ADALET BİZE PEYGAMBER EFENDİMİZDEN MİRAS

ADALET BİZE PEYGAMBER EFENDİMİZDEN MİRAS

Milliyetçi Hareket Partisi MYK Üyesi ve Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan 278 sıra sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı kapsamında bir gecede 3 kez söz alarak, Meclis kürsüsünden partisinin görüşlerini dle getirdi. Soğuk savaşın sona ermesi ve sonrasında oluşan küreselleşmeyle birlikte tüm insanlık için ortak kabul edilebilecek değerlerin oluşturulmaya başlandığını kaydeden Parsak, “Bu süreçte ‘uluslararası hukuk’ ve ‘uluslararası adli iş birliği’ gibi kavramlar hızla önem kazanmıştır. Dünyanın neresinde olursa olsun, her türlü suç ve suçlunun soruşturulması, yargılanması ve cezalandırılması bakımından uluslararası adli iş birliğinin zorunlu olduğu aşikârdır” dedi. ADALET BAKANI’NA TANINAN YETKİLER GENİŞ VE KEYFİ Uluslararası adli işbirliği bu denli önemliyken görüşülmekte olan kanunun her noktada önemli eksiklikler içerdiğinie dikkat  çeken Mehmet Parsak, her maddede Adalet Bakanı’na geniş çaplı takdir yetkileri tanınmasının kabul edilemez, keyfi bir uygulama olduğunu söyledi. Konunun uluslararası hukukumuzu, ülke güvenliğimizi ve itibarımızı ilgilendiren bu önemli düzenlemelerin uygulanmasında Adalet Bakanı’na bu kadar yetki tanınmasının hukuki ve adil olmaktan çok, keyfî ve siyasi bir yaklaşım olduğunu ifade eden Parsak, “Bu durum ülke menfaatinden çok, siyasi ve şahsi menfaatlerin düşünüldüğünü akıllara getirmektedir” dedi. Tasarı ile Adalet Bakanı’na verilen yetkileri sert bir şekilde eleştiren Parsak, “Adalet Bakanının ülkemizdeki mevcut adalet sistemini getirdiği durum düşünüldüğünde, uluslararası adli iş birliği konusunun akıbeti konusunda hemen hemen hiç kimsenin bir şüphesi olacağını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı. İKTİDARIN BU KONULARDAKİ SİCİLİ TEMİZ DEĞİL Adalet Bakanı ile ilgili eleştirilerini geçmişten örnekler vererek sürdüren MHP’li Vekil, “Oslo'da, PKK'nın sözde yöneticileri ile görüşen, Habur'da çadır mahkemeleri kurarak teröristleri karşılayan, teröristler rahatsız olmasın diye çadır mahkemelerindeki Atatürk portrelerini indiren, teröristlerin pişmanlık yasasından yararlandırılmasını sağlayan, 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarını bir gecede kapatan, bu sırada hâkimleri, savcıları, Emniyet yetkililerini görevden almaktan ya da görev yerini değiştirmekten çekinmeyen, rüşvetçileri ve önüne yatanları hapisten kurtarıp paralarını faiziyle birlikte iade eden bir iktidara, bu konularda güvenmemiz imkansızdır” dedi. GURBETÇİLERİMİZ İÇİN DE ÖNEMLİ Milyonlarca Türk'ün vatanlarından uzak bir şekilde Almanya, Belçika gibi acı vatanlarda yaşadığını ve tasarının gurbetçilerimiz açısından da önemli olduğunu kaydeden Parsak, “MHP olarak seçim beyannamemizde yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın adalete erişiminin önündeki yapısal ve hukuki engellerin uluslararası iş birliği imkânlarına ağırlık verilerek kaldırmayı sağlayacağımızı belirtmiştik. Hoş, Türkiye'de yaşayan vatandaşlarımızın bile adalete erişiminin boyutları ve adalete olan güvenleri düşünüldüğünde Avrupa'daki vatandaşlarımızın durumlarından bahsetmeye ne yazık ki sıra gelmemektedir. Hem ülkemize karşı suç işleyen yabancıların gereği gibi cezalandırılması hem de yurt dışında herhangi bir suçtan hüküm giymiş yurttaşlarımızın haklarının yenmemesi için bu tür düzenlemelerde gerekli hassasiyet gösterilmelidir” dedi. SABANCI SUİKASTİ Konuşmasında Ocak 1996’da yaşanan “Sabancı Suikasti”ni hatırlatan Parsak, “Bu kapsamda ülke olarak yaşadığımız ve hepimizin vicdanında bir yara olarak kalan Fehriye Erdal olayını da hatırlamamız gerekir. Bilindiği gibi, DHKP-C üyesi Fehriye Erdal, Ocak 1996'da Özdemir Sabancı ile beraberindeki ToyotoSA Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreteri Nilgün Hasefe'yi öldürmüştü. Cinayet sonrası Belçika'ya kaçtığı öğrenilen terörist, 1999 yılında kaldığı evde yangın çıkınca sahte pasaportla yakalanmış, daha sonra da yargılanarak bir yıl cezaevinde