Hekimler en çok acil serviste şiddet görüyor

Hekimler en çok acil serviste şiddet görüyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi’nde “Tıp Haftası” etkinlikleri kapsamında, 12 Mart 2015 tarihinde Afyonkarahisar Tabip Odası Başkanı Dr. Murathan Leblebicioğlu tarafından “Hekim Hakları ve Hekime Karşı Şiddet” konulu bir konferans düzenlendi. Konferansın açış konuşmasını yapan AKÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Songur, fakülte olarak “14 Mart Tıp Haftası” boyunca bir takım etkinlikler düzenlediklerini belirterek, “14 Mart Tıp Haftası ile ilgili olarak bazı etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Hekimlerin başına gelen özellikle şiddet ile ilgili pek çok sıkıntımız var. Bunlarla ilgili artık kişisel düzeyde değil kurumsal bazda sıkıntılarımız var. Önüne geçilemeyen bir şiddet var. Umarız bu konferanstan sonra duyarlılığımız ve birlikteliğimiz daha çok artar ve şiddete karşı tavrımız ve tepkimiz daha net bir şekilde ortaya konulur” dedi. Konferansın konuşmacısı Afyonkarahisar Tabip Odası Başkanı Dr. Murathan Leblebicioğlu ise günümüze kadar hekim-hasta ilişkisinde veya bir sağlık sorunun çözülmesi ilişkisinde bir hekim ve biri hasta olmak üzere iki ana unsur olduğunu söyledi. Leblebicioğlu, “Geçmişte bu ilişkide hekim mutlak otorite iken bu ilişki zamanla iki bağımsız kişinin karşılıklı bir sistemi oluşturmasına dönüştü. Burada etken olan artık hekim olmadığı gibi hasta da artık edilgen değildir. Karşılıklı bir katılım söz konusudur” diye konuştu. Merkezde hasta odaklı, hastanın bilgilendirildiği, rızasının alındığı, hekimlerin hastalardan imzalı onay formları almaları suretiyle hastanın aydınlatıldığı bir döneme geçildiğini ifade eden Leblebicioğlu, “Böyle bir dönemde hekim, yapmış olduğu tedaviler sırasında kendi haklarını korumak durumda kalmaktadır. Maalesef ülkemizde hekim haklarını düzenleyen bir kanun, yönetmelik ya da tüzük yok. Bir iki tane madde var” ifadelerini kullandı. Leblebicioğlu hekimlerin ağır mesleki, etik ve hukuki sorumlulukları üstlenebilmeleri için yeterli ve nitelikli bir eğitim alma hakkına sahip olduklarını söyledi. Leblebicioğlu, “Tıp fakültelerindeki teorik ve uygulamalı eğitimin müfredatı ve uygulaması, hekimleri -sahaya çıktıklarında gereksinim duyacakları- her türlü bilgi, beceri ve tutuma sahip kılmalıdır. Farklı tıp fakülteleri ve eğitim kurumlarındaki pratisyen ve uzman hekim eğitimlerinin standardizasyonu sağlanmalı ve yetişen hekimlere/uzmanlara eğitimde eşit fırsatlar verilmelidir” diye konuştu. Hekimlerin tıbbi bilgi üretimindeki hıza paralel olarak, mesleki gelişimlerini kesintisiz sürdürebilecekleri şekilde eğitim alma hakkına sahip olduklarını anlatan Leblebicioğlu, “Hekimlerin mezuniyet sonrası eğitimlere katılabilmeleri, mesleki bilgi ve becerilerini sürekli yenileyebilmeleri için gereken koşullar (eğitim için yeterli zaman, uygun/ulaşılabilir eğitim programları, eğitim için gereken ekonomik kaynak, vb.) sağlanmalıdır” dedi. Hekimlerin aldıkları eğitim, harcadıkları emek ve üstlendikleri mesleki risklere uygun yeterli bir ücret alma hakkına sahip olduklarını dile getiren Leblebicioğlu şunları kaydetti: “Hekimler, hiçbir kişi veya merciden baskı görmeden serbestçe mesleğini icra edebilme hakkına sahiptirler. Hekimler mesleğini icra ederken, sadece bilimsel kanıtlar, meslek etiği, vicdanı ve hukuka karşı kendini sorumlu görmelidir. Hasta ve hasta yakınlarının, yöneticilerin, diğer üçüncül tarafların hekime herhangi bir şekilde (psikolojik, fiziki, sosyal, ekonomik, vb.) baskı yapmaları, tıbbi endikasyon dışı veya