Halil Şahin

Halil Şahin

AL SANA ‘EVET’

İktidar ve yandaşları ile onlara yakın siyaset yapanlar Anayasa Halk Oylamasında ‘evet’, iktidar karşıtları da doğal olarak ‘hayır’ için bastırıyordu. İktidar; devlet olanakları da dâhil olmak üzere sayılamayacak denli imkânları kullanarak propaganda yapabiliyorken, karşıtları çok kısıt olanaklara sahipti. İktidar karşısında direnç gösterebilecek lider ve aydın kadrolar ise derdest edildi. Oysa Türk ulusu; Sevr dayatmasına dahi karşı çıkarken, böylesi bir mezalim, mağduriyet ve çaresizlik içinde kıvranır hale getirilememişti… Mezardakiler de kaldırılıp sandık başına getirilerek oy kullandırılırsa ki, emir yerini bulmuştur, ümmet de yönünü bulunca ‘evet’ çıkarmaz mı? Her geçen gün iktidar sevicileri arttı. Böylesi bir sonuç halinde dahi borç batağından çıkarılamadık ve yabancılara toprak satışları başta olmak üzere, devletin üretim yapan fabrikalarının satışını engelleyemedik. Mayınlı arazilerin 49 yıllığına yabancılara kiralanmasını da önleyemedik. Kısacası; BOP Eş Başkanlığı’nın, efendisinden alarak uyguladığı emirlerine karşı duramadık. Cumhuriyet’in dönüştürülmesini bir türlü engelleyemiyoruz. Artık gücümüz yetmiyor sanki! Siz; Türkiye’nin başkanlık sistemine geçip, eyaletlere bölünmesini de önleyemiyorsunuz. Anlaşılıyor ki, Anglo- Amerikan sisteminin ülkeyi bölüp, yutmasını ise hiç engelleyemeyeceksiniz. Baksanıza, sizde korku dağları sarmış görünüyor. Emperyalistler Doğu Akdeniz ile Irak ve Suriye topraklarında üslendi. Fakirliğiniz ise diz boyu! Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine aykırı olmasına rağmen, bir emperyalist proje olan eğitimin yerelleştirilmesini ve eğitimde Eğitim Birliği Esası’nın yok edilerek ana dillerin kullanılmasına da ses çıkaramayacaksınız. Hatta içiniz yansa da, 82 Anayasası’nın “Değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez” maddelerinin, ayaklar altına alınıp paspas edildiğini görseniz bile, başvuracak yüce bir makam göremeyeceksiniz. Türk kimliği, ülkenin milleti ile bölünmez bütünlüğü yok edildiği takdirde ses çıkaramayacak ve bunu engellemeyeceksiniz. Anladım, evet anladım: Türkiye’nin ABD mandası olmasını, 1936 yılından itibaren başlayan emperyalist işgal ile elinden alınan tam bağımsızlığının da yok edilmesini, engellemeyeceksiniz. “Ya şimdi İkinci 12 Eylül’e ‘Hayır’ dersiniz; ya da bir daha ‘Hayır’ diyecek bir Türkiye bulamayacaksınız!” demişlerdi de inanmamıştık değil mi? Pek çoğunuzun “Orada burada sizin için atıp tuttuğumuza bakmayın, biz sizden çok memnunuz çook!”. Devlet Bașbuğ, Destici ile birlikte gülümsüyor, rahatladıkları her hallerinden besbelli. Demek ki, neymiş? Sırıtarak size baktıklarını gördükleriniz; alaca karanlıklarda hükmeden, Adaletten Kaçanlar Palikaryaları ile “roman gibi” bir uyum içinde imiș. “Askerî vesayet” diye yaygara eden ıvır-zıvır yayınlara bakmayın siz. Askere karşı psikolojik-misikolojik savaş-mavaş da yapılmamaktadır. Aslında Türk Ordusu hem iç ve hem de dışarıda olmak üzere, doğrudan ‘gerçek’ bir savaş içindedir. Ne elim sonuçtur ki; bu savaşta Türk Ordusu’nun Genel Kurmay Başkanı en çok ‘zayiat’ veren komutan olarak tarihe geçmiştir. “Suçludurlar” zan ve ithamıyla el üstünden ‘gözaltına’ alınacaklar, sonra da “gözlem altına!”. Demek ki, neymiş? Recebimin hukuku ile Başbuğ hazretlerinin “hukuka saygısı” Türk Ordusu’nu süt dökmüş kediye çevirmiş bir kez. Devletin borcu katlanmış, hazinedeki altınlarının en az %80’i İngiliz’e rehin bırakılmış, müstevli ordusu Doğu Akdeniz ile Suriye ve Irak topraklarına üstlenmiş olduktan sonra ne yazar? Hak hukuk, özgürlük diye söyleye orduyu esir, halkı ‘asi’ ettikten sonra sandıklardan hep onlar çıksa ne yazar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Şahin Arşivi