kaldıktan sonra 2000 yılında serbest bırakılmıştı. Fehriye Erdal cezaevinden çıktından sonra sözde kayıplara karışmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin bile yerini bildiği teröristi Belçika Hükûmeti bir türlü bulamamıştı. Ülkemizin bir daha bu ve benzeri muamelelerle karşılaşmaması için iktidarı gerekli tedbirleri almak durumunda olduğu kuşkusuzdur” ifadelerini kullandı. TASARIDA HAKKIMIZI KORUYAN MADDELER DE GÖRMEK İSTERDİK Tasarıda ülkemize ısrarla iade edilmeyen bölücülerin, teröristlerin iadesini mümkün kılacak düzenlemelerin de olması gerektiğini söyleyen Mehmet Parsak, “Bu tasarıda, bölücü terör örgütünün bazı ülkelerde yuvalanmasının ve destek görmesinin önüne geçebilecek, ülkemizin uluslararası itibarını koruyacak maddeler görmek isterdik. Bu tasarıda, ülkemize ve milletimize ihanet eden, yetim hakkına el uzatanlardan hesap sormaya yönelik maddeler görmek isterdik. Üzülerek ifade etmek isterim ki, bu tasarı bu tür hassasiyetler bir yana hakkımızı bile savunmayı unutmuş, konuyla ilgili yaşadığımız sorunları gidermekten çok uzak bir şekilde karşımızdadır” dedi. “KAYSERİ PAZARLIĞI” SONUCU ÖZENSİZ KANUNLAR MECLİS’TE Tasarının, kamuoyunda “Kayseri Pazarlığı” olarak bilinen Avrupa Birliği vize serbestisi süreci kapsamında alelacele çıkarıldığının altını çizen MHP’li vekil, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Avrupa Birliği ülkelerine vizesiz seyahat etmesine elbette karşı çıkacak değiliz ancak yetkililerin tabiriyle "Kayseri pazarlığı"nın bir sonucu olarak özensiz bir şekilde Meclise getirilen bu kanunlar ülkemizi her noktada bağlamaktadır” ifadelerini kullandı. Tarihin her noktasında adı adaletle yan yana anılan bir ecdadın nesilleri olarak Avrupa Birliği’nin vizesiz geçiş ödülüne ulaşmak için gece sabahlara kadar adalet ile ilgili özensiz kanun tasarılarını tartışmanın en hafif ifadesiyle zul olduğunu kaydeden Parsakk, “Adalet biz Türklere Avrupa'dan değil, Mete Han'dan mirastır; Peygamber Efendimiz'den, Hazreti Ömer'den mirastır; Fatih Sultan Mehmet'ten, Kanuni Sultan Süleyman'dan mirastır” dedi. SANDALYE DEMOKRASİSİNİN KİMSEYE FAYDASI YOK TBMM’nin ülkenin sorunlarını görmeden gelen bir anlayışla, Avrupa Birliği’nin dayatma kanunları ile meşgul edilmesini de eleştiren Parsak, ”MHP, sorumlu muhalefet anlayışı içerisinde sorunlarımıza çare olacak her türlü kanun teklifinde yapıcı yaklaşımını ortaya koymuştur. Ancak Ali kıran baş kesen bir tavırla bu yüce Meclis bünyesinde kanunları ardı ardına geçirmek milletin iradesini âdeta yok saymaktır. Eksikliklerle dolu tasarıları burada sabaha kadar tartıştırıp, sandalye demokrasisiyle Meclisten geçirmenin kimseye ve özellikle de Türk milletine faydası yoktur” dedi. MHP’NİN MÜCADELESİ KARARLILIKLA SÜRECEK MHP olarak Türk Milleti’nin lehine olan her türlü çalışmayı durup dinlenmeden gerçekleştirmeye hazır oduklarını da kaydeden Parsak, “Ancak Türk Milleti’nin menfaatlerini merkeze almayan bu ve benzeri tasarılarda da sabaha kadar karşınızda dimdik durmayı da milletimizin bize verdiği bir görev olarak sonuna kadar sürdüreceğiz” sözleriyle iktidarın dayatmacı uygulamalarında göndermede bulundu. 23 NİSAN: MİLLİ EGEMENLİK VURGUSU ASLA UNUTULMAMALI Konuşmalarında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na da değinen Parsak, “23 Nisan, şu an kutlu çatısı altında bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 96'ncı yıl dönümü, Amasya Tamimi'nde yar alan "Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır." seslenişiyle başlayan, Türk'ün istiklal mücadelesini yürüten ve başarıyla ulaştıran Gazi Meclisimizin kuruluşunun yıl dönümü, Türk milletinin kaderinin sadece Türk milletinin iradesine bağlanmasının yıl dönümü... Sadece çocuk bayramı olarak kutlanmasına âdeta gayret gösterilen bu gün, aslında sadece çocuklarımızın koltuklara oturtulduğu, halk oyunları ve çeşitli faaliyetlerin sergilendiği bir gün olmaktan çıkarılmalı, millî egemenlik vurgusu asla ama asla unutulmamalıdır” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.