gerçeğe aykırı rapor düzenlemeye zorlamaları kabul edilemez. Hekimden kendi değerlerine ters düşen (mesleki bilgisi, tıp etiği, hukuk, vicdan) işlemler talep edilemez. Hekimler, çağdaş teknolojiden ve bilimsel gelişmelerden yoksun bırakılmadan yeterli bir donanımla mesleğini icra edebilmelidir. Hekimlerin, bu amaçla uygun ortam ve ekipmanı devletten ya da bağlı bulunduğu kurumdan talep etme hakları vardır. Hekimler, çalıştıkları sağlık kurumundaki yönetimsel kararlara (görüş beyan etme, eleştiri ve önerilerde bulunma, vb.) ve organizasyona katılma hakkına sahiptirler.” Hekimlerin de hasta reddetme hakkı olmalı Hekimlerin acil yardım, resmi ya da insani zorunluluklar dışında, makul ve haklı bir gerekçe ile hastayı reddetme hakkına sahip olabilmesi gerektiğini savunan Leblebicioğlu, “Hasta ile hekim arasında ilişkide güven sarsılmış (hasta hekime yanlış beyanda bulunmuş, hekime karşı tehditkar ve/veya hakaret içerir sözler sarf etmişse) ve ilişki iki taraf için de yararlı sonuçlar doğurmayacak bir sürece girmişse hekim hastayı reddedebilir. Ancak bu durumda hastanın zarar görmemesi (acil veya hayati tehlike olmaması ve alternatif hekime kolay ulaşabilme imkânının bulunması) gerekir” diye konuştu. Leblebicioğlu, “Hekimin hastayı reddetme hakkı din, dil ırk, cinsiyete dayalı ayrımcılık veya nefret sebeplerinden kaynaklanmamalıdır. Hekim, tıbbi müdahalenin ortasında haklı bir gerekçe (hastanın tavsiyelere uymaması, ödevlerini yapmaması gibi) olmaksızın ve hastanın zarar görme olasılığını engellemeksizin hastasının tedavisini yarıda kesme hakkına sahip değildir” ifadelerini kullandı. Leblebicioğlu hekim haklarına ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Hekimler; tıbbi, etik ve hukuki gerekçelerle hastası için bir başka hekim(ler)den konsültasyon isteme hakkına sahiptir. Hekimler, kendi sağlığını koruma, enfeksiyon ve radyasyon gibi mesleki risklere karşı korunma hakkına sahiptirler. Hekim sağlıklı bir çalışma ortamına ve ihtiyacı olan dinlenme zamanına sahip olabilmelidir. Hekimler makul iş yükü altında (acil, nöbet ve mesai dışı çalışma süreleri de dâhil olmak üzere) çalışmalı, angaryadan korunmalıdırlar. Hekim, plastik cerrahi ve diş hekimliği uygulamaları gibi bazı istisnai durumlar haricinde hastalarına iyileşme (şifa) garantisi vermeme hakkına sahiptir. Hekimin hastasına yeterli bir zaman ayırma hakkı vardır. Hekimler, hastanın tıbbi bakımını tehlikeye sokacak ve sağlıklı değerlendirilmesini engelleyecek şekilde yoğun iş yükü ve zaman baskısı altına sokulmamalıdır. Hekimler, meslekleri gereği hasta hakkında öğrendikleri bilgiler nedeniyle tanıklıktan kaçınma hakkına sahiptir (Ceza Muhakemeleri Kanunu, madde 46). Ancak hastalarının muvafakat ettiği durumlarda tanıklıktan çekilemezler. Hastalar, sırf tedavi olmak amacıyla en yakınlarından gizledikleri bazı sırları hekimlerine açıkladıkları için, bu mesleki sırların hekim tarafından açıklanması meslek sırrını ifşa suçunu oluşturur (Türk Ceza Kanunu, madde 134,137). Bu bakımdan hekimler, hastalarıyla ilgili bilgileri açıklamaya zorlanamazlar. Hekim, kanıta dayalı olmak üzere bir hastalığın tedavisinde uygulanabilecek standart yöntemlerden herhangi birini tercih etmekte serbesttir (Tıbbi Deontoloji Tüzüğü, m.6). Hekim hastası için uygun bulmadığı bir tedaviyi uygulamaya zorlanamaz.” Hekimler en çok acil serviste şiddet görüyor Leblebicioğlu, yapılan araştırmaların hekimlerin hastane içinde en fazla şiddet gördükleri yerlerin başında “acil servis, geriatri, psikiyatri ve yoğun bakım” olduğunu gösterdiğini belirterek, “Acil servislerde ise şiddet olaylarının sıklıkla meydana geldiği yerler triyaj, doktor odası, bekleme salonu, arena ve müdahale odasının önü olarak belirlenmiştir” dedi. Konuşmasında acil sağlık hizmetinde saptanan belli başlı sorunlara ilişkin bilgiler veren Leblebicioğlu, şöyle dedi:   “Bunların belli başlıları ise acil servislerin fiziki yetersizliği, personel noksanlığı, acil hizmetin gecikmeli olarak verilmesi, hasta kabul organizasyonundaki bozukluk ve başvuruların fazlalığından yorgun düşen hekimlerle iletişim kopukluğudur. 