunda söz bana düşecek. O zaman ezberlediğim dizeler hiç aklımdan çıkmadı. Akçadağ Öğretmen Okulu’na Fransızca öğretmeni olarak atandığımda Fransızca derslerinin yanı sıra Türkçe derslerine de giriyordum. Etüt saatlerinde Lise sınıflarında Aruz kalıplarını anlatırdım öğrencilere, o zamanın bilgileriyle. Belleğimde öylesine yer etmişti ki öğrendiklerim… Edebiyat öğretmeni Münevver Akdeniz’in Anı defterime yazdıkları:           “Afyon 17-5-1965 İlk derslerimden itibaren kendisini, akıllıca cevapları ve içli şiirleri ile tanıtan anlayışlı öğrencime, kendisi gibi olan çocukların derslerde öğretmenlerine huzur verdiklerini rahatça söyleyebilirim. Öğretmenler, böyle öğrencilerine güçlerince daime kanat germek isterler; bu duyguyu siz de yaşayacaksınız. Başarılarınızı daima işitmek isterim.                                                                                                                                                                                                                                                                                           Münevver Akdeniz” Ben kendimi bu kanatlar altında güvende hissettim ve bu güvene layık olmak için titizlikle çalıştım. Okul duvar gazetesine yazdığım yazıların beğenilmesi beni hep yazma eylemini sürdürmeye itti. Biz öğretmenlerimizle samimi olmazdık. Saygılı ve ölçülü bir iletişimdi bizimki. Çekinirdik, yanlış bir davranışta bulunmaktan ödümüz kopardı. Güler yüzlü bir bakış, bin aferindi bize. Yalnızca yazma cesareti değildi bizim kazandığımız. Okuma, öğrenme, güzel ve anlamlı konuşma yetimizin gelişmesi için de yönlendirdi bizi. Milli Bayramlarda mutlaka şiir okurdum. O ayrı bir coşku ve ayrıcalıktı benim için. Sonra hep sahnede olmayı sevdim. Özgüvenim gelişti. Bu benim mutlu olmamı da sağladı. Meslek seçiminde de yönlendirildik. Edebiyat öğretmeni olmak istiyordum. Fransızca dersim de iyiydi. İkisi arasında kararsızdım. Görüşünü sorduğumda “ Edebiyatı kendin okuyarak geliştirebilirsin. Fransızcayı seçersen iki anahtarın olur. İkinci dili öğrenerek edebi eserleri kendi dilinden okuyabilirsin.” Ne kadar doğru bir tespit. Böylece 35 yıl severek yaptığım ve başarılı olduğumu düşündüğüm mesleğimi seçmiş oldum.  Ne denli teşekkür etsem azdır. Saygı ve minnetle anıyorum öğretmenimi. İletişimimiz bu kadarla da kalmadı. İstanbul Eğitim Enstitüsünde Fransızca doçenti olan kardeşi Mükerrem  Akdeniz’le tanışmamı sağladı. Onun da öğrencisi oldum. Ne büyük mutluluk… Fransızca deyince öğretmenlerim Azmi Aydoğan ve Nurten Sarı’dan söz etmeden olmaz. Nurten Sarı öğretmenimle zaman zaman görüştüğümü de söylemeliyim. İzmir Namık Kemal Lisesinden emekli oldu Bodrum’da yaşıyor. Ama bir sonraki yazıda selam ve sevgimiz onlara…      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Saime Bircan Sak Arşivi