2002 yılında 190 sağlık çalışanına uygulanan bir anket ile acil serviste şiddete maruz kalma olgusu incelenmiştir. Araştırma sonucunda son beş yıl içerisinde sözlü şiddete maruz/tanık olanların oranının yüzde 61, fiili şiddete maruz/tanık olanların yüzde 16, tehdide maruz olanların yüzde 23 olduğu; şiddete neden olan olayda alkol ve madde bağımlılığının yüzde 36 ile ilk sırada olduğu, ikinci nedenin, bekleme süresinin uzunluğu olarak görüldüğü sonucu ortaya çıkmıştır. Anket sonuçlarına göre şiddet uygulayanın 21-30 yaş grubunda, erkek, hasta yakını, orta öğrenim düzeyinde olduğu, olayın yüksek sesle bağırma ve küfür şeklinde acil servis arenasında gerçekleştiği, şiddete maruz kalan personelde yüzde 25 psikolojik sıkıntısı olduğu, olayın adli makamlara sadece yüzde 12 oranında yansıdığı tespit edilmiştir.” Acil serviste oluşan şiddetin nedenleri ile ilgili olarak da ilgiler veren Leblebicioğlu “Bu nedenler; yaralı, hasta ve yakınlarının kaygı içinde olmaları, uzun süreli bekleme ve değişik nedenlerden kaynaklanan gecikmeler, bir yaralının ya da hastanın ölümü (hasta yakınlarının ölüm nedeninin söz konusu hastalıktan çok tedavi ve bakım yetersizliği olduğunu düşünmeleri), travma hastalarının şiddet olaylarına daha yatkın olmaları, muayene ve tedaviler sırasında oluşan tartışmalar, anlaşmazlıklar, saygısız hatta kaba uyarılar, sözler, tavırlar, psikolojik sorunların varlığı: alkol etkisinde olma ve ilaç bağımlılığı ya da yoksunluğu, bekleme odalarının kalabalık ve düzensiz olması (hasta ve yakınlarının işlerin düzenli yürümediği veya içeri alınmada adil davranılmadığı hakkında şüphe duymaları) olarak belirlenmiştir” ifadelerini kullandı. Konferans, katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona ererken konferansın sonunda AKÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Songur tarafından Afyonkarahisar Tabip Odası Başkanı Dr. Murathan Leblebicioğlu’na teşekkür edilerek, günün anısına çiçek takdim edildi. AKÜ Tıp Fakültesi, “14 Mart Tıp Haftası”nı yoğun bir programla kutluyor Aynı gün AKÜ Tıp Fakültesi öğrencilerine yönelik, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Reşat Duman tarafından “TUS’u Uzmanından Dinleyin” başlıklı bir konferans daha verildi. Etkinlikler kapsamında Fakülte Dekanlığı tarafından “Dünden Bugüne AKÜ Tıp” adlı Resim Sergisi ile Bilimsel Araştırma Kulübü öğrencilerince “Radyoloji Resim Sergisi” Fakülte koridorlarında sergilendi. Tıp Fakültesi öğrencilerinden oluşan Tıbbi Atık Müzik Grubu öğrencileri, Dekanlık Binası girişinde sundukları müzik dinletisi ile öğrenci arkadaşları ve hocalarıyla buluştular. Yine 9 Mart 2015 gününden itibaren Tıp Fakültesi 3. sınıf “Proje Dersi” uygulama çalışması kapsamında öğrenci projeleri sözlü ve poster sunumları yapılarak, sunumlar değerlendirildi. Proje uygulama çalışması ödül töreni ise 13 Mart 2015 günü, saat 10.00’da, Ali Çetinkaya Kampüsü Tıp Fakültesi Dekanlık Binası girişinde gerçekleştirilecek. 12mart1507-150x150 12mart1505-150x150 12mart1503-150x150

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.